''Boşanmayı kabul ediyorum.''
Sovieshu yarı rahatlamış, yarı pişman bir ifadeyle bana baktı. Maskaralık mı yapıyordu, yoksa samimi miydi?
Şu ana kadar iyi bir meslektaş ve mükemmel bir imparatoriçeydim. Hiç kavga etmemiştik; ta ki o onu getirene kad...
Çiçek buketlerini daha önce gördüm ama mücevher buketi...
"Bu ne anlama geliyor?"
Ona sorduğumda, telaşla, önceki açıklamayı tekrarladı.
"Batı Krallığı mücevherlerin başkentidir; madenlerin çoğu kraliyet ailesine ait. Birçok mücevherimiz var."
"..."
"Mücevherleri sevmez misin?"
"Hayır, öyle değil..."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Geçen sefer pastanın üzerine koyduğu mücevherler gibiydi.
Mücevherleri her yere yaymak bir Heinley geleneği mi?
Her neyse, aniden böyle bir şeyle karşılaşmak utanç vericiydi.
Eğer bir buket çiçek olsaydı, onu gönül rahatlığıyla alırdım.
Ben tereddüt ederken o da bana endişeyle sordu.
"Hala huzursuz musun?"
"Keşke bir buket çiçek olsaydı."
Ben beceriksizce gülümserken, Heinley ısrar etti ve parmaklarından biriyle mücevher yığınlarının arasındaki küçük kırmızı çiçekleri işaret etti.
"Burada birkaç çiçek var, yani aynı zamanda bir çiçek buketi."
Onun yorumuna güldüğümde Heinley utanarak yanağını kaşıdı.
"Artık karı kocayız, Kraliçem. Lütfen kabul et."
Mücevher buketini kabul ettiğimde yüzü anında aydınlandı.
Hediyesini kabul ettiğim için bu kadar mutlu olduğuna inanamıyorum...
Çok sevimli görünüyordu. Ben de ona içeri girmesini söyleyerek arkamı döndüm.
Kapıyı açmaya gittim.
Ancak beklenmedik bir şekilde, ben geri adım atar atmaz Heinley direkt pencereden içeri girdi.
"Heinley ?"
Kapıya doğru yürümeyi bıraktım ve kaşımı kaldırdım, sessizce neden pencereden geldiğini sordum. Daha sonra garip bir şekilde mırıldandı.
"Alışkanlık işte..."
"Genelde böyle mi yaparsın?"
Heinley'nin gözleri ne diyeceğini bilemediği için ileri geri hareket ediyordu. Bu bir kralın tipik davranışı değildi. Üstelik ona sormaya devam edersem bu onu utandırmaktan başka bir işe yaramazdı, bu yüzden arkamı döndüm ve kasıtlı olarak konuyu değiştirdim.
"Toplantı yaptığını duydum?"
Heinley gündeme getirdiğim konuyu hemen takip etti.
"Toplantıda hiçbir şey tartışılmadı, bu yüzden çabuk sona erdi."
