❅ Kırılmış Kum Saati | 46 | FİNAL

156 23 22
                                    

-46-

Gözlerini araladığında vücudunu hafiflemiş hissetti. Vücudundaki kabloları hissettiğinde yüzünü ekşitti. Monitöre bağlıydı, kalp atışlarını sağ kulağının ucunda monitörden duyabiliyordu. Bebeğin durumu kritik olduğu için sezaryenle alınmasına itiraz edememişti, oysaki hayali bu değildi. Her şey doğal olsun, anneliğe dair tüm duyguları iliklerine kadar hissetsin istemişti. Odasında yalnız Uğur vardı. Diğerleri dışarıda bekliyor veya bebeği seviyor olmalıydı. Endişesini bastırmaya çalışarak "Kızım iyi mi?" diye sordu.

Gülümseyerek "Gayet iyi hocam. Sadece normalden birazcık küçük doğdu ama durumu çok iyi, merak etmeyin." cevabını verdi Uğur. Yorgun bir gülümsemeydi yüzündeki. Her şeyin sonuna yaklaştıklarının farkındaydı ve bunu bilmek tüylerini ürpertiyordu. Cerrahlığa dair, hayata dair neredeyse her şeyi bu kadından öğrenmişti. Ve Asmin Aldinç her zaman gözünde güçlü bir kadın modeli çizmişti. Tüm zorluklara karşı dimdik ayakta duran, sevdiklerine zarar vermeye çalışan her şeyle savaşan bir kadın... Hastalığını öğrendiğinde bile ağlamamıştı kadın. Onun güçsüz ve çaresiz göründüğünü hatırlamıyordu, çünkü öyle bir zaman hiç olmamıştı. Şuan dokunsalar ağlayacak durumdaydı Uğur. Genç kadının kurtulmasına dair en ufak bir ümit dahi kalmamıştı. Bunu kendisinden daha iyi biliyordu Asmin, ama pes etmemişti. Attığı bu adım bir pes ediş mi yoksa savaş mıydı, bilemiyordu. Bakış açısına göre değişirdi ama Uğur'un gözünde yine Asmin'ce bir savaştı anlaşılan. Sevdiği adama ait bir parçayı dünyaya getirmek için hastalığıyla savaşmıştı. Kim pes ettiğini düşünüyorsa da yanılıyordu.

Başını yastığa rahatça bırakarak "Allah'ım, şükürler olsun..." diye mırıldandı kadın. Yatağının yanındaki komodinden aynasını aldı ve uzun uzun solgun yüzüne baktı. Traşlı başı, gözlerinin altındaki kahverengi halkalar, yüzündeki sarılık, renksiz ve cansız dudakları, bakışlarındaki solgunluk... Kızını böyle karşılayamazdı. "Çekmeceden eşyalarımı verir misin?"

Hocasının ricası üzerine çekmecedeki yemeni ve birkaç parça makyaj malzemesini aldı. Elleri titriyordu ve adam buna engel olamıyordu. Gözleri dolmuştu ama üzüntüsünü belli etmemek için ne gerekiyorsa yaptı. Elindeki eşyaları kadına uzattı.

Uğur'a karşı her zaman huysuz, ukalâ ve buyurgan olmuştu. Bunun farkındaydı ama adam hiçbir zaman verdiği emirlerden, takındığı tavırlardan gocunmamıştı. Onun huyuna alışmış, ona saygı duymayı öğrenmişti. Her zaman çok itaatkâr ve öğrenmeye aç bir çocuk olmuştu. Ve şimdi bugün burada, bu hastane odasında baş başaydılar. Karşısındaki çocuğun dolan gözlerini, dokunsalar bebek gibi hıçkırarak ağlayacakmış gibi halini görebiliyordu. Oysa ifadesizdi Asmin'in tüm bakışı. Hayat dediğin nedir ki, diye geçirdi içinden. Boş vermese ne olacaktı ki, ölümden kurtulabilecek miydi? Üstelik bir korkak gibi saklanmaktansa onurlu bir biçimde ölmeyi tercih edecek kadar büyümüş, olgunlaşmıştı. Hayatın göründüğü kadar tozpembe olmadığını, ölümünse sanıldığı kadar korkunç görünmediğini... Bunların hepsini tecrübe ederek öğrenmişti. Yemenini dörde katlayıp başına bandana gibi sardı. Kapatıcıyla yüzündeki renksizliği ve gözlerinin altındaki halkaları kapattı, biraz ruj ve biraz allıkla normal rengine kavuştu. Öyle rahat ve özgür hissediyordu ki kendini... Daha önce hiç bu kadar huzurlu ve mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Sanki yakında ölecek olan kendisi değilmiş gibi huzur kokuyordu. Elindeki makyaj malzemelerini Uğur'a uzattığında onun titreyen alt dudaklarında takılı kaldı gözleri. Saniyeler içinde kendisine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Bir çocuk gibi ağlıyordu ve ağlamaktan neredeyse içi çıkacak gibiydi. İki yanında serbest duran elleri Uğur'un kollarını sardı. "Hadi, yapma." dedi sadece. Bunu ilk öğrendiğinde içinde koca bir boşluk hissetmişti ve bu uçsuz bucaksız hissizlik onu ürkütmüştü. Hıçkırarak ağlaması, Allah'a "Beni alma!" diye yalvarması gerekmez miydi? Hiçbirini yapmamıştı. Sadece Azad öğrendiğinde onun bakışlarındaki acı yaşartmıştı gözlerini. Ölüm onun için yeni bir şey değildi ki. Her zaman savaşmıştı onunla, güreşmişti. Şimdi yeniliyordu, çünkü ölüme yenilmeye değer bir sebebi vardı; kızı...

Kırılmış Kum Saati ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin