❅ Kırılmış Kum Saati | 25

3.2K 266 41
                                    

-25-

Dudaklarının arasından adını duyduğu o tanıdık kişinin sesi, ayaklarının bağını çözmüştü adeta. Halâ yürüyordu. Hangi güçle, ne cesaretle yapıyordu bilmiyordu ama yürüyordu.

Genç adam kuzeninin kızına elini uzattı. "Ya elimi tut, ya da koşma Asmin. Koşarsan terlersin, sonra da hasta olursun. Annen de baban da çok üzülür sonra." Haşim, elini tutmayan kızın yavaşlamasıyla amcasına döndü. "Çocukları buraya getirmek iyi bir fikir miydi, bilemiyorum."

"Azad onların babası, bu yüzden çocuklar hakkında ne derse o olur."

Onaylarcasına başını salladı Haşim. "Ve sanırım Bilal Ağanın durumunu pek parlak görmüyor. Torunlarını son kez vedalaşmaları için getirdiğine göre..."

"Bunları konuşmak için erken Haşim."

Duyduğu diyaloglarla rahatladı ve tuttuğu nefesini rahatça bıraktı kadın. Diğer yandan, sevdiği adamın kızına onun ismini vermiş olmasının şokunu atlatabilmiş değildi. O hiçbir zaman Azad'a layık olamamıştı ki. Aşkının, sevgisinin gereğini yerine getirememişti. Bu his onun içine çöreklenmiş, rahat bırakmıyordu. Önüne çıkan ilk koridora saptı ve arkasındaki akbabalara izini kaybettirdi. Akbabaydılar, çünkü henüz ölmemiş olan Bilal Ağanın arkasından böyle rahatça konuşabiliyorlardı. Onların rahatlığına ve vurdumduymazlığına inanamıyordu. Bir diğer sorunsa hayatının tam ortasındaydı ve bir türlü peşini bırakmıyordu. Görünmez bir el boğazını sıkıyor gibiydi, gizemli şantajcısı sürekli onu huzursuz etmenin bir yolunu buluyordu. Gerçi, bu şantajcıya gizemli demek ne kadar doğruydu, tartışılırdı. Her şeyi bilen ve onu tehdit edebilecek potansiyele sahip tek bir kişi geliyordu aklına; Halim! Evet, evet bu Halim'den başkası olamazdı. Doymamıştı paraya, sürekli isteyeceğini tahmin etmişti zaten. Bu şaşırtıcı bir sonuç değildi Asmin için. Başını iki yana sallayarak bu aptal düşünceleri kafasından silmeye karar verdi. Hemşireden Bilal Ağanın durumuyla ilgili son malumatları aldıktan sonra birkaç saatliğine hastaneden çıktı. Aracına bindiğinde neden her şeyin üzerine gelme konusunda ısrarcı olduğunu anlayabilmiş değildi. Kanının son damlasına kadar dayanmaya çalışıyor olması bu durumdan hiç etkilenmediği anlamına gelmiyordu. Bir yandan deşifre olma korkusu, diğer yandan Azad'ın güvenini kaybetmiş olmanın verdiği üzüntü yeterince sinir bozucuyken bir de şu ney düğü belirsiz şantajcı vardı. Yolda bankaya uğrayıp çekebildiği kadar nakit para çekti. Aracını Halim'in oturduğu apartman dairesinin önünde durdurdu. Öncesinde köhne bir gecekonduda yaşayan Halim Bey, biti kanlanınca güzel bir apartman dairesine yerleşmişti anlaşılan. Şaşırmadı Asmin, daha çok para koparacaktı kendisinden. Bir defa yüz bulmuştu ya, sonuna kadar kapıları zorlayacaktı. Elinde öyle korkunç bir koz vardı ki, ömrünün sonuna kadar ondan para koparabilirdi. Fakat elbette genç kadının da kendine göre hesapları vardı. Her saniye ensesine üfleyen ölüm korkusuyla yaşamak yeterince korkunçtu, bir de onun şantajlarına boyun eğecek değildi. Şimdi içeri girecek ve onunla etkileyici bir konuşma yapacaktı. Son kez parasını verip bu hesabı kapatacaktı. Eğer çok ısrarcı olursa onu da korkutmanın yöntemleri vardı elbet. Aracından indiğinde kapının önünde duran polis arabalarının farkına vardı. Para çantasını eliyle kavradı ve tam içeri girecekken polis memurunun kendisini durdurmasıyla sendeleyerek olduğu yerde kaldı.

"Bayan, bir sorun mu var?"

"Bunu size benim sormam gerekiyor. Kuzenimi ziyarete geldim ben, sakıncası yoktur umarım."

"Maalesef, buradan öteye kimsenin geçmesine izin vermiyoruz. İçeride bir cinayet soruşturması başlatılmış durumda. Zaten tüm apartman boşaltıldı, kuzeninizin burada olduğunu sanmıyorum."

Bir an boş bulunup çaresizce etrafına bakındı ve "Hay ben şansıma..." diye söylendi. "Ama benim Halim'i görmem lazımdı."

Kendi kendine konuşan kadının bahsettiği isimle şaşırmıştı polis memuru. "Halim mi dediniz?"

Kırılmış Kum Saati ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin