❅ Kırılmış Kum Saati | 1

10K 575 175
                                    

-1-

MARDİN/2003

Adamlarının açtığı kapıdan içeri girdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adamlarının açtığı kapıdan içeri girdi. Avluda yürürken yukarıdan gelen ağıt sesleriyle sol yanına dokundu. Çarpıntısı vardı. Her şeyin tepetaklak olduğu o an bir karar vermesi gerekmişti ve vermişti. Bunun geri dönüşü olmadığını biliyordu, en doğru kararın bu olduğunu da biliyordu. Ama biricik oğlu Azad'ın bu deli kıza olan büyük aşkını her şeyden daha iyi biliyordu. Ona nasıl söyleyecekti? Göz göre göre Asmin'i kendi ellerimle öldürdüm nasıl diyecekti? Ömrünün sonuna kadar babasına nefret besleyeceğini bilse de vicdanı rahattı. Genç bir kızı ölümün soğuk nefesinden koruyup kurtarmıştı. Belki de yıllar süren bu ağalık görevinde yaptığı en masum iyilikti.

Merdivenlerden yukarı çıktı usulca. Sedirin başında bacaklarını açmış, başını ellerinin arasına alan oğluna baktı. Çaresizce bekleyen oğluna... Yerde sürünen, başındaki örtüsü dağılmış kadına baktı sonra. Asmin'in annesi Amine Hanım... Gözünde yaş, dilinde ağıt tükenmeyen zavallı kadın. Kendisini görünce bir köşeye çöküp oturan, sessizce gözyaşı döken Hasan Efendi de, Amine Hanım da heyecanla ayağa kalktılar. Her zerresinden yakarış çığlıkları kopan ses tonuyla "Ağam... Kızıma kıymadınız, değil mi?" diye sordu kadın. Ucunda ölüm dahi olsa korumuştu kızını, takdir ediyordu Bilal Ağa. Anne olmak bunu gerektirirdi. Onun da bir kızı vardı, iyi anlardı ana babanın halinden. Ama böyle bir durumda tüm çareler tükenirdi. "Törenin gereği neyse yapılmıştır."

Başındaki siyah kasketi eline alıp yere çöktü adam. Ne bekliyordu ki, Bilal Ağa'yla dost olduğu için kayırılacağını falan mı? Töre herkes için töreydi ve hiçbir şey Bilal Ağa'nın elinde değildi. O töre koymazdı, sadece koyulan töreleri uygulardı. Bunu en iyi bilenlerden biri olmasına rağmen ümit etmişti.

Elleri çözülen genç adam gözyaşlarına hâkim olamadığından kalkıp gitti. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarken Amine Hanım'ın ağıtları kulaklarını tırmalıyordu. Asmin'i, hırçın dağ çiçeği... Kavuşmalarına ramak kalmışken yaptığı hata yüzünden canına kıyılan Asmin'i. Hayatı boyunca tek aşkı olarak kalacaktı. Onun gözlerinin kapanışıyla Azad'ın da hayatı son bulmuştu.

Odasına girdi, kapısını çarparak kapattı ve güçsüz sırtını kapıya yaslayarak hüngür hüngür ağladı. Daha 16 yaşındaydı, ölmek için çok gençti. Doğru ya, ölümün yaşı mı vardı sanki? Bir de dışarıda densizin biri uzun hava çığırıp daha da yüreğini yakmıyor muydu, o an delirmiş gibi yatağı dağıttı. Odadaki tüm eşyaları yere çalıp hayvani bir sesle bağırdı, haykırdı. Gidenin geri dönmeyeceğini bile bile...

Biçareydi yüreği. Sevdiği kızı öldüren öz babasıydı ve o hiçbir şey yapamamıştı. "Asmin... Asmin..." diye sayıklarken sağ eli sancıyan yüreğini avuçluyordu. "Asmin'im... Dokunmaya kıyamadığım, hırçın, dalgalı dağ çiçeğim..."

Yapabildiği en iyi şeyi yaptı, yatağın üzerine kapanıp ağladı. "Sen öldün, beni de öldürdün güzel bakışlım! Beni de öldürdün! Neden, neden yaptın bunu?"

Kırılmış Kum Saati ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin