❅ Kırılmış Kum Saati | 13

4.1K 327 40
                                    

-13-

İSTANBUL

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İSTANBUL

Gözlerini araladığında halâ yorgun fakat eskisinden daha zinde hissediyordu kendini. Gözlerini ovuşturduktan sonra üzerindeki pijamalarını değiştirmeden yataktan kalkıp salona doğru yürüdü. Mutfağa girip buzdolabını biraz karıştırdı. Yarım kutu süt duruyordu, çıkarıp bardağa boşalttı. Tam arkasını döndüğünde yaşlı adamla yüz yüze gelince korktu. Elindeki bardak yere düşüp gürültüyle kırıldığında neye uğradığını şaşırdı Asmin.

"Affedersin kızım, sessiz geldim korktun. Tam da korkuların dirilmişken öyle sinsi sinsi gelince... Hay Allah!"

"Yok Bilal Baba, önemli değil. Ben..." Başını tuttu endişeyle. "Bilmiyorum, artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Öyle kalsın diye çok uğraşıyorum ama kalmıyor işte! Kim, ne istiyor ki bizden?"

"Kızım, sakin ol. Daha neyin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Belki de durum düşündüğümüz kadar kötü değildir. Yine de biz tedbiri elden bırakmayalım. Bundan sonra seni bizim çocuklar getirip götürsün, nereye gideceksen onlara söyle." Çatık kaşlarıyla "Sakın tek çıkayım deme vallahi onlardan önce ben gebertirim!" diyerek gözdağı verdi yaşlı adam. Başka türlü bu deli kızın sözünü dinleyeceği yoktu. "Ayrıca da daha iyileşmedin, doğru yatağa. Ben çocuklara söylerim şimdi, bir koşu sütünü de alırlar. Sen dinlenmene bak, hadi bakalım..."

"Ya ne dinlenmesi? Artık hastaneye gitmem gerek."

"Başlatma hastanenden! Herkesin gözü senin üzerindeyken öyle tavşan gibi hemen ortalara çıkma. Hem biraz dinlen, hem de ortalığın yatışmasını bekleyelim kızım. Biraz makul ol. Bundan sonra gece gündüz bizim çocuklar nöbetleşe kapında bekleyecekler, koruyacaklar seni. Öyle komşularım rahatsız olur falan anlamam ben! Senin canından kıymetli mi canım, hayret bir şey!"

Gülümseyerek yaşlı adamın yanaklarını sıktı. "Aman da benim için korkar mıymış Bilal Babam!"

"Korkarım tabi, sen de benim kızımsın." Hasretle genç kızın suratına bakan Bilal Bey iç geçirdi. "Ah kızım, ah... Ne vardı kaçacak? Eğer kaçmasaydın şimdi Azad'ımla mutlu bir yuvanız olacaktı, ben de torun sevecektim. Ne çok istedim gelinim olmanı..."

En derin yarasına basmıştı babası kadar sevdiği bu adam. Yine de dengeli bir tepki vermeye çalışarak "Aman canım, kısmet değilmiş demek. Hem, işin sonuna bak sen; öyle de torun seviyorsun böyle de." dedi. İçinin ne denli kan ağladığını da en iyi kendisi bilirdi. Yüreği paramparça olmuş, oluk oluk kan damlıyordu ruhuna. "Hem belki o zaman evlenseydik, birbirimizi bu kadar çok sevmeyecektik." Bakışları pencereden dışarısına dalarken tek tesellisi buydu. Pişmanlıkla "Belki de onu yeterince hak etmedim." diye mırıldandı.

"Öyle deme kızım! Benim de yüreğimi dağlıyorsun bak. Benim bir tane oğlum var, onu da senin kadar kimse hak etmedi. Azad da seni gönlünden bir türlü atamadı zaten. İkiniz de ziyan oldunuz."

Kırılmış Kum Saati ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin