1. Yakışıklı Misafir

343 21 47
                                    

Herkesin heyecanla gittiyi o partiye, bu kez annemin ve arkadaşlarımın israrıyla ben de gidecektim. Anderson'ların evinde şu anda parti için hazırlık yapılıyordu. Okulumuzun tüm çılğın öğrencileri hepsi bu parti de olacaktı. Beni biraz da korkutan buydu işte. Uygunsuz şakaları, birini kahkahaların hedefi haline getirmek, onlar için hemen hemen normal bir haldi. Okulumuzun son günleriydi. Bir yandan artık yüzlerini göremeyeceğim için mutluyum,bir yandan da çok heyecanlıyım. Çünkü üniversiteye hazırlanmaya zamanım yoktu. Annemin kanserle mücadelesinde yanında olmak ve onunla ilgilenmek derslerimde geri kalmama sebep oldu. Yaşadığı acıları gözlerimin önünde görmek ve tedavisinin hiçbir etkisinin olmayışı beni hep hayal kırıklığına uğrattı. Bugün annemin isteği ve ısrarı üzerine hiç gitmek istemediğim bir partiye gidiyorum.Umarım bunun da üstesinden gelmeyi başarabilirim.Biraz makyaj yapmak beni çok değiştirdi. Aynada kendimi tanıyamadım.  - Bu ben miyim? Kırmızı kısa elbisemi giydiğimde annem bile beni tanıyamadı, gözleri sevinçle doldu. Sanki benimle gurur duyuyordu. Ama gurur duyulan annem olmalıydı. Tüm acısına rağmen karşımda gülümseyebiliyordu. Beni babam partiye götürecekti. Ama o artık yarımsaat geç kalmıştı. Babam her zaman her yere geç kalırdı zaten. Bitmeyen iş görüşmeleri ve telefon konuşmaları benim hiç hoşuma gitmiyordu. Evimizin bahçesinde onu beklerken, okulumuzdan olan çocukların partiye gidişini izliyordum. Arabalardaki müzik o kadar yüksekti ki insanın kulakları neredeyse boğuluyordu. Hepsi zengin ailelerin inatçı, suçlu çocuklarıydı. Arabalar ilerledikçe gürültüleri açıkça duyuluyordu. Pencereden annemi izlerken babamın sesi duyuldu. 

-Emma,Emma

Babamın bana seslendiğini duydum. Ama telefon da her zamanki gibi kulağındaydı. Onun bitmek bilmeyen çalışmaları benim gideceğim partiye geciktirmişti. Gözlerim sakin ve düzenli sokaklara bakarken, şimdiden uzaktaki Anderson'ların evini görebiliyordum. Onlar bu kasabanın en zengin insanlarından biriydiler. Uzaktan müziğin sesini duyduğumda hem meraktan hem de heyecandan büyülenmiştim. Babam bana veda ederken şöyle dedi:

- İçmeyin.

Annemi sorsun diye ayağımı durdurdum ama arabayı sürmek için acelesi var gibiydi. Aklım annemde kalmıştı. Çünkü babamın yine eve geç geleceğini biliyordum. Işıklarla süslenmiş bu kocaman eve doğru yürürken, heyecandan neredeyse yürüyüşümü kaybediyordum. Arkadaşlarım Ava ve Lisa'yı ararken bu büyük evde az kalsın kayboluyordum. Tüm ev içki içen insanlarla doluydu. Müziğin sesi çok yüksekti ve gençler hiç durmadan dans ediyorlardı. Sonunda Ava ve Lisa beni buldular.

- Ah Emma, ​​ne kadar güzel görünüyorsun, neredeyse seni tanıyamadık.

Bu cümle bana çok özgüven verdi.  Gerçekten güzel mi görünüyorum? Galiba solumdaki ayna da bunu doğruluyor gibi. Çekingen adımlarım beni doğrudan evin ortasına götürdü. Sanki partinin baş kahramanı bendim. Herkesin gözleri üzerimdeydi. Çünkü beni hiç bu kadar güzel görmemişlerdi. Erkekler etrafımda dolaşıyordu, kızlar beni tepeden tırnağa kıskanıyorlardı. O an çok güzel göründüğümü hissettim. Babam içmememi söylemişti ama arkadaşlarımın ısrarı beni iki kadeh şarap içmeye zorladı. O içki bana sık sık annemi aramayı unutturdu. Ben de artık çılgın partinin bir bireyi olmuştum. Deli gibi eğlenmek ilginçti. İçeriden gelen duman kokusu insanı fena halde sarhoş ediyordu. Parti o kadar eğlenceliydi ki sanki dünyanın son gününü yaşıyor gibiydik. Korkudan tamamen kurtulmuştum. Sanki dünya benim etrafımda dönüyordu, titrek nefesimden eser yoktu, gecenin sonuna doğru ev sahibi Calvin Anderson herkesi etrafına topladı ve partiye bir çılgınlık daha eklemek istediğini duyurdu.

- Arkadaşlar beni dinleyin, müziğin sesini kısın!

Elindeki içki şişesini salladı ve tuhaf bir emredici ses tonuyla çocuklara seslenmeye başladı.

Üç Harfli ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin