KAST

1.6K 139 158
                                    

.

O çıkınca kendi kendime az önce duyduğum isimleri mırıldanarak cama doğru yürüdüm süratle ."Samir... Sahir..." Bu isimleri nereden hatırlamıyorum ben ...

Avlunun içine yığılmış onlarca silahlı adamı gördüğümde dudaklarım zihnimin hiç şüphe duymadığı o kudretli ismi inledi.

"Kahir !"

Evet o burada değildi ama bu adamlar ve Sahir ,Samir... Onlar kesinlikle onun adamlarıydı .

Çünkü Devlet'in adamları sıradan korumalar gibi değil siyah formalı federal askerleri gibi giyinirdi .Onları hemen tanırdınız.

Üstelik ,Sahir ve Samir sanırım onlar bizi Kahir'in evinden çıkaranlardı o adamları görür görmez hatırladım.

Devrim 'in peşine takılmış genç çocuk  Samir olmalı,hâlâ küfürlü ağzı ile Şah'a eşlik ediyordu fakat Şah ile  kavgalı değil dost gibiydi tavırları .

Hemen ardlarından ağır adımlarla ilerleyen gri takım elbiseli adam ,beni Kahir'in evinden çıkarmak isteyen Sahir'di .O, oldukça kendinden emin ,yavaş adımlarla ilerlerliyordu .

Doğrusu siması çok tanıdık gelen bu adamı o gün çıkaramamıştım çünkü aklım yerinde değildi , Devrim'deydi yalnız .

Ama şimdi bu soğuk ,engin tavırları nereden hatırladığımı biliyorum.Ve ismini neden çok tanıdık bulduğumu da.

Sahir bey,en genç milli istihbarat bakanımız .Bir ara abisi yüzünden siyasetten ayrılmak zorunda kalmış olsada yasal olarak abisi olduğu kanıtlanamadığı için kısa sürede mevkisine epey büyük  bir gürültü ile geri dönmüştü. Bu nedenle olsa gerek sürekli haberlerde gördüğüm o yüzü ikinci seferde tanımam pek uzun sürmedi .

Şah ve Samir salona girdiği esnada Sahir kapı eşiğinde durdu ve ifadesiz yüzüyle ardında kalan korumalarına baktı .
İşaret parmağını ve orta parmağını birleştirip rahat bir hareketle korumalara ufak bir işaret verdiğinde terginliğim katlandı.

İşaret ettiği yeri görmek için camdan dışarı başımı kontrolsüzce sarkıttığımda uzun saçlarım siyah dalgalarını pencereden aşağı döktü.

O an sarsılan gözbebeklerim Sahir denen o adamın toz bulutunu andıran ,insanda paslı bir his bırakan gözleriyle kesişti.

İstemsizce gerisin geriye çekildiğimde gördüğüm son şey tek kaşını göğe doğru doğrulttuğuydu.

O adamda bir şey vardı .
Hemde Kahir 'i anımsatan bir şey .
Ne kadar iyi giyimli ve oldukça nazik  görünüyor olsada hislerim beni yanıltmazdı .

Diyorum ya ,o adamda kaba bir şey vardı ve kesinlikle bu uzun boyundan bile bağımsız bir hakikatti .

İşte bu felaket demek.

Şah kapının önüne çıktığında bile avludan ayrılmayan ayaklarım o düşmanının evinden geldiğini bildiğim adamlarla baş başayken nasıl bir odada duracaktı ?

Bu adamlar niye buradaydı?
Bakanın adamları olduklarını sandıkları için korumalarımız onları rahatlıkla içeri almış olmalı .

Odadan ne ara çıktım ve ne ara salonun kapısına doğru ardı ardına hızlı adımlarla yöneldim bilmiyorum. Ama Şah'ın konağı inleten öfkeli sesini adımlarımın faili kabul ediyorum.

"Lan size kardeşim dedim ben ! Hadi o Kahir kafadan kontak ! Siz ulan ya siz ! Bu kadar mı nefret ediyordunuz benden ?! "

"Abi ,bir dinlesen bizi ."

"Kes Samir !" Diye bağırdı Şah . Henüz kapıya ulaşamadan duyduklarım bile beni şoke etmeye yetmişti ."Kes bu abi masalını !Çünkü artık yemem! Lan hani ben kimsesizdim bakan efendi! Kaldır o kendini beğenmiş başını ,bana hesap ver !"

Vecd | Parçalı Kırık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin