Arkamda bir ses duydum... Kim olabilir ki diye düşünüp arkamı döndüğümde bu kişinin Merih olduğunu fark ettim. Derin bir nefes alıp "Neden sessiz geliyorsun?" dedim merakla. Umursamazca omuz silkti ve buzdolabına doğru ilerledi. "Hala soruma cevap vermedin Merih?" anlam veremiyorum ki? Hiç bişey demeden kendine kahve yaptı ve çekip gitti... Oturma odasına gitmek yerine mutfakta televizyon izlemeye devam ettim. Bir kaç dakika sonra mutfağa Can girdi. "Günaydın küçük Juliet!" dedi neşeyle. Tebessüm ettim ve ona sarıldım. Saçlarımdan öptü...
Birlikte kahvaltı hazırladık. Ben Merih'i çağırmak için otuma odasına gittim. Koltukta uzanmış telefona bakarken sessizce arkasına yaklaştım. Hiç beklemediği bir anda saçlarını karıştırarak "Kahvaltı hazır, hadi.." dedim v kıkırdayarak elimi çektim ve mutfağa doğru ilerledim. Mutfakta Can'ın yanına oturdum. Merih hala şoku atlatamamış bir şekilde karşıma oturdu ve bana kaçamak bakışlar atmaya başladı. Onunla flörtleştiğimi sanıyor, salak...
Çayımdan bir yudum aldım. "Ben bugün evime gideyim. Yeter bir gün." dediğimde Can dudaklarını büzerek "Bir gün daha kalaydın." dediğinde tebessüm ettim.
"Olmaz odamda işlerim var. Ama başka zaman tabi ki kalırım." homurdansa da "Peki, tamam." demesi uzun sürmedi. Kaldığım odaya giderek üstümü değiştirdim, eşyalarımı topladım ve odadan çıktım.
"Şu uğurlama faslını çabuk bitirelim. Nede olsa erkek adam ağlamaz..." dolu dolu gözlerle Can'ın dediği şey tebessüm etmeme sebep oldu. Ona sıkıca sarıldığımda hıçkırarak odama bana sarıldı. "Tekrar gel küçük juliet..." dediğinde alay ederek "Ölüme gitmiyorum. Ne kadar abarttın." Bu onu güldürmüştü.
Ve son olarak Merih... Ona döndüğümde çapkın gülüşlerinden birini suratına yerleştire bana baktı. "Tekrar görüşmek dileğiyle." diyerek kollarını belime sarak bana sarıldı. Ayrıldığımızda hepsine teker teker baktım. "Görüşürüz millet!"
Her zaman olduğumu gibi yollar tıkış tıkıştı. Klasik taksim sokakları... Evime gittiğimde kendimi yatağa attım ve boş boş tavanı izlemeye koyuldum. Bunu 2-3 saat bilemiyorum devam etmişimdir. Yataktan kalktım ve üstüme günlük kıyafetlerimi giyerek. Salona annem ve babamın yanlarına gittim. Annem meyve soyup babama veriyordu. Yanlarına oturdum. Bir kaç sorudan sonra onlara katılarak hem meyve yiyor hem de komedi filmi izlemeye koyulduk. Saatlerin nasıl geçtiğini anlamamışım en son baktığımda saat 7 idi. Ama şimdi saat 11 ve yatmam gerekiyor. Somurtarak yanlarından kalktım. "İyi geceler millet!" diyerek odama gittim.
Pijamalarımı giyerek yüzüme biraz bakım yaptım. Yatağa tam yatmıştım ki telefonum çalmaya başladım. Of gene şu kurdukları guruptan araşıyolardı ve bilerek beni arıyolardı. Uyku mahmuru bir şekilde telefonu yatakta açtım. "Ne oldu? Bir uyutmadınız." diye isyan ettim fakat karşılığında özür almak yerine kahkaha aldım. "Okulda görüşürüz yeni kız." Bu Efe ne yaşıyor ben anlamadım. Heralde garibanın kafası güzel.
Bu sözlerden sonra 3 bencil telefonu yüzüme kapatılar."Pislikler!" Söylene söylene uykuya dalmam uzun sürmedi...
YOU ARE READING
Yeni Hayat
RomanceOkulun ilk günüydü. Kim bilebilir sessiz bir kıza populer bir çocuğun aşık olucağı. O sessiz kız ben oluyorum Doğa... Ve o çocuk Berk... Lütfen diğer hikayelerime de bakın :)