Sinir krizi geçirmek üzereyim! Bütün bir gün beni delirttiler.Tepki vermemem onlarda ters tepki yarattı heralde çünkü her birşey yaptıklarında ben herhangi bir tepki göstermiyorum ve onlar inadına daha çok yapıyolar. Kafayı yemek üzereyim. Neyse ki son ders. Sonra kurtuluşuma adım atıcam. Dayan Doğa...
"Oğlum bugün Galatasarayın maçı varmış." heycanla konuşan Emre'nin sesini boş verip ders dinlemeye çalışıyordum. "Valla mı lan, abi gidelim mi?" Efe'nin Berk'e yalvarışlarını önemsemeden not alırken Berk "Ta-mam, okuldan sonra gideriz. Ama ilk şu kıyafetlerden kurtulalım. Ben sizi kapıdan alırım." Maça mı gitçekler? İnşallah kapıma gelmezler.
Amin
Zilin çalmasıyla yavaşça çantamı topladım. Allah'ım beni bekliyolar. Onların yanından sakince geçerek sınıftan çıktım. Okulun kapısından çıktığımda derin bir nefes aldım. Arkama baktığım da 3 pisliği görünce koşar adım eve gitmeye başladım.
Evimde sinirimi geçirmek için papatya çayı yaparım artık.
Arkama baka baka eve gittiğimde derin bir nefes aldım. Beni evime kadar takip etmediler. Harika! Bir dakika ev çok boş. Annem yok. Hızlıca odaları dolaşırken az kalsın merdivenden düşücektim. Salona girdiğimde sehpada bir not buldum. Notta şunlar yazıyordu...
Kızım biz 2 ya da 3 ay evde olamıycaz. Başka bir eve taşınıcaz fakat senin okulun olduğu için ilk önce sana ev tutup içini düzücez sonra kendi evimizi. Ama şimdilik İzmir'den ev bulucaz o yüzden İzmir'e gidiyoruz. Ama ben her aradığımda telefon açılacak. Eve birini çağıracaksan haberim olcak!
Tipik anne lafları. Benim niye haberim yok ailemin İzmir'e gidiceğinden? Neden ben de onlarla gelemiom ki. Hem 3 pislikten de kurtulurum. Ama kendi evimin olması güzel.
Kapının çalmasıyla kaşlarımın çatılması bir oldu. "Allah Allah kim geldi bu saatte?" söylene söylene kapıya gittim. Kapıyı keşke açmasaydım ya. Çünkü Berk, Emre ve Efe tam karşımda Galatasaray formalarıyla birlikte bana sırıtıyolar. Yüzümü buruşturdum. "Ben asla maça gelmem. Asla..."
1 Saat Sonra...
Ben nası ikna oldum da maça geldim inanamıyorum. Bildiğin şuan üstümde Galatasaray forması, kafamda kırmızı ve sarı şeritlerden oluşan bir taç ve elimde Galatasaray bayrığı ile olanları kavramaya çalışıyordum. "Ben buraya nasıl geldim, lan." diye mırıldandığımda Berk sırıtarak bana döndü. "Ben çağrıcam ve sen gelmiyceksin. Böyle birşey hayatta olmazdı ve olmadı da." diyerek maça döndüğünde bildiğim bütün küfürleri savurdum.
Daha önce hiç maça gitmemişken şimdi maçtayım. O da ne büyük ekranda beni yansıtıyolar. Jetonum yeni düşmüş gibi gülerken spikerin "Herkes şaşkın ve bir o kadar mutlu sayın seyirciler!..." diye bağırdığını duyduğumda 3 pislik kahkaha atmaya başladı. Elimdeki bayrağın ucuyla onlara vurarak "Gülmeyin, pislikler!" diye onları azarladım.
Allah'ım sen bana akıl ver. Bir kızın maça gittiği nerde görülmüş de beni götürdüler ya. Hala aklım almıyo. Alamıyo ben neden maçtayım Allah'ım!
YOU ARE READING
Yeni Hayat
RomanceOkulun ilk günüydü. Kim bilebilir sessiz bir kıza populer bir çocuğun aşık olucağı. O sessiz kız ben oluyorum Doğa... Ve o çocuk Berk... Lütfen diğer hikayelerime de bakın :)