Okula gitmek benim için tam bir işkence olmaya başladı. Yemin ediyorum şuan yatağımdayım ve anneme nasıl bir numara yapsam da okula gidip 3 pisliği görmesem diye düşünüyorum. Ama annem de fazla kül yutmaz. Onu kandırmam o kadar zor ki. Ben en iyisi numara yapmayayım. Hem belki ilgilenmezsem pislik yapmayı bırakırlar.
Bunları düşüne düşünü yataktan kalktım ve esneyerek banyoya gidip duş aldım. Günlük bakımlarımı da yaptıktan sonra saçlarımı kurutmaya başladım. "Doğa! Yavrum kalk sabah oldu." En nefret ettiğim şey ben uyanınca annemin uyan demesi. Be kadın su sesini duymadı mı annem ya!
Sinirlerimi yatıştırarak "Anne Allah aşkına su sesini de mi duymadım? Ya da kapı açılma sesi? Kalktım ben ya!" terslemem onun sesinin kızgın çıkmasına sebep olmuştu. "Sabah sabah tepemin tasını attırma. Kahvaltı hazır gel ye ve sonra okula!" sanki ben sinirlenmedim ya. Neyse azcık huyuna gideyim de sonra tepesi atınca cezalar veriyo.
"Ta-mam annecim. Üstümü giyip geliyorum, saygılar." kahkaha sessine bakılırsa siniri geçmişti. Okul formamı giydim ve çantamı alarak odadan çıkıcakken son kez aynadan kendime baktım. "Hadi kızım Doğa, yapabilirsin. Sadece 3 dingil. En fazla ne olabilir." En son bu sözü dediğimde 3 vatandaş bana musallat olmuştu fakat bu sefer olmıycak. Bunu yapabilirim!
Kendimi motive etmem bittiğine göre artık kahvaltıya inebilirdim.Kahvaltıya indimğimde annemin içten tebessüm etmesini beni gülümsetmişti. "Günaydın güzeller güzeli annem." diyerek yanaklarına öpücükler kondurarak masaya oturdum ve hızlıca yemeye başladım.
"Bugün de yağcıyız bakıyorum Doğa Hanım." Onu duymazlıktan geldim ve hızlıca kahvaltımı ettim. "Anne ben geç kaldım, görüşürüz." Anneme konuşmaya fırsat vermeden hızlıca kahvaltı masasından kalktım ve kapıya giderek hemen ayakkabılarımı giydim. Kapıyı açtığımda hızlıca annem dönüp ona bir öpücük göndermem tebessüm etmesine sebep oldu. Bu tebessümü aldığımda bende gülümsedim ve kapıyı kapatarak koşmaya başladım.
Ne kadar koştuğumu bilmiyorum fakat geldiğimde ders zili çalmıştı bile. Hemen sınıfıma gittim. Nefes nefese kapıdan girdiğimde kimse bana bakma zahmetinde bile bulunmadılar. Sadece bu 3'lü bana bakıp sırıttı. Yemin ediyorum hepsi bir gün elimde kalıcak. Demedi demeyin!
Yerime geçtiğimde Efe bana bakarak gülmeye başladı "Olimpiyat koşularına mı hazırlanıyon Doğa..." diye kahkaha attığında aynı şekilde Berk ve Emre de kahkaha atınca Efe'nin kafasına bir tane geçirdim. "Geri zekalı..." bu sefer sırıtan bendim çünkü Efe kafasını tutarak inlerken diğerleri somurtarak sustu.
"Noldu sus pus oldunuz beyler?" dediğimde kendimle gurur duyuyordum. Hiç utanmasam kendimi överdim de o kadar da değil. Abartmayalım. "Doğa çok iyi laf soktuğun için bizde sustuk ama..." daha Emre sözünü bitirmeden araya Berk girdi. "Ama gene de bu tüm ün susucağımızın anlamına gelmiyo, Doğa Yeşil." Sertçe yurkundum çünkü ismime bilerek vurdu yapmıştı vicdansız.
Allah bilir gene hangi sulu şakalarından yapıcak bu 3 pislik. Neyse sabah dediklerimi hemen hatırlıyorum. Onları önemseme. Önemseme onları Doğa...
YOU ARE READING
Yeni Hayat
RomanceOkulun ilk günüydü. Kim bilebilir sessiz bir kıza populer bir çocuğun aşık olucağı. O sessiz kız ben oluyorum Doğa... Ve o çocuk Berk... Lütfen diğer hikayelerime de bakın :)