14

253 9 2
                                    

Film çok güzeldi... Film bir yetimhanede geçiyordu. Ama çocuklar oraya mezar diyolardı. Çünkü sadece bir çocuk dışında diğerlerinin hepsine çok ağır cezalar veliyordu. Müdirenin göz bebeği olan çocuk... Bence daha fazla ayrıntı vermeyim. Belki aranızda izlemek isteyenler olur...

Film bittiğinde bir sessizlik oldu... Sessizliği bozan Berk'ti. "Yemeğe inelim babam gelmiş olmalı." Başımı salladım. Birlikte odasından çıktığımız gibi aşağı kata indik. Yemek odasına geçtiğimizde Volkan Bey'in masanın baş köşesinde elinde son model tabletle bişeyler yaptığını gördük.

Bizi fark ettiğinde sıcak bir tebessüm etti. "Hoş geldiniz çocuklar." Bu gülümsemeyi bana yapmıştı bunu anlamamam aptallık olurdu.

"Hoş buldum..."

"Hoş buldum, baba."

 Masada Volkan Bey'in sağ tarafına Berk ve onun hemen yanına da ben oturdum. Biraz sıcak basmıştı. Bu ortamda durmayı hiç istemesem de durmak zorundaydım. "Size söylemem gereken bişey var." İlgiyle başımızı Volkan Bey'e çevirdiğimizde ilk başta suyundan bir yudum aldı. Sonra boğazını temizleyerek Berk'e baktı ama öyle bir baktı ki sanki kırk yıllık düşmanı...

"Doğa benim kızım. Berk sende benim düşmanımın oğlusun." Bu kadar netti aslında. Olayları özetliycek olursak en mantıklı özet bu olurdu.

"Ne." Berk şoktan şoka girerken benim ellerim titremeye başlamıştı bile. Olası bir atağın eşiğinde olduğum için önümdeki su dolu bardaktan bir kaç yudum aldım. Volkan Bey gerçekleri Berk'e anlatırken Berk çıldırmıştı. Bense iyi değildim hem de hiç iyi değildim. 

"Yeter artık! Biz gidiyoruz." Berk kolumdan tutup beni yürümeye zorlarken Volkan Bey diğer kolumu tuttu. "Kızımı götüremezsin. Sana bunca yıl yatıklarına katlandım ama şimdi kızımı almana izin veremem!" diye bağırdığında ikisinin ortasında halsiz bir şekilde bir sağ bir sola çekiştiriliyordum.

"B-ben iyi de-" cümlemi tamamlayamadan yere yığılıcakken Berk beni tuttu ve kucağına aldı. "Yeter bu kadar! Madem kızını seviyordun o zaman kaybolmadan sahip çıksaydın." Bu sözlerler Volkan Bey'in göğüsüne oturmuştu. Ona çok ağır gelmişti.

En son hatırladım Berk'in beni arabasına bindirişi ve son sürat arabayı sürerken telefonla konuştuğu. Allah aşkına araba sürerken niye bir insan telefonla konuşur ki? Trafik kurallarına haykırı! Bu durumda bile onu düşünmem...

Gözlerimi açtığımda gene bir hastane odasındaydım ve yanımda 3 pislik vardı. Efe "Bir günde 2 kez hastanelik oldun Doğa. Ama bu sefer hayırlı bir iş için hastanedeyiz çünkü sen hamilesin! Ondan bayılmışın. Kız hadi gene iyisin bu yaşında anne olcan." dediğinde anlamaz gözlerle ona baktım. O ise kahkahalarla gülüyordu. 

Efe gülünce Emre kafasına bir tane geçirdi. "Geri zekalı." diye mırıldandı. "Herşeyi biliyoruz Doğa. Berk anlattı." Emre bitik bir şekilde söyledikleri gözlerimi kaçırmama sebep oldu. "Hayatım, iyisin değil mi?" bu cümle beni şoka sokarken Efe ve Emre o'lamaya başlamıştı bile! "Hayatım mı?" dedim nutkum tutulmuş bir şekilde.

Bana doğru eğildi. "Çünkü sen benim hayatımsın..." dedi ve tam öpücekken Emre ve Efe'nin de odada olduğu aklına gelince küfürler savurarak kendini geri çekti.

"Abi neden öpmedin kızı." Emre eğlenircesine kurduğu bu cümle karşısında gözlerimi devirdim. "Ben hazırdım. Videoya çekicektim."mızmızlanan Efe'ye bakıp gözlerimi kıstım. "Efe bir yaklaşsana korkma bişey yapmıycam."

Berk ne yapıcağımı anlamış gibi sırıtırken Efe anlamayarak bana doğru eğildi "Sen hiç kız tokatı tattın mı?" dediğimde hala anlamayan Efe saf saf "Hayır." dedi. "İyi o zaman benden tadıcaksın." Okkalı bir tokat attığımda Efe yanağını tutarak tökezledi.

"Ah!" dediğinde üçümüzde gülmeye başladık. "Bir daha bir kızı özelliklede Doğa'Yı kızdırırsam namerdim." diye sızlandığında biz gülüyorduk...

Yeni HayatWhere stories live. Discover now