"Onun sessizliği, yüz binlerce insanın cümlesinden daha güzeldi."
*
Her gün başıma daha kötü ne gelebilir ki diyorum ve yine her gün başıma daha kötüsü geliyor. Bir görücüm eksikti o da tam oldu.
O gün kaçıp soyunma odalarına saklandıktan sonra daha da içeri gitmemiştim. Suna yanıma uğrayıp kaçmamla ilgili alay etmişti. Ardından Ayşenur gelmiş, annesinin anahtarı verdiğini söyleyerek eve gidebileceğimizi söylemişti. Vakit kaybetmeden üzerimizi değiştirip hamamdan çıkmıştık.
Akşama kadar sinirimden dört dönmüştüm. Huriye teyze hamamdan döndüğünde beni o halde görünce hemen bir köşeye çekti.
"Sen merak etme heç kuzum. Ben o Halime karısını bir eyce payladım." Dedi. "Misafir kız dedim, kenar mahalleye gelin gidecek değil dedim. Dedim de dedim valla."
Söylediğinden şüphem yoktu. Huriye teyze yalan konuşacak bir kadın değildi ama sinirim bir türlü geçmiyordu. Buraya geleli iki hafta anca olmuştu. Kim ne ara beni görüp beğenmiş bir de annesini araya sokarak talip olmuştu aklım almıyordu.
"Gerçi oğlu Salih de altın gibi çocuktur ama..."
Huriye teyze konuşmaya devam etti ancak onu duymadım. Çünkü Salih kelimesinden sonra aklım başka bir şeyi algılamadı. Kenan'ın onun hakkında söylediklerini hatırladım. Birkaç kez beni sorduğunu söylemişti. O akşam dikkat etmemiştim ama Kenan'ın somurtkan ifadesinin nedenini şimdi daha iyi anlayabiliyordum.
Buradan bir an önce gitmem için bir neden daha çıkmıştı.
Çok güzel!
*
Bütün haftamın tek bir olay yüzünden mahvolacağını düşünmüştüm –çünkü böyle saçma bir huya sahiptim- ama öyle olmamıştı. Huriye teyze bir kez daha Kenan'ın parasıyla karşıma çıktığımda bu sefer karşı çıkamayacağımı biliyordum. Yasemin'in hazırlıklarını yardım ettiği için Suna'yla gitmedim. Huriye teyze Gülsüm ile gitmemi söylediğinde işi olduğunu bahane eden Gülsüm'le de gitmedim. En sonda kendisi veya Ayşenur'la gitmemi öne süremeden önce tek başıma gideceğimi söylediğim.
Kendimi mahalleden uzaklaşıp Ankara'nın sokaklarına attığımda uzun zaman sonra ilk defa nefes alıyormuş gibi hissetmiştim.
Mahalle hoştu, güzeldi, kendimi etkisine kaptıracağım kadar büyülüydü.
Aynı zamanda yorucuydu, korkutucuydu.
Buna daha ne kadar katlanabileceğimi bilmiyordum. Yapabilirim sanmıştım ama hiç olmadığım kadar zorlanıyordum.
Tam da o anda annemi özlediğimi hissettim. Düştüğüm zamanlarda elimden tutan o olurdu. Karşılaştığım zorluklarla nasıl baş edeceğimi gösteren oydu. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Şimdi ise yapayalnız kalmıştık. O bir zamanda ben bir zamanda...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARKLI ZAMANLARA AİDİZ
Ficção HistóricaBedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, arabalar, insanların üzerindeki kıyafetler bile... Kaza yaparken duyduğum gibi bir korna sesi duydum, a...