"Seni düşünmek, kafamın ve yüreğimin en tatlı, en heyecanlı meşgalesidir."
Nazım Hikmet
*
"Hala evlendiklerine inanamıyorum."
Başımı hayretle iki yana salladım. Suna babasının cenazesinde Alparslan'la birlikte gitmiş ve saatler sonra geldiğinde evlendiklerini söylemişti. Aradan beş gün geçmişti ve bunun doğru olup olmadığını defalarca kez Suna'ya sorup durmuştum. Ne kadar şaşırdığımı artık siz düşünün.
Kenan yanımda gülümsedi. "Niye bu kadar şaşırıyorsun, gülüm? Şimdiye kadar huylarımızı öğrenmiş olman gerekiyordu."
"Doğru ama ne bileyim ya, konuşmak için gittiler sonra birden biz evlendik deyip karşımıza çıktılar. Şaşırmayıp ne yapacaktım? Bir de düğünleri için hediye bakıyoruz. Yanımda sen olmasaydın hayal kurduğumu düşünebilirdim."
Bakışlarımı görevli adamın uzattığı kolyelerde gezdirdim. Açıkçası hiçbirini beğenmemiştim. Daha farklı bir şey arıyordum.
Belime uzanan kolu bedenimin gerilmesine neden oldu. "Hayal değil gülüm, gerçek." Dedi yüzüme eğilerek. Nefesi yanağımı okşuyordu.
Kenan'ın bana toplum içindeki yakınlığı çoğu zaman ölçülüydü. Bunun için ona asla darılıp kırılmıyordum. Çünkü biliyordum, içinde olduğum zaman dilimi bu tür yakınlaşmalara, özellikle de evlenmeden önce sıcak bakmıyordu. Fakat son zamanlarda bu tutumu değişmişti. Bunun tek nedeni de ilişkimizi saklamadığımız içindi. Muhtemelen Kenan yakın zamanda evleneceğimizi sanıyordu.
"Hoşunuza giden bir ürün var mıydı?" Görevli yanımıza geldiğinde birbirimizden ayrıldık. "Eğer yoksa, müstakbel çiftimize önereceğim harika bir ürün var."
Kenan gülümsedi. "Onun için de geleceğiz inşallah ama bu bizim için değil."
"Beğendiğimiz bir ürün yok. Teşekkürler, kolay gelsin." Dedim ve büyük olmasına rağmen boğulduğum dükkandan çıktım. Kenan da peşimden gelmişti tabii.
"Benimle evlenmek istemiyorsun değil mi?" diye sordu.
Bu soruyu sormasını bekliyordum. O yüzden her zaman yaptığım şeyi yaptım. "Şu anda bu konuyu konuşmak istemiyorum sadece. Bugün Suna ve Alparslan için buradayız. Aklımda güzel bir hediye var. Oraya gidelim."
"İyi bakalım, kaçabildiğin kadar kaç."
Kenan gerçekleri hak ediyordu. Ondan sakladığım her sırrımı duymaya hakkı var. Lanet olsun! Şu düğünü atlattıktan sonra onunla evlilik hakkında konuşacaktım.
Kenan'a aklımdaki hediyeyi söylediğimde saatimi yaptırdığı dükkâna getirmişti beni. Dükkânın sahibi olan adam çok anlayışlıydı. Hediyenin yarından sonraki güne yetişeceğini söylediğimizde elinde yapmakta olduğu işi bırakıp bizim siparişimizi almıştı. Hediyenin parasını kendim ödemek istediğim için Kenan'la ufak bir tartışma daha yaşamıştık. Sonuç olarak o ödemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARKLI ZAMANLARA AİDİZ
Historical FictionBedenim tir tir titremeye başlamıştı. Gözlerim dolmuş neredeyse ağlayacaktım. Etrafta yeni yeni fark ettiğim geçmişe ait şeyler vardı. Tabelalar, arabalar, insanların üzerindeki kıyafetler bile... Kaza yaparken duyduğum gibi bir korna sesi duydum, a...