Bölüm 22 - İki Düşman

1.2K 141 69
                                    

"Biliyor musun, her şeyden haberim var ama bazı şeyleri bilmek istemiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Biliyor musun, her şeyden haberim var ama bazı şeyleri bilmek istemiyorum."

Tolstoy 

*

Başımı önümdeki gazete yığınından kaldırıp belimi esnettim. Bu sandalye gerçekten de rahatsız ediciydi. Bu işkenceye katlanmamın tek sebebi valinin oğlu hakkında edineceğim bilgiler yüzündendi.

Hafta sonuydu ve sabahın erken saatlerinde kalkıp doğrudan kütüphaneye gelmiştim. Yoldayken aldığım bir simit ve ayrandan sonra tekrardan acıkmıştım ama burayı bırakıp gidemezdim.

Bu âna kadar öğrendiklerim şunlardı;

Bir. Kadir 15 yaşındayken kapkaççılıktan on gün ıslahevinde yatmıştı.

İki. 18 yaşındayken ruhsatsız silah bulundurduğu için gözaltına alınmıştı ancak babasının nüfuzlu olmasından hızla serbest bırakılmış ve dosyası açılmadan kapanmıştı.

Üç. Yasaklı madde ticareti yapan bir örgütün başında olduğu haberi basına yansımış ancak ve yine babası sayesinde haber yalanlanmıştı.

Bunlar basit suçlardı ve kolaylıkla reddedilebilirdi. Bu yüzden kendi zamanımda yaptığım araştırmamı da listeye ekledim. Ölümünden sonra ortaya çıkan kumar ve vergi kaçakçılığı gibi gizli haberleri.

Tüm bunları kanıtlamam özellikle de bu zamanda ve tek başıma oldukça zor olacaktı. Bazen zaman yolcusu olduğumu birilerine açıklayabilseydim diyordum. O zaman belki de çoğu şey daha kolay olurdu. En azından kimseye yalan söylememiş olurdum.

Topladığım bilgileri bir dosyanın içine koyarak kütüphaneden ayrıldım. Eve geçmeden önce Alparslan'ın ofisine uğramam gerekiyordu. Dün özellikle gelmemi istemişti. Kapıdakilere baş selamı verdikten sonra doğrudan ofise çıktım. Alparslan masasında oturuyordu.

"Gel Meryem, gel." Dedi. Kehribar tesbihini sol elinden sağ eline aldı. "Kapıyı kapat."

Kapıyı kapatarak sandalyeye oturdum.

"Ne oldu, bir şey mi oldu?"

"Yok yav, bugün sen dernekte işe başlayalı tam bir ay oldu. Eh, sözümü yerine getirmeliyiz değil mi?" dedi, masasının çekmesinden bir zarf çıkartıp bana uzattı. "Bu senin."

Bu geçmişte kazandığım ilk paraydı. Bununla önce evin kirasını ödeyecektim. Ardından Kenan'a bir hediye almak istiyordum. Henüz ne alacağımı düşünmemiştim ama elbet bulurdum.

"Teşekkür ederim."

Zarfı Alparslan'ın elinden aldım. Ayağa kalkacağım sırada sesi beni durdurdu. "Eve mi gidiyon?"

"Evet?"

"Şey ya... Basri abi nasıl? Geçen geldim ama Suna'mı biliyorsun, geçiştirdi beni."

"İyi değil." Dedim, doğruyu söyleyerek. "Her geçen gün daha kötüye gidiyor. Aldığın ilaçları veriyoruz ama bilmiyorum, fayda etmiyor gibi. Basri amca o gün Suna'nın kendi kızı olduğunu hatırlayamadı. Sadece bir saniyeliğineydi ama Suna çok üzülmüştü."

FARKLI ZAMANLARA AİDİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin