On İki

911 50 33
                                    

Ağzıma gelen kanı yere tükürüp ıslanmış gözlerimi kısarak karşımdaki adama baktım.

"Ne istiyorsun lan sen?!" diye haykırdım yüzüne doğru. Yere düşüp bayıldıktan sonra yeniden buz gibi bir suyla ıslatılarak uyandırılmıştım. Şimdi ise bir saattir adama sövdüğüm için altıncı dayağımı yemiştim. 

"O piç abin yüzünden benim babam hapse girdi!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "Aptal mısın sen? Adam polis baban hak etmiştir de tıkmıştır içeri." dediğimde yediğim yedinci tokatla yüzüm sola döndü. 

Ama yeter ya!

"Babam hakkında düzgün konuş! Senin o orospu çocuğu abin babamı içeriden çıkartana kadar benimle kalacaksın!" dediğinde gözlerimi devirdim.

Beni bir salın artık ya.

"Sence beni kaçırdığını öğrenince sana ne yapacak?" dediğimde güldü.

"Hiçbir şey yapamayacak, paşa paşa babamı tıktığı yerden çıkartacak." dediğinde bu defa ben güldüm. "Sen hayal dünyanda yaşamaya devam et." dediğimde yanındaki adama döndü. "Getirin lan bir bez, kesins şunun sesini." dediğinde gülmeye başladım. "Babanı neden tıktı abim içeri?" diye sorduğumda ağzım kapatılmıştı.

"Kumarhanelerinde kötü işler döndüğünü iddia ederek. Geberteceğim onu." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"No gobo koto oslor." dediğimde anlamazca bana baktı. Gözlerimi devrim bunun karşısında. Gelip ağzımı açtığında yeniden konuştum. "Ne gibi kötü işler?" dediğimde konuşmaya devam etti. "Sözde kumarhane adı altında uyuşturucu kaçakçılığı ve fuhuş yapıyormuşuz." dediğinde gözlerim büyümüştü. "Şeytanlar! Az bile yapmış abim." dediğimde yediğim sekizinci dayakla başım yine sola düştü.

Alıştım artık, acımıyor.

"Kes sesini, sen bugünlük konuşma istihkakını doldurdun." deyip ağzımı yeniden bağladı ve soğuk, karanlık depoyu terk etti.

🍷

*İlahi bakış açısıyla*

Tüm Karaca'lar Asal'ın masadan kalkıp geri gelmemesiyle endişelenmeye başlamıştı.

Alaz masaya geri döndüğünde Asal'ı görmemesiyle hemen ayaklanmış ve lavaboya gitmişti, Asal'ın orada da olmamasıyla çıldırmış ve hemen telefonunu çıkartıp Asal'ı aramıştı. Fakat telefonun kapalı olduğunu belirten sesle elindeki telefonu duvara fırlatıp kırmıştı.

Sorun değil, aynısından iki tane daha var.

Diğerlerine haber vermeden mekandan ayrılıp iş yerine gitti.

"Erdem, Kadir hemen vereceğim telefon numarasının IP adresini buluyorsunuz, nerede olduğunu bana söylüyorsunuz. Asal yok." dediğinde Erdem ve Kadir kafa sallayıp çalışmaya koyulmuştu. Alaz ise odasına geçip çekmecesinden yedek telefonunu çıkartıp eski telefonunun hattını taktı ve Barlas'ı aradı. "Neredeysen işini hemen bırak ve buraya gel." deyip telefonu yüzüne kapattı.

Biraz daha düşünmeye devam ederse kafayı yiyecekti.

Bir anda telefonuna bilinmeyen bir numaranın araması düşmesiyle kaşları çatıldı. Hemen telefonu açıp hoparlöre verdi ve yanda duran ses kayıt cihazını açtı.

"Nasılsın, Alaz Karaca? Sesimi tanıdın mı?" duyduğu sesi tanımaması imkansızdı. Nasıl unutabilirdi bir sürü gencin ve kadının katilini nasıl tanımazdı?

Değiştirilen GerçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin