(4).BİLMEM KAÇINCI SAAT

447 13 5
                                    

'EĞER CANIN ACIYORSA İZİN VER DAHA ÇOK ACISIN ÇÜNKÜ ACI SENI HEP DAHA GÜÇLÜ KILACAKTIR '

***
Suskunum belkide susmam gerekir, üzgünüm yaşamak için çok güçsüzüm,saat bilmem kaç ama uyandım, sabah mı?, öğle mi?, bilmiyorum ama uyandım, her yerimde ağrı vardı, eğer ayakta tavana bağlanılmasaydım şimdi yere çakılmış olurdum, bacaklarımda ki titreme bile canımı acıtıyor, gözlerimde yaş kalmamış gibiydi, fazla sussuz ve açım, artık yutacak tükürüğüm bile kalmadı, sesim bile yok, sesimi bile kendim yok ettim, yüzümün her noktasında ayrı ağrı var, bedenim ise ağrı ile donatılmış bir et ve kemik torbasından farksız.

Hiç halim kalmadı, ayakta kalacak mecalim yok, sırtımdaki ağrı cok farklıydı, kabuklanmış ve kurumuş olmalı üstelik sırtımda kan kurumuş olmalı,tişörtüm parçalanmış,kan ile bağlanmış ve kabukları yapışmıştı, bu çok farklı bir ağrıydı, eğer şimdi tişörtümü çekerek ayırmaya çalışsam ağrı daha çok artar ve ben bu kadar ağrıya hazır değilim.

Saçlarım kaşınmaya başladı, burdan kurtulmak için hiç şansım yok, ne bir umudum var ne de bir takatim, hersey yavaş yavaş yok oluyor, ben ölüyor gibi hissediyorum, olur ya ölümü hissedersin işte tam da o oluyor, ölecek miyim?

Hayat mı acımasız? Yoksa içerisindeki iyi rolündeki insanlar mı?, bunları hakkediyor muyum?, çok zor bir durumdayım, ya yok olacaktım ya da bu meydan okuma beni uok edecekti.

Her şekilde yok olacaktım.

O kadar güçsüz ve halsizlik içerisindeyim ki kendi kendime acıyorum, kendi halimi bir başkasında görsem içim acırdı, üzülür ağlardım, ama şu anda ben bu haldeyim ve acınacak durumdayım.

Birkaç dakika öylece kapıya bakakaldım ama kimse gelmedi, sıkılıp gözlerimi kapattım, başımı eğdim  saçlarım yüzüme geldi, acaba?, acaba ölü taklidi mi yapsam?, belki işe yarar,  pekala bunu yapabilirim, en azından denemiş olurum.

Gelen ayak sesleri ile hiç kıpırdamadan öylece durdum, kapı açıldı gelen kişiyi görmedim ama sesinden tanıdım, "uyan artık!, heyyy Uyansana! Öldü mü acaba?." Biraz sessizlikten sonra tekrar ayak sesleri duydum ama kapı sesi duymadım, az önce gelen şişko kişi kapıyı kapatmadan gitmiş olmalı,  kafamı çok ama çok hafif kaldırıp saçlarımın arasından kapıya baktım evet açıktı tam tahmin ettiğim gibi, keşke şimdi bağlı olmasaydım.

Tekrar ayak seslerini duyunca yine kafamı eğdim, aniden bedenime çarpan buz gibi su ile fırladım adeta, korku içerisinde şok oldum, acı ile sıcak bedenim soğuk su ile şok geçirmesi muhteşem derecede berbat bir histi.

Gözlerimi belerterek derin bir nefes aldım, karşımdaki adam kahkaha atmaya başladı, korku içerisinde bedenim titremeye başladı, dişlerimi birbirine çarpa çarpa ses çıkarıyordu,  çok hızlı bir şekilde üşüyorum, ağzıma biraz bile olsa su girmişti, vay canına ne kadar da sekerliymiş.

Sanki suya hasret kalmış gibiyim, ruhumun derinliklerinde suya olan özlemim vardı, olur ya ağzın çok kurur ve biraz su içersin, işte tamda o tat vardı ağzımda, suyun tadını unutur gibiyim,çünkü şu bana çok şekerli geldi, ama doyamadım, insanlar birbirlerine aşık olur ben ise böyle yiyilen veya içilen şeylere.

Adam kahkahalara boğuluyordu adeta, başım bile titriyordu,  ben de dayanamayıp gülümsedim, adam farketmedi,hala bile gülüyordu, bu sefer güldüm, bende kahkaha attım, adam aniden durup benim kahkahalarımı dinledi, şaşkın şaşkın bana baktı, ağzı yarı açık kalmıştı, ben hala gülüyordum.

Daha çok güldüm, bu adamlar bende psikoloji bırakmadılar,  neden güldüğümü bile bilmiyorum, psikolojimin içine ettiler valla, herhalde ben kendi halime gülüyorum, yok yok ben delirdim hala bile gülüyorum.

168 SAAT İŞKENCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin