(25). VAN KALESI

26 0 0
                                    

'AĞACA ÇIKARKEN KIRDIĞIN DALIN KIYMETİNİ İNERKEN ANLARSIN'

***

Kelimeler yetersizdir anlatmak için, artık ne konuşmak ne de susmak ister insan, konuşursa içinde ukde kalan birşeyin farkındadır, susarsa kalbi her geçen gün daha çok acır, beyni ona her kötü anıyı başa sara sara öldürür.

Bazen ne olduğunu anlamazsın, bazen ise farkındasın dır, ama ne yaparsan yap değişmiyor.

Gözlerim acı içindeydi,  birbirine bastırarak acıyı durdurmak istedim, kirpiklerimi kırpıştırarak gözlerimi açmaya çalıştım, etrafımdaki herşey netleşinceye kadar gözlerimi kırpıştırdım.

Sonunda görüntü netleşmişti, burası bir hastane odasıydı, etrafımı biraz inceledikten sonra kendime gelmiştim, olduğum yerden doğruldum, oturur pozisyona geldim, kimsecikler yoktu, ayağa kalkmak istedim fakat serum takılıydı,  anlık midem kasıldı, kusmak için ayağa kalktım, serumu elime alıp hızlıca lavaboya koştum, içeri girer girmez hemen bir lavaboya kustum, elimde tuttuğum serumu havaya kaldırıyorum, bir yandan da gelen şiddetli kasılmalarımla kusuyorum.

Elimdeki serum u düşürdüm ve elimle lavaboya tutundum, daha çok kustum, midemdeki kasılmalar arttıkça bedenim titremeye ve halsizleşmeye başladı.

Birinin koluma girdiğini hissettim, sırtımı ovuyordu, sonunda kusmayı bırakmıştım, koluma giren kişi saçlarımı topladı, ardından yüzümü suyla yıkamaya başladı.

Başımı baya eğmiştim bu yüzden kim olduğunu hiç görmemiştim, işin garip kısmı ise bedenim hiçbir korku belirtisi taşımıyordu, kaçmıyordum, bağırmiyordum.

Kafamı kaldırıp yanımda duran kişiye baktım, bir bayandı, siyah kısa ve dalgalı saçları vardı, gözleri ise yeşil ile kahvenin birleşiminde olan kehribar rengiydi, yanaklarında duran çiller ise muhteşem bir hava katıyordu, sevimli bir burun ve sevimli bir dudağı vardı.

Kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama bu kız o kadar neşeli ve sevimli bakıyordu ki insan mutlu oluyordu.

Kızı daha iyi görmek için bedenen ona döndüm, kız yere eğilip serum torbasını aldı, serum torbasına kan dolmuştu, kız siyah bol bir tişört,  kısa bir şort giymişti.

Serum torbasını havaya kaldırıp sevimli bir ses tonuyla, "baksana çok kan dolmuş bu seruma! " Dedi.

Ben ise kızın kim olduğunu düşünüyorum,  yada neden bedenimin refleks vermediğini düşünüyorum, masum bir şekilde kıza bakıyordum, kız benim tepki vermediğimi görünce kaşlarını çattı.

Çekingen bir şekilde, "umarım iyisinizdir, ben tuvalete gelmiştim, sizi öylece görünce yardım etmek istedim" Bu açıklaması o kadar masum geldi ki ben hemen gülümsedim.

"Kusura bakmayın, ben biraz şaşırdım, teşekkür ederim yardımınız için "

Merakla bana bakıp, "Niye şaşırdınız?"

Omuz silkip, "boşversek"

Kafasıyla onaylayınca beraber 6uvaletten çıktık, benim odanın oraya kadar konuşmuştuk, ardından kuzgunu görmüştüm,  kuzgunun telaşla bana doğru gelmesi bir oldu.

Tam karşımda durdu, telaş ve korku dolu gözlerle bana bakıyordu, "iyimisin?" Dedi titrek sesiyle.

Bende gülümseyerek onun elini tuttum, "iyiyim" dedim.
Evet elini tuttum, bunu yaparken hiç korkmadım.

Şaşkınlık içerisinde kendi eline baktı, bana baktı, sonra kocaman gülümsedi, arkada bizi izleyen oruç ve baypars ayrı gülüyor, şaşırıyordu.

Kuzgun kekeleyerek, "s-sen, sen elimi tuttun!" Diyebilmişti.

Masumca kafamı salladım,  derin bir nefes aldı ve, "sarılayım mi?" Dedi.

Bende gülümseyerek kafamı salladım, aniden bana öyle bir sarıldı ki, sımsıkıydı, eli belimdeydi, benim elim onun omzundaydı, çok sıkı sarılıyordu, bütün mutluluk kanıma hücum ediyordu, tek bir his vardı, aşk...

......

Hastane çıkışımızı yapmıştık, bir kuzgun ne kadar ısrar etsede ben yine de iyi olduğumu söyledim, onun endişesi benim dün akşam bayılmamdı, ama ben sabah uyandım, şimdi ise saat öğleyin buluyordu, ben hala kahvaltı bile etmemiştim, bu yüzden oruç taksiciye önce bir restoranda yönlendirdi, oraya gidip yemek yiyecektik.

Birkaç dakika sonra gelmiştik, restoranda girdiğimizde aşağı iniyordu, bizde aşağı inen merdivenleri takip ettik, baypars bize yemek ısmarlayacaktı, alt kat muhteşem bir güzellikteydi, bir masaya kurulduk,  ardından baypars menüleri bize verdi  ben direkt et dürüm seçtim, en sevdiğim buydu, oruç tavuk şiş, kuzgun da aynı, baypars tantuni istedi.

Yemeğimiz gelince ben direkt yemeye başladım, biraz ketçap ve mayonez eklemiştim, Bide tuz, ardından acı sos, biraz yedikten sonra kuzgunun beni videoya aldığını farkettim, bende garip garip hareketler yaptım.

Hesabı baypars ödedi ve biz van kalesine gittik.

Van kalesine giriş ücretliydi,  biz girdik ve kaleye çıktık, birsürü fotoğraf çektik, be  ve kuzgun çok güzel pozlar verdik, önce kuzgun la sarılarak fotoğraf çektik, sonra kuzgun sanki kollarıma bayılmış gibi poz verdi, sonra ise kuzgunla dans eder gibi yaptık, sonra kuzgunun önünde diz çöktüm, sonra kuzgun ağlıyor gibi yaptı, sonra baypars kuzgunu kaçırır gibi poz verdi, bende o an sanki kocamı ver diyen kadınlar gibi poz verdim, sonra baypars kuzgunla dans eder gibi poz verdi, sonra baypars kuzgunun kollarına bayılır gibi poz verdi, ardından oruç kamerayı kuzguna verdi ve o poz verdi, bu sefer oruç benim kollarıma bayılır gibi poz verdi, sonra benle dans eder gibi poz verdi.

Birsürü fotoğraf çektik ardından, artık otele döndük.

Otele dönünce ben duşa girdim, be çıkınca oruç girdi, aşağı indim, o an kuzghnh gördü  ve direk onun yanına gittim,  bana sarıldı, kafamı öptü, beraber yakın bir kafeye gittik, orda ben çay, kuzgun kahve içti, biraz birbirimizle konuştuk, ve günün geri kalanını beraber gezerek geçirdik.

Otele beraber döndük, içeri girişimini yapıp üst kata çıktık, o an bir çığlık koptu, gelen çığlık oruca aitti, ve benim odadan ses geliyordu,  ben ve kuzgun alelacele içeri daldık, gördüğümüz görüntü ile şaşkına döndük.

"Seni geberesice! Lannnn!köpekkkk! "  oruç sinirle köpürüyordu

"Aaaaa ne kadarda ayıppp!" Baypas hem gülüyor hemde alınmış gibi yapıyordu.

"Lan hainnnn!, pislik, sen nasıl beni döversin!?, pislikkkk! Vicdansız" orucun daya, yediği her halinden belliydi,  saçı başı dağılmıştı.

"Ah canım çok mu acıdı?" Dalga geçen baypars gülünce oruç var gücüyle bağırdı ve onun üzerine atladı, ardından birbirlerini dövmeye başladı.

Bu manzara karşısında şaşkın bir şekilde duruyordum, kuzgun kolumdan dürttü ve kapıyı işaret etti, beraber kapının dışına sessiz bir şekilde çıktık ve kapıyı kapattık.

"Bu onların her zaman ki halleri, sen boşver, gel benim odama gidelim onlar sakinleşene kadar" Kafamla onayladım ve onun odasına gittik.

***













İyi okumalar 🫀😘

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

168 SAAT İŞKENCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin