(14). BİLİNMEYEN

59 2 0
                                    

'GÖZLERİN RUHUNUN GÜCÜNÜ GÖSTERİR '

***

Kızlarla beraber sahilde geziyoruz,  hepsi sohbet ederken be sadece kuzgunu düşünüyorum, Süreyya ise sanki aklına bişey takılmış gibi durgun du, hiç olmadığı kadar durgun ve sakin di.

Biraz yürüdükten sonra aniden bir adam gülcenin elindeki telefonu kaptığı gibi kaçtı, önce şoka giren gülce elinj havaya kaldırıp bağırmaya başladı, bağırdığı gibi adamın peşine takıldı.
"Hey dur! Lan telefonumu ver!" Peşinden koşan kıza candan da katıldı, elini havaya kaldırıp bağırdı, "gülce benide bekle!" Süreyya onlar gidince bana baktı,  hayır ben onları peşinden koşmak veya bağırmak istemiyorum.

"Bizde gidelim" sakin bir şekilde bana sordu.
Kafamı olumsuzca salladım,  "Yok gitmeyelim ben istemiyorum "
Süreyya hiç beklemediğim bir şekilde bileğimi kavradı, onun teması beni etkilemiyor ama yinede çok sıkı tutuyordu, beni beraberinde sürükleyerek çekiştirdi, biraz sinirlendi gibi bende bileğimi elinden kurtarıp, ne olduğunu anlamak istercesine bakıyorum.

"Kızım, ya gülce ve candan a bişey yaparlarsa! " Süreyya hiç beklemediğim bir şekilde dişlerini sıkıyordu.

"Süreyya sen git ben gelmek istemiyorum" dediklerime kaşları çatıldı, karşımda durdu.

"Sen bencilim tekisin!, hani biz hep diyoruz ya kardeşiz birbirimize sahip çıkalım diye ama sen kardeşimiz değilsin!, sen sadece kendini düşünüyorsun!" Bağırarak bana öfke savuruyordu.

"Süreyya ben bisey yapmadım, ben sadece koşmak istemiyorum, bacaklarım ağrıyor sonra, hem sen iyimisin?, dediklerini kulağın duyuyor mu?" Ne olduğunu anlamak için sakin bir yaklaşımda bulundum.

Göğsüme vurarak benj geri iten kız bağırmaya başladı, "senden nefret ediyorum, sen başıma gelen en kötü şeysin!, lanet olsun seni tanıdığım güne! Lanet olsun senin gibi bir insana!, keşke seni hiç tanımasam! Keşke o ön günlük işkenceden sağ çıkmasaydın! Keşke" Dedikleri kalbime batar gibiydi, gözlerim doldu, o konuştukça bugulanıyordu gözlerim, evet en ufak bir şeyde kükreyen biriydi, evet hep bana küfür eder laf atar ve döverdi ama şimdi çok ileri gitti, bu çok fazlaydı, "Keşke ölseydin!" Son kelimesinde koptu gözyaşlarım, canımı acıttı, bu çok kötü bir acıydı.

Gözyaşlarım arasında sakin bir şekilde konuşmaya başladım, ne olduğunu anlamam gerekiyor, "Süreyya sen ne dediğini duyuyor musun?, sen neden böyle yapıyorsun?" Dişlerini sıkan kız karşımda durdu.

"Kızım! Sen kafayı yemişsin! Sen psikopatsın!, sen iyi değilsin! Seni psikoloğa değil tımarhaneye götürmeliler! " Neden böyle davranıyordu?,"Süreyya biz kardeş değil miyiz?, hani birbirimize bağlıydık, hani çok seviyorduk" soru ile dolan beynim dayanamıyor, kalbimin atışları bile acı içerinde.

"Biz kardeş değiliz! Biz hiç kardeş olmadık olmayacağız! Ben sana bisey diyim mi?, seni annen ve baban sahiplenmezken ben mi sahipleneceğim?, sen anlattın ya aileni, işte o gün anladım senin nasıl bir ruh hastası olduğunu!  Seni o gün ölmeni istedim!" Kelimelere başa başa bana kinini anlatıyordu,  haklıydı beni ailem bile sahiplenmezken o mu sahiplenecekti?, ama ben hep zannettim kardeşim diye, ben mi aptalım yoksa o mu ?
"Git hadi" eliyle biryeri işaret etti, gülerek bağırmaya devam etti, "savcının kardeşine git!, korumalarına git!aaa pardon savcı varken onlar ne ki?, hadi o çok değerli savcıya git! Git hadi! Gitsene!" Kaşlarımı çatarak anlamaya çalışıyorum ama olmuyor,  ne yaşıyorum bilmiyorum.

168 SAAT İŞKENCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin