(23). SONUÇTA BEDAVA DEĞIL Mİ?

27 0 0
                                    

'YAŞADIKLARIMIN SORUMLUSU KİM?, BEN KİMİ SUCLAYACAĞIM? '

***

ağlamaya devam ettim.

Hıçkırıklar eşiğinde sesli bir  şekilde ağlıyordum, artık dayanamıyorum, kalbim ağrıyor, gerçek anlamda yorgunluk içerisindeyim, öyle bir yorgunluk bedenime hakim ki belkide sonsuza kadar uyumam gerekiyor, ben artık dinlenmek istiyorum, ben öldürülmeden bıktım.

Ağlarken birkaç ses duyuyordum, bu kuzguna aitti, aniden başıma giren ağrı ile gözlerim karardı, yüzümü avucumda kapatmıştım, elimi çektiğim an geriye doğru düştüm, sanki kendimi bir uçurumun tepesinden bırakmış gibi hissediyordum, gözlerim kapandığı an, artık derin bir karanlıktayım.

....

"Anne bak okulda kağıtla gül yapmayı öğrettiler"
10 yaşındaki kız çocuğu annesine kağıttan gül uzatmıştı, çok mutluydu, o ilk defa kağıt katlayarak gül yapmıştı, annesine uzattığı güle bile aşkla bakıyordu., annesi küçük sarışın kızına baktı, ona göre çok gereksiz bir şeydi, buna vakit ayırmamalıydı, küçük kızının kağıttan gülünü aldı, düz bir ifadeyle çiçeği buruşturdu, tek kaşını kaldırarak.
"Sevra!, bir daha kafanı buna yorma! Tamam mı?"

Küçük kız buruşturulmuş gülünecek bakarken dudağını büzdü, kara gözleri doldu, içinde bir ukde kaldı, küçümser bir burkuldu yaşadı, başını önüne eğdi ağlamamak için, annesi kızının çenesini parmakları arasına alıp kaldırdı, yüzüyle aynı hizaya getirdi.
"Tamam mı? Dedim "

Küçük kız usulca kafasını salladı...

....

Derin bir soluk verdim, ve tekrar aldım, gelen kücüm sesler uykumu yarıda bırakmamı sağladı, gözlerimi aralayıp etrafıma baktım,  burası da neresi?, büyük bir yatak odasındaydım, yavaşça olduğum yerden doğrulup etrafa baktım, beyaz dolap, beyaz komidini, beyaz yatak, beyaz duvar, beyaz kapı, beyaz hali, vay canına kim bu kadar takıntılı.?

Olduğum yerden nazikçe doğrulup yataktan çıktım,dolabın üzerindeki boy aynasından kendimi gördüm,  duraksayıp kendime bir göz attım.

Beyaz bol gömlek giymiştim, kahverengi kumaş bol pantolon giymiştim ama şu anda ikiside üstümde değildi, siyah eşofman takımı vardı üzerimde, saçlarım ise biraz dağılmıştı, kendime bakmauı bırakıp kapıya yöneledim, kapı kolunu indirip odadan çıktım, düz bir yol vardı, sağ tarafımda bir kapı daha vardı, düz yolun sonunda bir kapı daha vardı, ve sol tarafta aşağı inen merdiven vardı.

Korkak ve yavaş adımlarla merdivenlere yaklaştım,  birkaç ses geliyordu, aşağı inmeye başladım, salona gelince duraksadım, bir an içeri girmemek için tereddüt ettim, ama tekrar cesaretlenip içeriye usulca girdim.

Salonda oruç ve kuzgun konuşuyordu,kuzgun çift kisilik koltukta,oruc ise tek kisilik bir koltukta oturuyordu, bir anlık ikiside bana döndü, bende yavaşça onlara doğru ilerledim, onlar hiç ses etmediği için usulca tekli olan koltuklardan birine oturdum.

Kuzgun kara harelerini bana dikti.
"Uyandın demek prenses "

Kafamı olumlu bir şekilde salladım, gülümseyerek bana bakıp tekrar konuştu, "sana çok güzel bir haberim var"

Oruca bir göz ucuyla bakıp tekrar kuzgun a döndüm, kızdık ve masum bir ses tonuyla konuştum, "Neymiş?"

Oruç gülümseyerek araya girdi ve heyecanla konuştu, "Beraber tatile gideceģiz"

168 SAAT İŞKENCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin