(12). KAĞITTAN GÜLLER

65 1 0
                                    

'SADECE HAYATIMIN SONUNU GÖRMEK İÇİN YAŞIYORUM '

***

Sonunda dev ofisi bulmuştum, içeride aliv beni karşıladı, beni bir yerde bekletti sonra ise beni bir odaya aldı, içerisi çok sade ve güzeldi, herşey ahşaptı, iki koltu birbirine bakarken önlerinde küçük sehpa vardı, Bide bir masa vardı, masanı başında bir koltuk vardı, içeride dolaplarda bir sürü dosya vardı.

İçeri girdiğim an onu göreceğimi biliyordum, kalbimin ritmi hızlandığı için nefes almakta güçlük çekiyorum, yine sakal! Yine korku.

İçeri adımımı attığım anda ne zamandır tuttuğum nefesimi bıraktım, karsımdaydı, bu adam fazlasıyla yakışıklıydı, gözlerimi onun gözlerinden alamıyorum.

Karşısında oturdum, saçları hep düzenliydi, düşünüyorum da acaba o kirpiklerine bişey sürmüş mu?, kirpikleri fazlasıyla gürdü, yüzü pürüzsüz dü, sakalları kapkara ve düne göre daha azdı, siyah harelerinden gözlerimi almak istemiyorum yoksa sakallarında kalır gözlerim.

"Nasılsın? " Bu adam baya nazik biri, halimi görse bile bana nasıl olduğumu soruyor.

Bere mi ve atkımı çıkartıp başımı önüme eğdim, "İyi"

"Hafta içi 3 gün çalışmaya ne dersin, sadece temizlik"

"Olur" şu anda ne sunarsa karşıma kabulüm başka çarem yok.

"Maaş asgari ücretin yarısı, günlük olarak paran sana verilecek"

Kafamı salladım, gözlerimi ellerime dikmiştim yine ovuyordum.

"Sana adresi yazacağım gidersin "

Tekrar kafamı salladım, bugün başlayacağım demek.
Bana uzattığı kağıda baktım, ya temas edersem?
"Siz masaya bırakın ben alırım" Ne demek istediğimi anladınız içi  masaya bıraktı bende aldım, kağıdı açtığımda çok iyi bildiğim adresti, üstelik yetimhaneye yakın sayılırdı, en azından klinikte ve bu ofisten daha yakındı.

Kafamı kaldırıp adama baktım, siyah hareleri bende oyalanıyordu.
"Seans nasıl geçti?" Aslında garip geçmişti, zaten oruç un ilk hastasıyım.

Omuz silkip, "duygusal"

Kaşlarını çatarak baktı, "ağladın mı?"
Olumsuzca Kafamı salladım.
"Orucu mu ağlattın?" Yok valla ben dersi kaynatmak istemiştim, diyemem ki.

"Bilmem, öyle normal geçti, " Ne yalan söyleyebilirim ne de gerçekleri.
"Peki, nasıl hissediyorsun? "
"Aynı" Omuz silkip ona bakıyordum, kalbimin atışlarını ne kadar umursamasam o kadar hızlanıyor du.

İçeri aliv girdi, bana çay adama kahve verip çıktı.

"Hayatına karışmak gibi bir niyetim yok ama ben sizin çalışmanızı doğru bulmuyorum, okulunuzu bitirdikten sonra çalışmanız daha önemli olur, ne de olsa öncelik eğitim de, eğitim sayesinde hayatınız daha kolay olur" haklıydı ama beni dinlemiyordu,  yüz kere aynı şeyi söyledim.
"Hak veriyorum ama dediğim gibi bizi yetimhaneden atacaklar, ev lazım!iş lazım!para lazım!"

Kafasını sallayıp kahvesini yudumladı, gelen telefon ile dikkati benden koptu, Hemen cevap verip içeriden çıktı,  yalnız kalmıştım, o gidince masasındaki dosya dikkatimi çekti,  ayağa kalkıp masasına doğru ilerledim,  bu yaptığım hiç doğru değil di, kalbim çok hızlıydı,  elimi sol göğsüme koyup,"biraz sakin ol, sadece benim dosyam ise benim hakkımda ne yazdıklarını okuyacağım" laf dinlemeyen kalbim daha hızlı çarpıyordu.

168 SAAT İŞKENCE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin