Savaş ya da seviş

1.1K 57 18
                                    

Temmuz ayının nemli havası bütün şehri sarmıştı. Sıcakların yanında nem oranı yükselmesi insanı boğuyordu. Öğlen saatlerinde dışarda dolaşmak zorlayıcı idi. Kıyafetlerin terden vücuda yapışması kaçılmazdı.

Asuman bu sıcak havada mutfakta yemek pişiriyordu. Klimaların sayesinde nefes alabiliyordu. Yoksa çekilir bir yanı yoktu. Tek isteği bir an önce kaynanası için yemekleri hazırlayıp evden ayrılmaktı. Dün geceki olaydan sonra bir geceyi dahi burada geçirmek istemiyordu.

Şahin sabah evden erken ayrıldığı için onu bir daha görmemişti. Zaten onunla karşılamak istemiyordu. Söylediği sözlerin, ağır ithamların hoş görülecek bir yanı yoktu. Resmen bir fahişe gibi davranmış, satılık olduğunu ima etmişti. Hatırladıkça, ki aklından hiç çıkmıyordu yüreğine ağırlık basıyordu.

Bu sözleri hak etmiyordu. Tamamen temiz duygularla Şevket ile evlenmişti.
Belki onu kabul etmenin sebebi özgürlüğe olan hasretiydi. Baskılardan, kısıtlamalardan kaçmış Şevket'e sığınmıştı ama sonuçta Sevket'in niyetini bilmiyordu. Daha sonra öğrendiğinde gidebilirdi. Gitmedi çünkü eski hayatının zorluklarıyla başa çıkabilecek cesareti yoktu. Üstüne birde boşanmış olması da eklenecekti ki ailesi ona aldığı nefesin diyetini bile ödetirdi.

Şahin'in derdi neydi? Hiç anlamıyordu. Her gördüğünde diken gibi insanın içine batan sözcükleri üzerine boca etmesinin sebebi neydi?Bunun altında elde tutulur bir veri yatıyor olmalıydı ki bu denli saldırgan tutum sergiliyordu. Asuman bunları öğrenmeyi istese de bir daha Şahin'e yaklaşacağını hiç sanmıyordu.

Kayın validesi bugün, düne nazaran daha iyi gözüküyordu. Kalmak için hiç bir sebebi yoktu. Gerçi durumu kadına açıkladığı zaman yüzünün asıldığını fark etmişti ama bu evde bir gece daha geçirmeyi göze alamıyordu.

Mutfakta bu düşüncelerle meşgul olurken hizmetli kadınlardan biri yanına telaşla gelip, kayın validesinin fenalık geçirdiğinin haberini verdi. Ocaktaki yemekleri kısarak kadının arkasından koşarak odaya gitti.

Kollarını iki yana bırakmış zorlukla nefes alan kadıncağızın başında hemşire tansiyonu ölçüyordu. Kayın pederi de evde değildi. Alış veriş için dışarı çıkmıştı.

"Hemşire hanım, hastanın neyi var?

"Tansiyonu çıkmış olmalı. Sabah gayet iyiydi. Birden ne olduğunu bende anlamadım."

"Ambulansı arayalım," diye söyleyen Asuman, hemşirenin aksine soğuk kanlıydı.

"İyiyim, hastaneye getirmeyin beni," diye zoraki şekilde konuşan Sevim hanıma yaklaştı. Yüzü solmuş hafiften ter döküyordu. Asuman'a eliyle gel işareti yaptı.

Asuman yanına yaklaşınca eline sarılan kayın validesine acıyarak baktı. Asuman da iki eliyle kadının elini sıkarak ona güç verdi.

"Hemşire yanımda o ilgileniyor. Sende buradasın, buradasın değil mi?"

Sabah yanına uğramış bugün gideceğini söylemişti. Memnun karşılamamıştı ama gitme de dememişti. Simdi ise yakasına yapışmadığı kalmıştı.

Kayın validesinin elini sıvazlayarak:" Buradayım, sizi bu halde bırakıp gidecek halim yok ya."

"Çocuklarımı arayın, gelsinler. Mehmet nereye gitti. Neden beni herkes yalnız bırakıyor."

MAHRUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin