Bölüm 14: Kutlama Yemeği

2.1K 272 168
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Felix, resmen Hyunjin'in bebeğine hamile olduğumu bilerek gözlerini açtı o sabaha. Öğleden sonra Hyunjin'le gittikleri doktor muayenesinde, her şeyin yolunda olduğundan emin oldular.

Felix, yaklaşık yedi ay sonra sezeryan bir doğumla Hyunjin'e bir bebek verecekti.

Kocası işden döndüğünde, evinde bir yemek ile arkadaşlarına ve teyzesine müjdeli haberi verecekti.

Zaten daha Felix üzerini değiştirmeden ilk misafirleri gelmişti. Hyunjin Jae'yi almaya giderken, Felix de tamamen giyinip aşağıya indi.

Chan'la tokalaşıp teyze ve Seungmin'le sarıldıktan sonra, Hyunjin'in de aralarına katılmasıyla yemek masasına geçildi. Jae mama sandalyesinde, Felix'in hemen yanındaydı. Kimseyi umursamıyordu.

Minik bebek parmaklarına Felix'in altın sarısı buklelerini doluyor, kendi kendine oyunlar oynuyordu.

Ara sıra "civciv" işaret etmeyi de ihmal etmiyordu. Babası ne zaman ona bakıp tebessüm verse, uçan öpücükler atsa, Jae de aynı şekilde karşılık veriyordu.

Sonunda Jisung ve Minho'nun da gelmesiyle ekip tamamlandı. Hepsi (?) neden Felix'in onları bu saatte topladığını merak ediyordu.

Hoş sohbetlerle süren yemeğin sonunda doğru, sonunda Seungmin konuyu açtı. "Ee civcivlix, ne söyleyecektin bize?"

Ağzına bir domates attı, çiğnemeye başladı.

"Evet... Madem sordunuz, söylemeliyim." Gülümsedi, güç almak için masanın altından eşinin elini tuttu. "Ben hamileyim."

Yemeklerine odaklanmış Chan ve Minho, bir anda kafalarını kaldırdılar. Ağızlarına doluşturdukları pirincin taneleri açık kalmış ağızlarının kenarından aşağıya damlıyordu, öylesine şaşırmışlardı.

Teyze, Jisung ve Seungmin'in yüzünde ise kahkaha atmamak için kendilerini tutar bir ifade vardı.

"Neden şaşırmadınız ya?" Diye sordu Felix, sanki hevesi kırılmış gibi.

"Neden şaşıralım hyung?" Dedi Jisung gülerek. "Biliyorduk ki."

"Biliyor muydunuz?" Bir anda Hyunjin'e döndü. "Ya benden önce neden söyledin?"

"Ben söylemedim ki." Dedi Hyunjin de kendisini savunurcasına.

Felix yeniden Jisung'a döndü. "Nereden biliyorsunuz o zaman?"

Seungmin güldü, teyzeye baktı. "Balayından döndüğünden beri hareketlerin bir garipti. Aslında şüphelenmiştim ama teyzenin dediğinden sonra kendime geldim."

"Ne dedi?"

"Bir kadın olsaydın, şimdiye futbol takımı kurmanız gerektiğini söyledim." Dedi teyze gülerek.

Felix bir anda utançtan kıpkırmızı kesilirken, Hyunjin de şokla boğazına kaçmış pirinci öksürerek atmaya çalıştı.

Chan ve Minho, nasıl bir ortamda bulunduklarından şüphe ediyorlardı şimdi. Birbirine, ortaya şaşkın bakışlar atarak içinde oldukları durumu anlamaya çalışıyorlardı.

Seungmin gülerek arkadaşının elini tuttu. "Belki sen unuttun, ama ben çocukluk arkadaşı olduğumuzu unutmadım Lixie. Çocukluğumuzdan beri... Hep beraberdik."

"Evet!" Dedi Jisung, her zamanki heyecanlı neşesiyse. "Seungmin hyung bize bunu anlattığında, çoktan bekliyorduk!"

"Bana neden söylemediniz?" Diye sordu Hyunjin, bir süredir hakim olan sessizliğini bozarak. "Madem biliyordunuz, sayın teyzeciğim." Sözlerinde bir kırgınlık, bir ima belli oluyordu.

"Biliyorsundur diye düşündük." Dedi teyze, duyduğu ses tonundan tedirgin olarak. "Feliximizin sana söylemeyeceğini düşünmüyordum."

Felix eşinin elini iki eliyle tuttu, sıkarak yukarı kaldırdı. "En başından benim söylemem gerekirdi. Haklılar, bu yüzden teyzeye kızma. Konumuzdan sapmayalım..."

Felix onun yüzüne bu şekilde bakıp küfür bile etse, Hyunjin ona tebessüm ederdi. Çünkü Felix'in bakışlarına karşın oturduğu sandalyeye erimek üzereydi.

Hep böyleydi. Felix, Hyunjin'e istediği her şeyi yaptırabilirdi.

Akşam yemekleri, bir kutlama yemeğine dönüşmüştü şimdi.

Misafirler evden ayrıldığında, Felix ve Jae oyun halısında oturmuş oyuncaklarla oynuyorlardı.

Ama bir yandan, Felix herkese verdiği müjdeli haberi Jae'ye de vermek istiyordu.

Bebeğinin elini tuttu, Jae sabırla onu takip ederken elini karnına götürdü. Ardından eliyle "bebek" işaret etti.

Jae bir babasının işaret ettiği şeye, bir de karnına baktı. Sonra kalktı, hiçbir şey olmamış gibi oyuncak kutusuna gitti. Kutuyu biraz kurcaladıktan sonra oyuncak bebeği buldu, babasına götürdü.

Felix gülerek bebeği alıp kenara koydu. "Hayır" anlamında başını sağa sola salladı. Bu sefer göstere göstere "bebek karnımda." Yaptı.

Jae anlamamıştı elbette.

"Bebek yok." İşaret etti. Ardından babasının yanına koyduğu bebeği gösterdi.

Felix karnını göstererek "kardeş" yaptı. Bu Jae'nin bildiği bir kelime değildi. Bu yüzden öylece babasının suratına baktı.

Ardından başını sağa sola salladı. "Karın" yaptı. Pekala, Jae'nin şimdi bu durumu pek anlamadığının farkındaydı.

Ama söylemek istiyordu. Çünkü Jae de onun bebeğiydi.

Jae'nin ve kendisinin karnını gösterdi. Ardından karnının içini işaret ederek yeniden "kardeş" yaptı.

Jae anlamamıştı. Yine de o da babasını taklit ederek "kardeş" yaptı. Sonra kelimeleri birleştirdi. "Bebek kardeş" işaret etti.

Felix güldüğünde, doğru yolda olduğunu anladı. Tatlı bebek sesleri çıkartarak devam etti. "Baba karın Bebek kardeş" diye kelimeleri peş peşe sıraladı.

O esnada Hyunjin de yanlarına katılmış, konuşmanın bir kısmını uzaktan takil etmişti. Jae'nin dikkatini çektikten sonra yavaş yavaş ellerini oynattı.

Kelime kelime, Jae'nin takip edeceği kadar yavaş bir şekilde "bebek kardeş babanın karnında, büyümek" işaret etti.

Jae ellerini açtı, "bana ver" anlamında ellerini açıp kapattı.

Felix eğilip Jae'nin kapanıp açılan elinden tutup avuç içine minik bir öpücük kondurdu.

Ardından bileğini gösterdi, bu "zaman" demekti. Jae beklemesi gerektiğini anladı. Gülerek "civciv bebek" yaptı.

Felix Hyunjin'e döndü. "Ama ben doğal sarışın değilim ki, bebeğin civcive benzemesine ihtimal yok." Dedi gülerek.

"Olsun." Dedi Hyunjin, önüne eğilmiş eşinin başına öpücük kondururken. "Onun adı şimdiden civciv bebek. Sen de onun civciv babasısın."

Gülüştüler.

Peri masalı hayatları, öylece devam ediyordu.

Artık Felix daha dikkatli olmalıydı. İki yaşını geçmiş bir çocuğu kucağına almamalı, ev işlerine yardım etmemeliydi. Doktor, rahmin pek sağlıklı olmadığı ve dikkatli olmaları gerektiği konusunda onları şiddetle uyarmıştı.

Teyzenin çalışma saatleri de belli olduğundan, Hyunjin aslında Felix için bir yardımcı tutmayı düşünüyordu. Ama içinde oldukları durum biraz değişik olduğundan, Felix'i sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da zarar görmekten korumak zorunda olduğunu biliyordu.

Sonraki gün, Hyunjin işteyken bir yemek daveti geldi eve. En son davetlerinin üzerinden epey bir zaman geçiyordu ve Felix eve böyle bir davetiye geleceğinden habersizdi.

Hyunjin'e söylediğinde, katılmaları gerektiğini söyledi. O akşam, uzun bir aradan sonra yemeğe katılacaklardı. Evli bir çift, bir aile olarak...

The Babysitter 2 | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin