Sınavın son sorusunu yazdıktan sonra altına 'Başarılar dilerim. Nida Gökçe Ak' yazıp, saatin gece üç olduğunu fark ettiğim gibi yatmıştım. Sabah ise Cansu'nun uyanmam için açtığı perdenin arasından sızan güneş ışığıyla gözümü açtım. Gözümü açıtığımı görünce "Günaydın! " dedi. Sesi çok enerjik çıkmıştı. Sonra ekledi "Kuzey ve Ege kahvaltıya gelecek sende yüzünü falan yıkayıp gelirsin" diyip gitti.Bende telefonumdan saate baktım, saat onu üç geçiyordu ve yataktan kalkıp lavaboya gittim. Her zamanki gibi elimi yüzümü yıkadım ve çok hafif makyaj yapıp lavabodan çıktım ve mutfağa yöneldim. Cansu büyük ihtimalle patates kızartması yapıyordu. Onun az önceki dediğine karşılık olabildiğince enerjik bir sesle
"Günaydın" dedim. Evet patates kızartması yapıyor. "Günaydın kuzum, akşam sınav mı hazırladın" dedi bana doğru dönerken. "Evet ya, yattığımda saat üçtü" dedim. Şok içinde bana baktı "Ne yaptın o saate kadar?" dedi. "Son kez baktım işte yanlışlık falan var mı diye" dedim ve ekledim "Böyle sırf sen yap diye geç yatıp, kalkmış gibi oldum. " dedim, masada eksik var mı diye göz gezdirirken. "Aşk olsun kuzum, hep sen yapıyorsun bir kere de ben yapayım " dedi patatesleri çevirirken.
Ve kapı çaldı "Heh geldiler, sen kapıya bak her şey hazırdı zaten. " dedi
Bende kapıya doğru yürüdüm ve aynadan son kez kendime baktım. Altımda siyah, yanları beyaz çizgili bir eşofman, üstümde ise açık mavi sağ tarafında küçük, siyah bir güneş vardı altında da çok küçük bir şey yazıyordu ama ne yazdığını okuyamadan kapıyı açtım ilk onlarak önde ki ayakkabısını çıkarmaya çalışan üstünde siyah Adidas logolu, altında da siyah Adidas logolu bir eşofman içindeki Kuzey'i gördüm. Hemen arkasında da ayakta Kuzey'in geçmesini bekleyen üstü beyaz kısa kollu , altı gri renkli eşofman içindeki Ege'yi gördüm."Hoş geldiniz" dedim ve daha rahat geçmeleri için bir adım geri gittim. Kuzey, "Hoş bulduk" dedi ve galiba yanağımdan makas almaya çalışarak mutfağa geçti. Ne yapmaya çalıştığına güldüm. Ve içeri geçen Ege'ye baktım, Kuzey'in aksine yavaş haraket ederken "Hoş bulduk. " dedi, benim gibi Kuzey'e gülerken "O çok açtı akşam yemek falan yememişti o yüzden öyle. " diye ekledi. Bende "Her zaman ki gibi Kuzey işte. " dedim. Ve mutfağa geçtik. Cansu patatesleri tabağa koyup "Hoş geldiniz. " dedi. Ege'de "Hoş bulduk. " deyip masaya geçti. Kuzey zaten geçmişti. Bende çayları koyup masaya yöneldim.
Cansu'da telefonundan fotoğraf çekmeye çalıştırken "Kuzey dur! " deyip fotoğraf çekmeye çalışıyordu. Bende otururken Kuzey, "Kızım çok açım, ben akşam yemekte yemedim, uyuyakalmışım ve birileri de beni kaldırmamış" dedi Ege'ye bakarken. Ege'de "Ne kaldırmaması oğlum, uyanmıyorsun ki!" dedi ve bize dönüp devam etti "Odasına zor götürüp yatırdım." dedi. Bende "Beni niye çağırmadın suratına su döküp uyandırırdım" dedim, Kuzey'in eskiden beni öyle uyandırdığını hatırlatarak.
Kuzey'de gülümsedi ama şuan tek derdi yemek yemek olduğu için Cansu'ya bakıp, "Cansucuğum fotoğraf çekme faslın bittiyse yemek yiyebilir miyiz?" dedi alaycı bir ses tonuyla. Cansu'da telefonuna bakarak "Tamam be, yiyin" dedi ve bende tabağıma bir şeyler koymaya başladım. Ben Cansu'nun çektiği fotoğrafı bir yere yüklediğini düşünürken, o kahvaltısını yapmaya başladı.
Herkes önündekine odaklanmış kahvaltısını ederken Kuzey'e ve Ege'ye bakıp "Bir daha ki kahvaltıya sizdeyiz, ve özellikle Kuzey yapsın." dedim, ses tonuma ima katarak çünkü aklıma Kuzey'in yumurtaya tuz yerine şeker koyduğu gelmişti .Cansu ve Ege ne dediğimi anlayınca küçük bir kahkaha attılar, Kuzey'de gülmeye çalışırken yediği boğazına kaçmış olucak ki öksürmeye başladı. Ege'de gülmeye devam ederken, Kuzey'in sırtına vurup "Helal, helal şeker mi kaçtı? " diye sordu alaycı bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİTLİ KAPI
AdventureGökçe'nin sıradan fakat çok güzel bir hayatı var. Ama hala farkında olmasada kısa sürede hayatı bir hız treni hızında değişicek. Buna kimse engel olamıyacak. Peki, her şey zaten altüst olurken birde tramvaları gün yüzüne çıkmaya başlarsa? Bütün sevd...