Gözümden yaş gelmeye başladı.
Cihan'dan boşuna mı ayrılmıştım?
~Olayları öğrendikten sonra hemen orayı terk ettim. Ve Cansu'nun evde olduğunu bildiğim için canlı konum attırdım. Çünkü yolu bilmiyorum. Yollar tenhaydı, o yüzden rahatça ağlayabilirdim. Her zaman cebimde olan kulaklığımı çıkartım. Telefona bağladıktan sonra şarkılarda çalmaya başladı.
🎶Her sabah doğan güneş
Bir sabah doğmaz oldu
Elleri ellerimden
Kayıp giden yıldız oldu🎶Gülünce ışık saçan
O gözler yaşla doldu
Ağlama, duymaz artık
Bi' varmış, bi' yok oldu🎶Giderken bıraktığın
Bütün renkler siyah oldu
Üzülme anla artık
Belkide huzur buldu🎶Dursun zaman
"Dursun" diyorsun da
Oyun değil ki yaşamak🎶Sen inanmasan da
Bi' son var, anla
Herkese inat(Manga-Dursun Zaman)
Su: Gökçe! Nerde olduğunu söyleyecek misin artık! Sinirlenmeye başlıyorum.
Eve nasıl geliceğini bilmediğin bir yere nasıl gidebilirsin!
Arıyorum açmıyorsun.
Yeter!
Cemre'nin mesajını okurken kulaklığımı çıkarttığım için, gelen sesleri duymaya başladım.
Ve şuan arkandan bir ses geliyor Gökçee!!
Hızlıca arkamı dönmemle bir el ağzımı kapattı.
"Korkma güzelim. Benim."
Cihan'ı görmemle rahatladım. Ama bağırmayı eksik etmedim. Tabiki de!
"Ne işin var burada!"
"Çağrı söylemiş her şeyi." dedi, beni kendine çevirip elimi tutarken.Elimi tutarken!! Noluyor! Sakin Gökçe!
"Özür dilerim güzelim. Biliyorum haber vermeliydim. Biliyorum... Ama affet be güzelim." dedi, alnımı öperken. Ve her zamanki yaptığı şeyi yaptı. Kendimi kötü hissettiğimde hep kafamı omzuna yaslardı. Yine öyle yaptı. Sakin ol Gökçe! Kalbin çıkacak bak. Sessizce göz yaşı dökmeye başlamıştım bile. Sıkıca sarıldı bana. Sanki hiç bırakmak istemiyormuş gibi...
Kaç dakika geçmişti bilmiyorum ama çok güzel geçmişti. Hayır Gökçe! Güzel geçmedi! Kalbimin ne kadar hızlı attığını biliyordum. Ama sanki...
Cihan'ın telefonun çalmasıyla, benim zihnindeki düşüncelerde, sarılmamızda bölündü.
"Alo... Tamamdır... Görüşürüz." Ve bana baktı. "Gitmem gerekiyor... Sen kendin gidebilirsin değil mi?" dedi. Öküzz! Usulca kafamı salladım. Ve benden ayrılıp diğer yöne doğru koşmaya başladı. Ne oluyor!
Bende yürümeye devam ettim.Sarhoş bir adam görene kadar. Korkuyla o tarafa baktım ama korkumu belli etmemeye çalıştım.
"Naber güzellik." dedi, yürümeye çalışırken. Benden uzak olmasına rağmen buram buram içki kokusunu alıyordum.
"Yolunu mu ka-kaybettin."
"Hayır."
"O zaman senin gibi bir güzelin burada ne işi var?"
"Sanane be! Yürü git nereye gidiyorsan."
"Oo kızgın hatun. En sevdiğim."
Kendimi daha fazla tutamadım ve yumruğumu suratına geçirdim. O kadar sarhoştu ki düştü düşücekti. Sağ ayağımlada kafasına vurdum. Artık yerdeydi. Hırsımı alamadığım için karnına tekme atmaya devam ettim.Çağrı'nın motorla gelip, beni adamın üstünden alana kadar.
"Gökçe! İyi misin"
"E-evet"
"Bir şey yaptı mı sana?"
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Tamam... Haydi bin motora eve bırakıcağım seni."
"İstemiyorum, yürüyerek gidiceğim."
"İsteyip, istemediğini sorduğumu hatırlamıyorum." dedi. Kimse bana ne yapıcağımı söyleyemez!
"Sana cevap verdiğimi hatırlamıyorum."
"O zaman sana bunun gibi daha pek çok adamla iyi şanslar." dedi. İstemsizce gözlerimi devirdim.
"Neden geldin?"
"Habersizce çıkıp gitmişsin."
"Evet."
"Ve ben sana 'Seni götürüp getiriceğim' demiştim." dedi ve bir kaskı bana uzatıp motora bindi. Bende peşinden bindim.Birkaç dakika sonra evdeydik. Motordan inip "Teşekkür ederim." dedim. "Asıl ben özür dilerim. Cihan'da çok pişman. Keşke böyle bir görevi almasaydım deyip duruyor." dedi. Keşke!! "İstersen Cihan'la aranı tekrar yapabilirim-" derken sözünü kestim. "Hayır, Cihan defteri kapandı." dedim. O kadar emin ve net söylemiştim ki ben bile şaşırdım. "Tamam, sonra görüşürüz." dedi ve motoruna bindi. O gülümsüyor mu?
Bende arkamı dönüp apartmana girdim. Eve geldiğimde kapıyı zaten açık gördüm. Ve Cemreyle Cansu balkonda birbirleriyle konuşuyordu.
"Oo Gökçe hanım merhaba. Siz buralara gelir miydiniz?" dedi Cansu. Gözümü devirerek yanlarına oturdum. "O adam kimdi? Hani sen yürüyordun?" dedi Cemre. Ve bende her şeyi anlattım."Cidden Cihan defteri kapandı mı?" diye, tereddütle sordu Cemre.
"Evet. Kapandı. Ben artık ne olursa olsun, ona eskisi gibi güvenemem."
"Peki... O dövüş yerine gidecek misin?"
"Hayır. Cihan'ı görmek istemiyorum. Kalbim çok hızlı atmaya başlıyor. Öyle olsun istemiyorum... Cihan'a tekrar güvenmek istemiyorum..."Böyle muhabbetlerle geçen birkaç dakikadan sonra duş almaya gittim. Sonrada hemen yattım. Çok uzun bir gün olmuştu.
4 Gün Sonra
Sonunda cuma günü gelmişti ve okulda bitmişti. Eve gidip kendime bir valiz hazırladım. Çünkü Cansu'nun annesi, yani Nergis teyzenin evine gidecektik.
Birkaç saat ardından eve vardığımızda Cansu ve Nehir'in ısrarı üzerine kek yaptık. Ve bahçedeki sandalyelere oturduk. Burası iki katlı müstakil bir evdi. Alt katında kocaman bir salon, mutfak ve bir oda var. En üst katta ise 4 oda var. Odalardan biri çok büyük olduğu için hepimiz orada kalıcağız. Ayrıca evin mutfağındaki kapıdan, havuzlu ve kocaman bir bahçeye çıkıyorsunuz.
BÖLÜM SONU~
Selamm:)))
Bu bölümde buraya kadardıı
Oy vermeyi unutmayınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİTLİ KAPI
AdventureGökçe'nin sıradan fakat çok güzel bir hayatı var. Ama hala farkında olmasada kısa sürede hayatı bir hız treni hızında değişicek. Buna kimse engel olamıyacak. Peki, her şey zaten altüst olurken birde tramvaları gün yüzüne çıkmaya başlarsa? Bütün sevd...