Koşarak bina aralarından geçmeye başladığımda beni görebilmek için hızlandığını fark ettim. Ama ben etrafımızdaki binaların arkalarından kare çizdiğim için motorumun yanına gelmiştim. Fuat'ın benden çok uzakta olduğunu biliyordum ama fark ettiği an Reşat abiye haber verip peşime adam takıcağını bildiğim için motorumu çalıştırdığım gibi gaza yüklendim.
~Evden çok uzaklaştığımın farkındaydım. Hoş, umurumda da değildi. Kimse beni bir yere kapatıp dışarı çıkmama engel olmamalıydı. Olamazdı da. Bir tane market gördüğümde yavaşladım çikolata alacaktım ama hiç para almadığım aklıma gelince tekrar gaza yüklendim. Kaskımı takmamıştım ama şuan motor sürmek o kadar eğlenceli geliyorduki motoru durdurup kaskımı takmak istemedim.
İl dışından çıkmak üzere olduğumu anladığımda U dönüşü yaparak geri döndüm. Sağ tarafımda ağaçlar varken çok tanıdık bir şey gördüm.
O gece biz eve girdikten sonra Cansu ve Cemre'ye silah işareti yapan adamı. Aynı kişi olduğundan emin olmak için yavaşladım.
Yine simsiyahtı ve yüzünde sadece gözü ve ağzı görünen bir maske vardı. Ben yanından geçerken bana silah işareti yaptı. Yine. Gaza var gücümle tekrar yükledim. Etraftaki ağaçlara baktım istemsizce. Belki biri beni öldürmeye çalışırdı... Saçmalama Gökçe! Sakın ağlıyayım falan da deme! Şuan durumun riskli motoru durdurmaman gerek.
Daha da yüklendim gaza. O sırada diğer taraftaki şeritte simsiyah giyinmiş motor süren birini gördüm. O kadar hızlıydı ki net görememiştim. Şuan tek güvenlim şeritler arasında kaldırım olduğu için ilerden U dönüşü yapmak zorunda olmasıydı. Ölmek istemiyorsan gaza yüklenmeye devam et Gökçe! Ama daha fazla gaz veremedim. Zaten çok hızlıydım. Eve biraz yakın olsaydım korkmazdım ama bu hızda gitsem bile yaklaşık 15 dakikası vardı. Sende hep negatif düşünüyorsun! Belki senin gibi motor aşığı biri ve canı motor sürmek istedi? Olamaz mı yani? Bu da bir ihtimaldi ama o adamın silah işareti yapmasından sonra simsiyah bir adamın motorla gelmesi...
Motor sürerken nasıl silah kullansın Gökçe!
Önümü keserse?
Zaten çok hızlısın bir şey olmaz sana.
İnşallah...Dikiz aynasından baktığımda az önceki motoru gördüm. Ama içimi korku değil güven sardı. Çünkü gelen kişi Çağrı'ydı.
Evden kaçtın yanlız hatırlatırım.Yinede motoru sağa çektim Çağrı'da çekti. Ben evden kaçtığımla ilgili bir şey söyliyeceğini sandığımda
"İyi misin?" dedi. Korkmuş gibiydi. Ne kadar afallasamda kafamı sallayıp,
"İyiyim" dedim. Ve bana sarıldı. Neden sarıldığını bilmesemde bu küçük temas kalbimin çok hızlı çarpmasını sağlıyordu.
"Üzgünüm. Bir haftadır evden çıkmanıza izin vermedim. Ama korktum. Sana... Yani size bir şey olur diye." dedi benden ayrılırken.
Benimse aklım hala az önceki adam ve yaptığı hareketteydi.
"Çağrı..."
"Efendim?"
"Ben yine o adamı gördüm... Bana silah işareti yaptı..."
"Fark ettim... Yoksa bu kadar hızlanmazdın... Nerede gördün peki?"
"Bilmiyorum çok hızlıydım zaten adamı görünce daha da hızlandım. Nerde gördüğümü tam kestiremedim ama çok yakın değil buraya."
"Tamam..." dedi ve motorumun arkasındaki kaskı çıkarıp nazikçe taktı. "Beni takip et tamam mı?"
Başımı sallamakla yetindim ve motora binip söylediği gibi onu takip ettim.Sonunda eve yaklaşmıştık ve az önce ki marketin önüne geldiğimizde motoru park edip indi. Bende aynısını yaptım.
"Ne oldu?"
"Az önce bir marketin önünde yavaşlamıştın."
İyide beni o kadar takip ettin mi?
"İyide beni o kadar takip ettin mi?"
Evet, içinden söyleyini dışından da söyleyen salaklar kategorisine girmek için geldim. Doğru yer mi?"Aslında amacım sana bu kadar yaklaşmak değildi. Sadece güvenliğinden emin olmak istemiştim. Geçen seferde buraya geldiğin için tahmin ettim. Ve birden bu kadar fazla hızlanınca bir şeyler olduğunu anladım."
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Geldiğin için."
Gülümsedi. Ve markete doğru yürüdü. Bende peşinden gittim "Benim param yok-"
"Evet biliyorum. Evden sadece motorunun anahtarını alıp çıktın. O yüzden canın bir şey istediğinde alamadın. Şimdi alabilirsin."
"Gerek yok. Ben sonra alırım."
Ağzını açtığını gördüğümde tekrar söze girdim.
"Gerçekten. Ben sonra alırım."
"Tamam... Sen motorda iki dakika bekle o zaman beni. Ben geleceğim hemen."
"Tamam" dedim ve marketten çıkıp motoruma oturdum.Birkaç dakika sonra elinde üç poşet yiyecekle çıktığında şok içinde ona baktım. Aynı zamanda artık ezberlediğim korumalarının arabası da geldi. Ve kapıdan Fuat çıktı!
"Sen bunları Gökçe'nin odasına götür. Ayrıca Gökçe'de sizinle gelecek " dedi Çağrı ve bana döndü. Artık nasıl baktıysam hemen "Nehir'i aradım, sevdiğin şeyleri söyledi bende aldım."
Tam ağzımı açtığımda "Gerek vardı. Zahmet olmadı." dedi.Gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Gülümsedi.
"Ne için?"
"Yiyecekler için." dedim, poşetleri göstererek.Başını salladı ve motoruna binip gitti. Bende bindim ama bu sefer uslu bir kız olup eve gittim.
3 saat sonra
Eve gelmiş Çağrı'nın, en sevdiğim çikolata olan, didodan tam üç paket aldığını fark ettiğimde ilk önce ufak çaplı(!) bir gösteri yapıp bakmaya devam ettim. Cipsler, kekler, içecekler, kuruyemişler...
Sonra kızlarla salona geçip atıştırmalıklarımızı yerken konuşmaya başladım. Her şeyi anlattım.
"Gök... Hayırlı olsun." dedi Cansu.
"Ne?"
"Aşık olmuşsun!" dedi Cansu ve Cemre aynı anda.
"Saçmalamayın-"
"Benim abimin ya odunluğu bir bana ya da-" diyerek sözümü kesti Nehir.
"Bi durun be!" diye çemkirdim.
"Ne! Cihan hakkında da böyle söylemiştin." dedi Cemre.
"Evet!" diye ona katıldı Cansu.Bense çelişkiye düşmüştüm. Çağrı'ya bir şey hissediyorsam Cihan'ı kökten bitirmeliydim. O yüzden kızlara yukarı çıkmam gerektiğini söyledim ve odama çıkıp telefonu elime aldım. Tam Cihan'a mesaj atıcağım sırada Cihan bana mesaj attı.
Cihan
Seninle biraz konuşabilir miyiz Gökçe? Aşağıdayım.Uzun bir şey giyme sakın yağmur yağıyor ;)
O sırada pencereden baktım. Hem yağan yağmuru hemde Cihan'ı gördüm. Yağmurda ıslanmayı ne kadar çok sevdiğimi hatırladığı için gülümsemeden edemedim.
BÖLÜM SONU~
Selamm:)))
Bölüm nasıldı??
Oy vermeyi unutmayınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİTLİ KAPI
DobrodružnéGökçe'nin sıradan fakat çok güzel bir hayatı var. Ama hala farkında olmasada kısa sürede hayatı bir hız treni hızında değişicek. Buna kimse engel olamıyacak. Peki, her şey zaten altüst olurken birde tramvaları gün yüzüne çıkmaya başlarsa? Bütün sevd...