"Gökçe... Cihan'ı öldürmüşler..."
2 kelime 17 harfti hayatımda beni seven tek kişinin ölümünü öğrenmem.
~
1 Hafta Sonra
Bir hafta önce Cihan'ı evine giderken öldürdüklerinden beri hepimiz diken üstünde ve şoktaydık. Cenaze töreni için ailesi aranmış ve ertesi gün cenaze töreni gerçekleşmişti. Üstüne üstlük mezarlığı tarama girişiminde bulunmuşlardı. Ama Çağrı'nın adamları engel olmuştu.Bir haftadır kimse evden çıkmıyordu. Ve bugün mezuniyet partisi vardı. Çağrı bizi şok edicek bir şey yapıp gitmemize izin vermişti. Aslında izin istememiştik çünkü gitmek istemiyorduk. Ama Cansu bana "Çocukların gönlü olsun bari" demiş ve beni ikna etmişti.
O yüzden bir hafta önce Cihan ölmemiş gibi, her şey yolundaymış gibi, kaç haftadır bu evde değilmişiz gibi, nedenini bilmediğimiz bir sebepten peşimizde katil yokmuş gibi hazırlandım.
Hava çok sıcak olduğu için kalçamın iki karış altında biten bir elbise, çok ince bir kumaşlı gömlek, parti sahilde yapılacağı içi şapka ve çanta da takıp sade bir makyaj yaptım. Saçımı da düzleştirdikten sonra hazırdım.
Gökçe'nin kombini
Cansu ve ben farklı okullardaydık. Ve Nehirle, Çağrı benimle geliyordu. Zaten yiğenleri Ayşe ve abileri de gelicekti. Cemre'de Cansuyla gidiyor diğerleri evde kalıyordu. Ve akşam eve gidince hepimiz Cihan'ın evimde toplanıp konuşucaktık.
Korumalar Nehir ve beni partinin olduğu alana götürdüler. Yaklaşık on iki dakika sonra beş öğrencim geldi. Yarım saat sonra neredeyse herkes geldiğinde Çağrı, abisi İlhan, abisinin eşi Filiz ve kızları Ayşe'de geldi. Çağrı arabadan iner inmez ilk önce Nehir'in kıyafetine baktı. O da beyaz mini etek ve beyaz crop giymişti. Üstüne de benimkinin aynısından bir gömlek giymişti.
Çağrı kardeşine "bu ne?"der gibi bir bakış attıktan sonra beni süzdü ne bakıyon be! Sonra bana sinirli sinirli bakarken "Ne?" der gibi baktım. Başını olumsuz anlamda sallayıp bana doğru koşan yiğenine baktı.
"Öğretmenim! Çok güzel olmuşsunuz."
"Sende çok tatlı olmuşsun" dediğimde gülümsedi ve koşarak arkadaşlarının yanına gitti. Nehir yiğeninin yaptığı bu harakete şaşkınlıkla bakarken arkasından, "Ne yani ben kötü mü olmuşum!" diye bağırdı. Ama beklediği cevap Ayşe'den değil Çağrı'dan geldi. "Bu kıyafetlerle güzel olduğunuzu mu düşünüyorsunuz!?"
-sunuz mu dedi? Niye çoğul eki kullandı ki.
Nehirle aynı anda "Evet" dedik. Ama ben konuyu daha fazla uzatmadan herkese yaptığım gibi Filiz'e ve İlhan' a 'hoş geldiniz' adlı konuşmamı yaptım. Onlar bir yere oturduğunda Nehir onlarla gitmeyip benimle birlikte kapının önünde gelen kişilere "Hoş geldiniz" demem için kaldı.Birkaç dakika sonra birileri daha geldi. Her öğrencimin yaptığı gibi gelen öğrencimde hemen arkadaşlarının yanına koştu ve abisi olduğunu düşündüğüm kişi gülümseyerek yanıma geldi.
"Merhaba."
"Merhaba, hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Baya hemde."
"Evet, çok güzel bir yerdir burası."
"İçindekilerde çok güzel."
Ne diyor bu?
"Anlamadım?"
"Adım Berkan" dedi ve elini uzattı. İyide sormadım ki! Yinede nezaketen elini sıktım ve elimle bir yeri göstererek "Şuradaki masalar boş." dedim. Etrafına bakıp "Neredeki?" diye sorup biraz yaklaştı ve parmağımın ucuyla gösterdiğim yere bakmaya çalıştı. Sonra da "Heh, gördüm. Birazdan görüşürüz" dedi ve gitti. Birazdan?Nehir'e dönüp "Ne oldu şimdi?" diye sordum. Nehir sırıtarak "Sana talip çıkt-" derken gözü bir yere takıldı ve gülüşü soldu. Neler oluyor diye bakmak için başımı çevirdiğimde Çağrı'nın adının Berkan olduğunu öğrendiğim kişinin yanında olduğunu ve el kol hareketleri yaparak konuştuğunu fark ettim.
"Nehir, abin o çocuğu tanıyor muydu?"
"Hayır."
"Bir gidelim mi?"
"Neden ya. Boş ver dövücek değil ya."
"Neden gitti ki?"
"Sence?" dedi ve bana imalı imalı baktı.
"Nee? Ne oldu?" dedim. Ama Nehir aynı şekilde bakmaya devam etti.
"Nehir, bak çarpıcağım şimdi! Ne oldu?"
"Abimi seviyor musun?" diye sorduğunda afalladım.
"Ne alaka?"
"Cevap ver işte."
Ben sessiz bir şekilde ona bakmaya devam ettiğimde "Tamam, ben anladım." dedi ve önüne döndü.
"Saçma sapan bir şey anladın değil mi?" diye sorduğumda. "Yoo, hiçte saçma bir şey anlamadım ama aşk gördüm" dedi. Ağzımı açtığımda Çağrı'nın yanımıza geldi, o yüzden usulca tekrar kapattım."Ne oldu abi?" diye sordu Nehir.
"Yok bir şey." dedi Çağrı.
Sus der gibi işaret yaptım Nehir'e ama tabikide susmadı
"O çocukla niye konuştun?" diye üsteledi.
"Sanane Nehir! Ayrıca oturun sizde başka biri gelmez." dedi Çağrı.'Sanane, olmaz, daha gelicekler var' gibi bir sürü şey söyliyebilirdim ama
demedim çünkü Çağrı cidden sinirlenmiş gibi duruyordu ve şuan bu kadar insanın içinde onunla kavga yapamazdım.3 saat sonra
Parti biticekti o yüzden bütün öğrencilerimle topluca fotoğraf çektirmek için dizildik. Fotoğrafçı "Peynir, diyin" dediğinde her bir ağızdan "Peynirr" sözcüğü döküldüğünde ortaya çok tatlı bir görüntü çıktı.
Sonrasında velilere dönüp "Sizlerde gelebilirsiniz" dedim. Herkes oğlunun, kızının, kardeşinin yanına geçerken az önce ismine Berkan diyen çocuk yanıma geldi. Ona doğru dönüp "Kardeşinizin yanıma geçebilirsiniz" dedim.
"Nerede olduğunu göremedim" dediğinde Çağrı yanımıza geldi. Birkaç saniye etrafına baktıktan sonra Berkan'a kardeşini gösterip "Bak, kardeşin orada. Hadi onun yanına git koçum." dedi. Berkan çıtını çıkartmadan giderken Nehir bana, "Bak, ben sana demiştim" temalı bakışını atmakla meşguldü.Bütün veliler geldiğinde yine fotoğraf çektik. Sonrasıysa hüzünlüydü. Herkes gözü dolu bir şekilde yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı ve "Görüşürüz öğretmenim. Sürekli sizi görmeye geliceğim" tarzında bir şeyler dedi ve gitti. Benimde her birinin gidişinde gözüm doldu.
BÖLÜM SONU~
Selamm:)))
Bölüm nasıldı?
Oy vermeyi unutmayınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİTLİ KAPI
AvventuraGökçe'nin sıradan fakat çok güzel bir hayatı var. Ama hala farkında olmasada kısa sürede hayatı bir hız treni hızında değişicek. Buna kimse engel olamıyacak. Peki, her şey zaten altüst olurken birde tramvaları gün yüzüne çıkmaya başlarsa? Bütün sevd...