PEŞİMDEKİ ANILAR

4 2 0
                                    

Çağrıysa geçmişte kalmıştı
~

Bir hafta sonra

Çağrı'nın oteline giriş yaparken
"Yanlız ben kral dairesi isterim." dedi Kuzey.
"Yön! Sussana! Zaten adam parayı falanda kabul etmiyor." dedi Cansu.
"Etseydi o zaman, biz dedik.Paranı geri veririz, dedik ama istemedi daha ne yapalım." dedi Kuzey.
"Yanlız biz adama paranı geri veririz derken ağızını bile açmadın." dedim.
"Yemek yiyordum!" diye kendini savundu Kuzey.
"Belli belli. En son 'Ben bu yemeği yemem' diye zırlıyordun sonra bir baktım yemek yiyorsun." dedi Ege.
"Canım çekemez mi?" diye kendini savunmaya devam etti Kuzey.
"Aynen nedense birden canın çekti." dedi Cemre.
"Hepiniz bir oldunuz bakıyorum. Tamam öyle olsun." dedi Kuzey ve hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaştı.

Biz Kuzey'in bu tavrına gülerken arkamdaki Ege yanıma gelip kolunu omzuma attı.

"Şu Çağrı işini sonra konuşacağız Gök." diye fısıldadı. O sırada yanımdaki Cemre'yi gördüm. Ege'nin omzundaki koluna bakıyordu.
"Şu Cemre işini sonra konuşacağız Kaplan." diye fısıldadım. Kaşlarını çattı ve "Sana da bir şey demeye gelmiyor." dedi. "Ama haksız değilim seviyorsun işte kızı." dedim ama Çağrı'yı gördüğüm için devamını getirmedim. Kuzey, Çağrı'nın yanına gitmiş bir şeyler konuşuyordu.

Ege'nin kolundan kurtulup Çağrı'nın yanına geçtim. Sevgili olduğumuzu biliyorlardı ama Kuzey ve Ege abilik taslayıp kıskanıyordu. Tabii Alp'te.
Yanımızda olsaydı Mert'te kıskanır mıydı diye düşündüm. Bence kıskanırdı ama ağzını açıp laf söylemezdi. Mutlu olmamı isterdi. Beni kırmak istemezdi.

"Nehir ve Alp birazdan mı gelecek?" diye sordu Çağrı.
"Evet, taekwondo antrenörleriyle konuşacaklarmış." diye atladı Kuzey.

Nehir ve Alp antrenörleriyle son kez konuşmaya gitti. Gül ve Ali hoca artık sadece ikisinin antrenörüydü çünkü bizim antrenörümüz olmaları için Mert'in de olması lazımdı. Ama o yoktu. Onları çok seviyordum ama Mert öldüğü andan beri taekwondoyu bırakmıştım. O yüzden benim antrenörüm değillerdi. Alp ve Nehir'de, Mertsiz taekwondoya gitmek istemediği için bıraktıklarını söylemeye gitmişti.

Ali ve Gül hoca çok iyi insanlardı. Bende veda etmek isterdim ama bu hikayede onlara veda edemeyen ve etmeyen Mertle ben oldum.

Üç saat sonra

Otelin yemekhane bölümünde oturuyorduk. Çağrı adamlarıyla beraber bir iz bulmaya gitti çünkü evlerimiz taranmıştı. Bugün sabah 10 civarı hepimizin evini taramışlardı. Kimse yaralanmadı çünkü kimse evde değildi. Çağrı, bugünkü amaçlarının göz korkutmak olduğunu söyledi. Bencede öyle. Biz kızlarla dışarıdaydık hatta Cemre iş yerinden uzun bir süreliğine izin alıp buraya tam olarak taşınacak. Ege, Kuzey ve Çağrı işte Alp'te İngilizce kursundaydı. Malum, camların hepsi kırılıp duvarda delikler olunca Çağrı onun otelinde kalmamız gerektiğini söyledi.

Bizim binada yaşayan herkeste çok korkmuş. Hoş, ben olsam bende korkardım.

Şuanda Çağrı hariç hepimiz toplamış yemekhanede oturuyorduk.

"Bizi çok iyi tanıyorlar." dedi Cemre.
"Katılıyorum." dedi Ege.
"Cihan ne alakaydı?" dedi Alp bana doğru. Ve devam etti "Tamam Seren abla falan filan varmış ama o Cihan'la Mert'i nereden tanıyor?" diye sordu.
"Cihan'ın babasıyla babam tanışmış ilk. Babam beni kendi evine götürüyordu o sırada Cihan ve babasıda yoldan geçti sonra eve davet etti. Tabii o sırada Cihan'la bende tanıştım. Sonra Seren abla geldi o da Cihan'ı tanıyormuş hatta onu görünce baya mutlu olmuştu." dedim sesimin titremesine engel olamıyarak.
"Mert?" diye sordu Alp gözleri dolu dolu.
"Sen zaten Mertle sınıf arkadaşıydın. Babam annenle yeni evlenmişti sonra annem beni... Evden kovdu. Babam almak zorunda kaldı. Seni okuldan almaya gittik... Sonra Mert'in babasını gördü babam. Seren'e ulaşamıyorum evde değilmiş, dedi. Bende Seren lafını duyunca 'Neredeymiş Seren abla?' diye sordum. Eren amcada bana bakıp 'Sende mi tanıyorsun Seren'i? Mert' te tanıyor o da çok seviyor. 'demişti. " dedim.

Anılarımın hepsinin üstünde toz vardı. Ama istediğim zaman hafifçe üfleyerek tozu dağıtabiliyordum. Ve bu güzel bir şey değildi. Ben eski anılarımdan kaçmaya çalışırken en ufak şeyde hepsini en ince ayrıntısına kadar hatırlamam, güzel değildi.

"Nehir?" dedi Cansu.
"Efendim?" dedi Nehir.
"Hani... Zarfları okuduğumuz gün... Seninkinde 'Abinin sevgilisini öldürmek' falan yazıyordu ya. O neydi?" diye sordu Cansu.

O sırada yanımda oturan Nehir'le göz göze geldim. Gözleri anında doldu.

"Şey kusura bakma... Anlatma. Sorduğum için özür dilerim. "dedi Cansu.

Nehir Kaya

"Abi hadi burada inip yarış yapalım."dedim.
"Tamam yapalım." dedi Çağrı abim.
"Sen? İlker abi sende gelsene." dedim.
"Hayır Nehir siz ikiniz yarışın." dedi İlker abim.
"O zaman biz arabayla eve gidelim kim daha önce yanıma gelirse bana sarılır." dedi babam.
"Olur!" dedim ve hızlı bir şekilde durmuş olan arabadan indim.

Abimde yanıma geldiğinde araba gitmeye devam etti.

"3 deyince eve doğru koşmaya başlıyacağız Nehir tamam mı?" diye sordu abim. Ama her zamanki gibi anında koşmaya başladım. Abimde alıştığı için peşimden koşmaya başladı.

"Babama ilk ben sarılacağım!" diye bağırdım öndeyken ve köşeyi dönüp on beş metre daha koşup çiftlik evimize varıcağımda.

O sırada bir şey oldu...

5 el üst üste silah sesi geldi.

"Nehir! İyi misin?" diye yanımda bitti Çağrı abim.
"A-abi... Ses... Çok yakındı." dedim sesim titrerken.
"Bir şey yok... Bir şey yok..." dedi abim çiftlik evine bakarken. Gözünün dolduğunu gördüğüm gibi başımı o tarafa çevirdim ama abim başımı göğsüne yasladı.

O sırada 2 el daha silah sesi geldi.

"Baba! Anne! Abi!" diye bağırdım.
"Nehir dur!"
"Bizim evden geldi! Bizim evden geliyor!" diye bağırdım ve başımı kaldırıp evimize doğru baktım.

Kanlı evimize.

İlker abimin kolundan kan geliyordu ve aynı koluyla diğer yolda son hız giden arabaya silah doğrultmuştu.

Babamsa...

Yüz üstü yere düşmüştü kolları yan tarafında açıktı ona sarılalım diye ve sırtı kanıyordu.

3 kurşun vardı sırtında.

Annem evin kapısının önündeydi ve yüzü kanıyordu.

"Baba!" diye bağırdım.
"Nehir..." diye beni tuttu abim.
"Anne! Anne! Anne iyi misin! Anne!" diye bağırdım son sesimle. İkiside haraket etmedi.

Anılarım anında zihnimde belirdi.

Beni asla unutamayacaksın der gibi.

Ağlaya ağlaya babamgilin ölümünü anlattım. Sonra ekledim.

"Çağrı abimin sevgilisi o gün o arabadaki kişilerden biriymiş. Telefonda konuşuyordu. Gemideyken.
Beni fark ettiğinde hemen telefonu kapattı ama bir savunma bile yapmadı... Çağrı abime sö-söylemeye gideceğimde abimin bana asla inanmayacağını söyledi... O anki si-sinirle ü-üç kere ittirdim ve denize düştü. O an korkuyla abime kendiliğinden düştüğünü söylemiştim ama denizden çıkarttıklarında ö-ölüydü. "dedim ağlarken.

BÖLÜM SONU ~

Selamm:)))

Nehir'in yaşadıkları...

Oy vermeyi unutmayınn


KİLİTLİ KAPI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin