KARAR

6 3 0
                                    

Kuzey'in her zamanki gibi insanlarla yaptığı kavgasına gülmeden edemedim. O sırada Çağrı yanıma yaklaşıp telefonumu aldı ve isteklerime girip @GökyüzüÇokGüzel  adındaki bir hesabın isteğini kabul etti.

"O kim?"
"Ben."
"Senin başka bir hesabın var sanıyordum."
"Var zaten. Ama bu hesap sana özel." dediğinde midemde kelebekler uçuşuyordu.

Gülümseyerek önüme döndüm Biz neyiz şimdi? Arkadaş mı? Hayır. Sevgili mi? Hayır. Peki ben ona karşı bir şey hissediyor muyum? Evet. Sevgili olmaktan korkuyor muyum? Evet.
Allah kurtarsın Gökçe!
Amin.

Araba durduğunda Çağrı'nın oteline geldiğimizi fark ettim. Adam oteli varken seni nereye götürücekti ki?
Resepsiyona bile gitmeden bir tane odaya götürdü beni. Kapıyı kapattıktan sonra odaya bakmaya başladım. 4 kişilikti ve balkona çıktığınızda ilk olarak havuzu görüyordunuz.

"Sen kızlarla bu odada kalırsın."
"Kaç lira bu oda?"
"Ne oldu? Hep gelmeyi planlıyorsan be-"
"Parasını vericeğim sana."
"Hayır."
"Evet."
"Derdim para değil benim-"
"Evet biliyorum. Para senin için önemli değil ama benim için önemli. Sen söylemezsen de ben başkalarına sorar öğrenirim."
"Bu odanın parasını vermek mi istiyorsun?"
"Evet."
"Bedelini ödiyeceksin yani?"
"Evet."
"O zaman şöyle yapalım." dedi ve bana doğru bir adım attı.
"Parayla değilde başka bir şeyle öde sen bu bedeli." dediğinde aramızdaki mesafeyi kapattı.

İzin ister gibi yüzüme baktığında gülümsedim. O da cevabını almış bulundu. Dudaklarımız birbiriyle buluştuğunda hiçte yumuşak davranmıyordu. Her bir öpüşün içimizdeki ateşi söndürmesini ister gibiydi. Çok tutkuluydu. Ama ateş sönmedi, aksine dahada alevlendi. Bu ikimizinde umrunda değilken nefes almak için geri çekildim. Çağrıysa sanki nefesi benim dudaklarımmış gibi teması hiç kesmedi. Küçük küçük öpücükler bıraktı.
Dudakları en sonunda boynuma doğru ilerlerken kapı çaldı. İrkilerek geri çekildim ama Çağrı durmadı. Tekrar aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımızı birleştirdi ama hemen geri çekildim.

"Çağrı..."
"Hı?"
"Kapı çaldı."
"Gitsinler o zaman."
"Ne diyeyim? Gidin mi diyeyim?"
"Hayır öyle deme." dedi ve hemen ardından yüksek sesle "Kapıdaki kimse sikt-" derken dudağını öperek susturdum ve kapıyı koşarak açtım.

Kapıdan ilk önce Cansu çıktı ve sıkıca bana sarıldı. Ağlıyordu.

"C-cansu? İyi misin?"
"Hayır."
"Ne oldu?"
"Ağlamak yok ama Gök. Tamam mı?"
"Ne oldu Cansu? Söyler misin?"
"Ağlama ama."
En sonunda Cansu'nun bir şey söylemeyeceğini anladığımda Cansu'dan ayrılıp Çağrı'ya kaçamak bir bakış attım ve Cemre'ye döndüm.
"Ne oldu?"
"Mert... Ölmüş"
"Ne!?" diye bir tepki verdim. 2 kelime 9 harfti çocukluk arkadaşımın ölüm haberi.

"Gökçe! Şu kardeşine bir şey söyle!"
"Ne Gökçesi be! Ablanım ben senin!"
"Tamam anne."
"Mert! Döverim seni çocuk!"
"Ne?"
"Anne olucak kadar yaşlı mıyım ben?"
"Evet."
"Gel buraya! Kaçma! Dövüceğim bu sefer seni. Alp yakala şunu!"

"N-niye?" diye sordum. "Neden Mert? Neden biz? Neden o? Nede-"
"Tamam Gök..." diye sözümü kesti Cansu.
"Neden biz!? Neden Mert!? Neden!? Ne suçu vardı onun? Ne suçu!" diye bağırırken hızlıca salona geçtim. Telefonumu, kulaklığımı ve, çaktırmadan, motorumun anahtarını aldığım gibi dışarı çıktım.

"Gökçe!"
"Gök!"

Çağrı bağırmayıp yanıma geldi.
"Gökçe-"
"Bırak beni!" diye bağırdım ve koşarak uzaklaştım.

***

Sadece Alp, ben, Nehir ve Mert'in bildiği yerdeydim. Dördümüzün yerinde. Ama artık üç kişiydik. Gelirken motorumla gelmiştim.

Ve yapıcağım şey belliydi. İlk önce bu uçuruma doğru bağırıcak sonra ise Mert ve Cihan'ı öldürenleri bulucaktım. Sonrasındaysa Allah kerimdi. Ya ölürdüm ya da öldürür.

"Ne suçu vardı Mert'in!" diye bağırdım uçuruma doğru. "Niye Mert!? Neden biz!? Neden Cihan!? Neden!? NEDEN!?" derken sesim ağlamama rağmen çok yüksek çıkıyordu. "Neden beni bu hayatta sorgusuz sualsiz seven Cihan'dı!? NEDEN!?"

"Sevgilim?"
"Nee!?"
"Özür dilerim."
"Cihan git!"
"Ben senden gidemem."
"Cihan!"
"Söyle güzelim."
"Yapma! Hile yapıyorsun!"
"Ne yaptım?"
"Bilerek güzelim falan diyorsun. Trip atamayayım diye değil mi?"
"Evet. Çünkü sen trip atarken yanıma gelmiyorsun ve ben sensiz yapamıyorum"

"Cihan gidiyordu! Niye öldü!? NİYE!? Mert gitmişti! NEDEN ÖLDÜ!?"

"Mert nerdesin?"
"Terk ettim sizi."
"Mert! Söyle bana nerdesin?"
"Asıl sen söyle."
"Ben seni arıyorum."
"Ben seni arıyorum."
"Nerdesin söylesene Mert."
"Aa gördüm seni geliyorum"
"Zaten sende olmasan beni düşünen yok!"
"Hayır, Alp sadece senin gittiğini fark etmedi. Ben sen kalkarken görmüştüm gelmeyince merak ettim."

"Bende  şimdi tersini yapıp size geliceğim. Benide öldürün kolaysa!"

Onlar daha Nida Ak'ın kim olduğunu bilmiyorlardı. Ama öğreniceklerdi.

BÖLÜM SONU~

Selamm;(((

Mert...

Gökçe başka kayıp vermek istemiyor o yüzden kontrol Nida'da.

Bakalım ne yapıcak.

Her bir oy Mert içinn

KİLİTLİ KAPI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin