Yorgun uçak yolculuğum bittiğinde havalimanından çıkıp bir taksiye bindim.
Ya da bindik.
"Pardon? İlk ben binmiştim beyefendi." Dedim uçakta önümde oturan ve şuan da da taksiyi kapan adama.
"Aynı anda bindik ve ayrıca şuan taksilerin hepsi dolu. İşim fazla acil olduğu için bir taksi daha bekleyemem. Ama bir kibarlık yapıp ilk sizi götürebiliriz." Diye uzunca kendimi açıkladıktan sonra çatık kaşlarımla önüme döndüm.
"Yani evet ilk benim gitmem daha mantıklı olur çünkü ilk ben bindim." Dediğimde derin bir nefes aldığını duydum.
Adresi söyledikten sonra iyice cama doğru yaslanıp kafamı telefonuma gömdüm.
"Geldik abla." Dedi taksiyi süren genç çocuk.
"Ha-" Dedikten sonra yanımda ki yabancının güldüğünü hissettim.
"Yani teşekkürler." Deyip ücreti verdim ve yabancıya son bir kez bakıp aşağıya indim.
Bir kaç sokak yürüdükten sonra geldiğim ev kendi apartmanımdı.
Anahtarımı çantamın kargaşası içinde bulmaya çalışırken bir yandan da telefonumdan Asya'yı aradım.
"Alo?"
"Hah, geldim Asya ben. Eve girdim şuan. Annemin durumu nasıl?"
"İyi Yani oturuyor. Alina, saat kaç haberin vardır umarım. Bu saatte nereye geliyorsun? Hem apar topar geldin bu gece dinlen yarın gelirsin." Dedi Asya anlayışlı bir tavırla.
"İyi peki o zaman, iyi geceler size."
"İyi geceler en sevdiğim kuzenim." Dediğinde gülerek telefonu kapattım.
Anahtarı vestiyere atıp, hızlıca odama geçtim. Ev bir kaç gündür olmadığım için fazlasıyla havasızdı. Ayrıca Temmuz ayının sıcağı kavuruyordu.
Dar siyah pantolonumu ve mavi bluzumu çıkarıp, bambu renginde ki askılı ve şort pijama takımımı giydim.
Biraz rahatladıktan sonra hızlıca uzun saçlarımı da at kuyruğu bağladım.
Daha ferahlamış hissediyordum.
Karnım açtı ama eve daha alışveriş yapmamıştım. Yani doğru düzgün yemek yapabileceğim bir malzemem de yoktu. Geriye tek çare internetten söylediğim yemeği beklemek kalıyordu.
Yemek yedikten sonra koltukta otururken bir kapı sesi ve ayak sesi duyduğuma yemin edebilirdim.
Gecenin bu saatinde evde yalnızken bir ayak ve kapı sesi.
Yavaşça yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
Mutfak tarafında hissettiğim kıpırdama ve koluma değen el, hızla arkamı dönüp kim olduğunu bilmediğim kişinin çenesinin altından ona bir yumruk geçirmeme sebep olmuştu.
Ve sonra bu kişinin kim olduğunu fark etmemle küçük bir şok daha yaşadım.
"Bora?" Diye eliyle kanayan burnunu tutan sevgilimin yanına çömeldim.
"Ne diye vuruyorsun?" Derken ayağa kalktı ve uzun boyunun yanında minyatür bir oyuncak gibi kaldım.
"Sen ne diye ajan gibi evime giriyorsun."
"Asya'dan döndüğünü öğrendim o yüzden sürpriz yapmaya gelmiştim."
"Sürpriz böyle mi yapılır Bora?"
"Neyse, bir peçete verecek misin?"
Mutfaktan hızla getirdiğim peçeteyi Bora'nın burnuna tuttum.
Kanaması yavaşladığında birlikte salonda oturuyorduk.
Yanağımdan koca bir öpücük çaldığında ona dönüp güldüm.
"Özlemişim be Alin'im."
"Keşke özlemini belli etmek için eve gizlice girmekten daha farklı bir yol bulsaydın."
"Taktın mı takıyorsun sende."
"Çok yorgunum, bu yüzden yatacağım. Geliyor musun?"
Peşimden yatak odasına geldiğinde yorganın altına girdim. Yanıma yatıp saçlarımla oyalanmaya başladıktan sonra gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS (+18)
Misterio / SuspensoSıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm noktasında olduğunun henüz farkında olmayan bir kız. "Aşk ve nefret, bu ikisi bir araya gelebilecek en kö...