Bölüm Şarkısı-
Yanarım/Sertab Erener◇
"Gökyüzüne baktım, sonra seni gördüm bulutlar arasında, seni ve kalbime bir ok gibi saplanan ihanetini."
...
Telefonuma sabah 7'ye kurduğum alarm bile çalmadan Sabahın 5'inde kalkmıştım.
Düşünceler uyumama izin vermemişti.
Alarmı sabah 7'ye kurmamın sebebi ise bugün antrenman yapacak olmamdı. Evet, bugünden itibaren bu sürece Giriyordum.
Babamı bulmak için.
Odada bir cam olmaması beni çok bunaltıyordu. Oysa ki Yağız'ın çalışma odasının duvarları bile camdandı. Ve tahmin ettiğim gibi yerin altında değildik. Odamın kapısı kilitli olduğu için boş boş oturmaktan başka hiç bir çarem yoktu. Sadece dün telefonum verilmişti ve ondan da kısıtlı şeylerle vakit öldürebiliyordum.
En azından oturmak yerine, bugün antrenmanda giyeceklerimi seçmeye karar verdim. Heyecanlı değildim, sadece bu sporu seviyordum. Bir tek bu beni avutuyordu.
Dolabı açtığım da hızlıca siyah, eşofmanı ve yine siyah spor atletini çıkardım. Onları üzerime giyindikten sonra saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp, dolapta ki ayakkabı kısmından beyaz, spor ayakkabılarını elime aldım ve onları da ayağıma giyindim.
Derin bir nefes aldıktan sonra ne ara böyle bir duruma düştüğümü düşünerek yüzümü buz gibi bir suyla yıkadım ve tekrar yatağa oturdum.
Bir kaç dakika sonra kapım tıklanınca başımı o tarafa doğru çevirdim.
"Gel."
"Odandan biraz ses geliyordu, uyanmış olabileceğini düşündüm." Dedi dünden beri yanımda olan mavi gözlü adam. Evet, hala ismini bilmiyordum.
"Bir saat önce uyandım."
"Neden o kadar erken kalktın? Zaten spor da yoracak, en azından biraz dinlenirdin." Derken kapıyı kapattı ve köşede ki minik pufa oturdu.
Oturuşu bile karizmatikti bu adamın.
"Adın ne senin?" Diye soruverdim aniden.
"Alp."
"Sonunda ismini de biliyorum." Derken telefonu elimden yatağa bıraktım.
"Yağız numaranın bende olmasını istedi, çünkü ben bi' nevi Yağız'ın sağ kolu gibiyim. Seninle de genellikle ben ilgileneceğim. Bir şey olursa falan beni arayacaksın."
Numaramı verdiğimde rehbere kaydetti ve odada oturup öylece durmaya devam ettik.
"Yağız'ın odası nerede?"
Bu koca binada onun odasını bulabileceğimi sanmıyordum.
"15. Katta, sağda ki oda."
"Tamam, saat 7'ye geliyor zaten." Önden ben, arkamdan Alp çıktığında birlikte Asansöre bindik ve 15. Kata bastım.
Odayı kolaylıkla bulabilmiştim.
Alp arkasını kapıya dönüp, ellerini önünde birleştirdi ve beklemeye başladı. Bu sırada kapıyı bile çalmadan odaya 'dan' diye girdim ve arkamdan da kapıyı kapattım.
Çoktan uyanmış hatta hazırlanmış olan Yağız'sa şaşkın bakışlarını bana çevirdi.
"Çöl kızı," Boğazını temizledi.
"Yani Alina, bir şey mi oldu?"
"Evet, bugün ne yapıyoruz diye sormaya gelmiştim." Dedim dümdüz bir ifadeyle.
Ona eskisi gibi sevgiyle bakmadığımı görmek canını acıtıyor olmalıydı. Benim de bana yaptıkları canımı acıtıyordu.
"Aşağı inince her şeyi Göstereceğim. Başka istediğin bir şey varmı?" Dedi gayet hoş bir ses tonuyla. O da bana düz bir surat ifadesiyle bakıyordu ancak ses tonu tam tersiydi. Anlayış dolu.
Ona doğru bir adım attım. Sonra bir adım daha.
"Bir sey merak ediyorum, bana olan sevginde mi yalandı be?" Dedim buruk bir tebessümle yüzüne bakarken. O da bana bir adım attı. Burunlarımız birbirine değecekti artık neredeyse.
"Değildi. Her şey yalan olsa bile, sana olan sevgim yalan değildi Alina."
Yalandı.
"İnanmak gelmiyor içimden, biliyor musun? Bir zamanlar sana tüm benliğimle inanırken şuan içimden hiç bir zerrene inanmak gelmiyor."
Bir kac saniye susup, öylece birbirimize baktığımız da derin bir nefes aldı.
"Spor salonu aşağıda." Derken geçmem için elini önden uzattı. Kapıyı açıp, odadan çıkmamla Alp'in yanında yerimi aldım. Yağız ve Alp bugünün raporları ve benzer şeyler hakkında yürüyerek konuşurken Asansöre bindik. Alp'te spor yapacak olmalıydı ki, siyah bir atletle, siyah bir eşofman giyinmişti.
Arkamızda neden gerek olduğunu bilmediğim bir kaç korumayla bu kocaman şirket, ya da binada dolaşırken odaları bulmak dünyanın en zor işi olmalıydı. Çok büyük ve geniş koridorlar vardı.
Bir zamanlar minik apartmanın da ki balkonunda oturup kahve içen o adamın, şimdi bu kocaman binaya sahip olup, aynı zaman da da bir suikast çetesinin başı olması zihnimi bulandırıyordu.
Olmamız gereken kata geldiğimiz de Alp spor salonunun büyük kapısını bizim için açtığında yavaş adımlarla içeri girdik.
Bu kadar büyük bir salon beklemediğim kesindi ama bir an önce burada ki her şeyin büyüklüğüne ve daha bir çok şeye alışmam gerekiyordu.
"Programın burada, kendini kötü hissedersen veya bir sağlık sorumun olursa bana söyle." Yağız'ın uzattığı kağıdı aldım ve hızlı bir göz gezdirdim.
Çok yoğun bir programdı. Daha önce hiç bu kadar yoğun çalışmamıştım ancak umarım buna da en kısa sürede alışırdım.
"Teşekkürler." Dediğimde kısaca bir kaç şey daha anlattı ve beni programımla baş başa bırakıp, Alp'le birlikte ağırlık çalışmaya geçtiler.
Derin bir nefes aldım ve başlamadan önce yapmam gereken esneme hareketlerini yapıp, ilk sırada ki alete geçtim.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS (+18)
Mystery / ThrillerSıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm noktasında olduğunun henüz farkında olmayan bir kız. "Aşk ve nefret, bu ikisi bir araya gelebilecek en kö...