Bölüm Şarkısı-İntihaşk/Onur Can Özcan
◇
"Ötesi mi var yalnızlığın yanlız..."
...
(Operasyon için yola çıkmadan önce.)
"İyi yolculuklar." Dedi Çağan gülümserken. Kalanımız bir kaç saat sonra uçağa binecekti. Valizimi arabaya bir görevli taşırken arkamı dönerek ilk Hafsa'ya sarıldım. Diğerlerine de sırayla veda ettikten sonra bahçeye çıktım. Yağız arabanın kapısına yaşlanmış, telefonuyla konuşuyordu. Beni görünce telefon aramasına son vererek bana döndü.
"Hazır mısın?"
"Evet." Arabaya binmemizle yine bir telefon çalması bir oldu.
"Efendim? Evet en büyük odalar. Akşam saat dokuz için."
"Otel Hakkında mı?"
"Evet, odaları sordum. Benimle aynı odada kalmak istemeyeceğini çok net bildiğim için sana ayrı bir oda hazırlattım."
"Teşekkürler." Bakışlarımı camdan dışarıya çevirirken giydiğim siyah ceketin önünü çektim. Ve bunu yapmamla arabanın içini sıcak bir hava doldurduğunu fark ederek Yağız'a döndüm. Üşüdüğüm için klimayı açmıştı.
"Uçağın kalkmasına daha 4 saat var. Havalimanına geldiğimizde 3 saat kalmış olacak ama uçaktan önce bir şeyler yemek istersen söyle." Başımı sallayarak onayladım.
Yanımda ki sırt çantamdan odamda ki kitaplıkta bulup başladığım kitabı çıkardım.
Okumaya dalmamla Havalimanına ne kadar yaklaştığımızı henüz fark edebiliyordum. Kitabı çantama koyarak yerimde toparlandım. Araba durduğunda görevli yerine Yağız'ın kapımı açmasıyla ona bir kez bakarak arabadan indim. Hiç konuşmadan benimle yan yana yürüyordu. Bir şey belli etmemek için korumalar arkadan normal birer insanmış gibi teker teker geliyorlardı.
...
Otele girip, işlemleri hallettikten sonra Asansöre bindik. Büyük ve kaliteli olduğunu haykıran bir otel olduğu kesindi.
"Odan burası." Yağız'ın uzattığı oda kartını elinden alarak kapıya okuttum.
"Akşam ben seni aradığım da havuzun yanına in."
"Tamam, ararsın." Diyerek yavaşça kapıyı kapadım ve görevliler tarafından kapıya bırakılan valizimi içeri taşıdım. Valizi açıp eşyalarımı boş dolaba yerleştirirken kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne baktım. Gün batımının Eşsiz manzarası bir kaç dakika dikkatimi dağıtıp, işimi uzatmış olsa da tüm kıyafetlerimi yerleştirerek çift kişilik yatağa sırt üstü yattım.
Gelen telefon araması doğrulmama sebep olurken arayan ismi görmemle yüzümde bir tebessüm oluştu.
"Alo? Geldiniz mi?" Dedi Hafsa diğer taraftan neşeli bir ses tonuyla.
"Evet, odamda yatıyorum."
"Otel nasıl? Geldiğimiz de bi havuza atarız heralde kendimizi. Deniz de vardır değil mi?"
"Var. Gelince gireriz."
"Biz hazırlanıyoruz, kapatıyorum ben. Dikkatli olun bu arada."
"Görüşürüz." Diye gülümseyerek telefonu kapattım ve yerimden kalktım. Bu sıcakta Terden bunaldığım için kendimi soğuk suyun altına attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS (+18)
Mystère / ThrillerSıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm noktasında olduğunun henüz farkında olmayan bir kız. "Aşk ve nefret, bu ikisi bir araya gelebilecek en kö...