İyi okumalarr♤
Bölüm Şarkısı-Out Of The Shadowns/Ely Eira
Not: Buradan sonra asıl olarak hikayenin içine, konusuna giriyoruz. Yani olaylar yavaş yavaş gelişmeye başladı.
◇
"Kandırdın beni, hem güler yüzünle, hem vermemiş olduğun sevginle, hem de kalbinle."
...
(Alina Sezen Ulusoy)
Gözlerimi yavaşça araladım. Bileklerim acıyor ve yanıyordu. Haraket etmeye çalıştığımdaysa bir sandalyeye bağlı olduğumu anladım.
Poşeti kafamdan çıkardıkları için etrafa hızlıca baktım. Yer altında olmalıydık. Ve arkamdan bir ses duymamla bakışlarımı duvara sabitledim.
"Günaydın uyuyan güzel."
"Uyuyan güzel? Dün gece kaçırıldığım yetmiyormuş gibi bana lakap takma cüretini nereden buluyorsun, merak ettim."
"Biraz fazla asabisin."
"Neden karşıma geçmiyorsun?" Onu göremiyordum.
"Yüzümü mü görmek istiyorsun?"
"Evet." Dedim rahat bir tavırla. Aslında rahat falan değildim çünkü bu ruh hastalarının bana ne yapacaklarını ya da benimle ne yapacaklarını kestiremiyordum.
"İsteğini yerine getirebilirim öyleyse." Deyip bir kaç dakika sonra tam karşıma geçtiğinde yüzünü inceledim. Mavi gözlü, kumral denecek, iri bir çocuktu. Zaten buradaki herkesin upuzun ve iri bir vücuda sahip olduğunu tahmin edebilirdim. Sonuçta hepsi bir suikastçıydı.
"Niye buradayım?"
"Akşam öğreneceksin."
Şifreli konuşmalar, sevmezdim.
"Kaç kişisiniz? Bir patronunuz falan var mı?"
"Emin ol burada bizim gibi sayamıyacağın kadar adam var. Ve patron değil de, bildiğin bütün birliğin yöneticisi ve başı olan tek bir kişi var. İşte onunla da akşam tanışacaksın. Sorularının cevabını orada alabilirsin."
"Peki benimle ne yapmayı düşünüyorsunuz, kuş başı doğramak falan."
"Seni buraya öldürmek veya kesmek için getirmedik."
"Niye getirdiniz lan o zaman?" Diye sordum daha yüksek bir sesle.
"Bağırma. "Dedi sert bir ses tonuyla.
"Çöz beni." Öylece yüzüme bakmaya başladığında yüksek ve sert bir ses tonuyla tekrarladım.
"Çöz lan beni!"
"Bir daha bağırma. " Dediğinde delici bakışları Yüzümü delip geçti. Arkama gelip, yavaşça ellerimi çözdüğünde hemen yerimden kalktım. Ellerime baktığım da bileklerimi kıpkırmızı olduğunu gördüm.
"Şimdi, sakın ani bir haraket yapma. Yoksa ben de istemediğim şeyler yaparım." Dedikten sonra kolumu sıkıca tuttu. Kapıya yöneldiğinde odadan çıktık. Ve yer altında olduğumuzu düşünmeme rağmen gayet gösterişli bir koridordu. Her şey kaliteli olduğunu bağıra bağıra belli ediyordu.
Büyük Asansöre bindiğimiz de düz Bakışlarımla önüme bakmaya devam ettim.
"Odan burası, akşama kadar Buradan çıkman yasak. Eğer herhangi bir kaçma eylemine kalkışacak olursan, kapıda korumalar, odanda bir kamera var, ve daha fazlası."
"Odanda kamera var Derken? Üstümü falan değiştirdiğimde ne olacak?"
"Banyoda yok. Orada giyinirsin." Dedikten sonra benimle birlikte odaya girdi. Odaya da hızlı bir şekilde gözlerini gezdirdiğimde burası da fazlasıyla kaliteli eşyalarla dekore edilmişti.
Beni odada yanlız bırakıp çıktığında, odada hiç cam olmadığını fark ettim. Sanırım boğulacaktım. Banyoya geçtiğim de orada minik bir cam vardı. Ama elimin bile zar zor geçeceği kadar minikti.
Ellerimi saçlarımdan geçirdim ve çift kişilik yatağa oturdum. Korkuyordum. Her ne kadar bir yere kadar kendimi koruyabileceğimi bilsem de istemsiz korkuyordum. Zaten böyle bir durumda da gereksiz güç gösterisi yapmaya gerek yoktu. Tek yanlış haraketimde kafama sıkacak gibi bir halleri vardı.
Yerimden kalktığım da karşımda ki dolabın önüne geçtim. Dolaba resmen üç kişinin kıyafetleri rahat rahat sığardı.
Dolabın kapağını açtığım da karşımda kaliteli kumaşlardan oluşan bir çok pijama takımı, şık ve gösterişli elbiseler, aynı zaman da sanki dövüşürken giyinilmesi için konulmuş çoğu siyah renkte olan dövüş kıyafetleri tarzında giysiler vardı.
Alt çekmeceye geçtiğimde iç çamaşırlar görmek kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Ayrıca tüm kıyafetlerin benim bedenime uygun olması da dikkatimi çekmişti. Bütün bunlar, benim buraya getirileceğimin önceden planlanmış olduğunu belli ediyordu.
Dün geceden beri üzerimde olan kıyafetler beni boğmaya başladığı için dolaptan kendime bir kot pantolon ve askılı, siyah, dar bir bluz, seçtim. Banyoda üzerimdekileri çıkarıp, hızlıca giyindikten sonra tekrar odaya döndüm.
Uzun boy aynasının karşısına geçtim ve kendime baktım. Kıyafetlerin hepsi bedenime tam oturuyordu.
Saçlarım dağılmıştı. Yatağın yanındaki çekmeceleri karıştırdığımda orada bir çok bakım ve makyaj malzemesiyle birlikte saç ürünleri olduğunu da gördüm.
Akşama kadar beklemek benim için çok sıkıcı olurdu. Bunun yerine uyuyacaktım. Gerçekten içimde ki korku dinmiyordu ancak elimden şuan bir şey gelmezken de burada düşüncelerimle kendimi yemek bana fayda kazandırmazdı.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS (+18)
Mystery / ThrillerSıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm noktasında olduğunun henüz farkında olmayan bir kız. "Aşk ve nefret, bu ikisi bir araya gelebilecek en kö...