Bölüm Şarkısı- I Was Never There/The Weeknd
İyi okumalar:)
◇
"Denizde ayağıma yosun dolanıp durdu." Dedi Lera havlusuna sarılırken. Yağız oturduğu şezlongtan rahat bir tavırla cevap verdi.
"Normal bir şey değil mi?" Sonra sigarasından bir nefes çekti.
"Şunu her içtiğin de elinden alıp atasım geliyor." Dedim elinde ki sigaraya kaşlarım çatık bakarken. Bunu dememin üzerine sigarayı küllüğe bastırarak söndürdü.
"Benimle son kez denize girecek olan var mı?" Diye sordu Asel hepimize doğru.
"Asel, akşam yemeğine geç kalacağız. Sabah ilk denize gireriz zaten." Dedi Alp.
"İyi, gidelim o zaman." Toparlandıktan sonra terliklerimizi giyinip, otele doğru ilerledik.
...
Giydiğim düz, siyah elbiseye ayna karşısında son kez bakarak saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Hepimiz aşağı, yemek kısmında buluştuğumuz da büyük bir masaya geçerek yemeklerimizi sipariş ettik.
"Yağız, buraya operasyon için gelmedik mi biz abi? Niye böyle sadece tatil yapıyoruz gibi geliyor?"
"Operasyon için geldik. Yarın. Yarın otelin organize ettiği bir konser olacakmış. Aradığımız kişiyi orada bulacağız."
Yemeklerimizi bitirdikten sonra hepimiz yorgun olduğumuz için odalarımıza dağılmıştık. Saatlerdir odada televizyona baktığım için acıyan gözlerime daha fazla eziyet çektirmeyerek televizyonu kapattım ve yorganın altına girdim.
...
Sıçarlardı böyle işe gerçekten. Sabahın köründe uyanmıştım ve bütün gün bu yüzden zombi gibi gezeceğimi biliyordum. Bu da sinirimi bozmuştu. Siyah bez çantanın içine havluyu koydum ve ayağıma sandaletlerimi geçirerek giydiğim lacivert bikinin altına kumaş, beyaz şortumu geçirdim. Madem bu kadar erken uyandım, öyleyse Deniz boşken tek başıma girerim mantığıyla bu saatte denize gidiyordum.
Hem soğuk suyla kendime de gelirdim. Ayrıca hava çok sıcaktı ve beni ferahlatabilecek tek şey Deniz gibi duruyordu.
Oda kartını çantama atıp, sessizlikte sadece kendi adım seslerimi dinleyerek Asansöre bindim. Otelin hemen karşısında olan ve sadece bir kaç adımlık yürüme mesafesi olan denizin dalgalarına baktım. Daha sonra tanıdık bir yüz dikkatimi çekti. Yağız'da denizdeydi. Kendi halinde yüzüyordu.
"Bir kere de denk gelmeyelim." Diye kendi kendime mırıldanarak altımda ki şortu çıkardım ve çantama koydum. Sandaletlerimi de kenara çıkartıp kum ayaklarımı yakarken denize doğru yürümeye başladım.
"Günaydın çöl kızı. Saat sence de biraz erken değil mi?"
"Değil. Ama sen erken olduğunu düşünüyorsan geri yatağına dön." Derken yavaşça suyun içinde ilerledim.
"Yüzme bilmiyorsan öğretebilirim. Ben çok iyi biliyorum çünkü." Yüzünde sadece eğlendiğini belli eden gülüşe baktım. Ayrıca yüzme bildiğimi biliyordu. Tek amacı eğlenmekti.
"Tabi, yüzme ve yalan söyleme konusunda eşin benzerin yoktur."
"Evet, eşim benzerim yok ama eşim olursan benzerini yaparız." Gözlerimi belerterek şokla ondan tarafa döndüm. Yüzünde ki sırıtışı elimin tersiyle silmemek için kendimi zor tutarak suyun altına daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS (+18)
Mystery / ThrillerSıradan bir hayat ve gizem dolu bir adam. Yalanlar ve suçlarla dolu bir dünya. Pus adlı bir ekip. Onlara sonradan dahil olan ve hayatının dönüm noktasında olduğunun henüz farkında olmayan bir kız. "Aşk ve nefret, bu ikisi bir araya gelebilecek en kö...