Betül, hafızasını kaybetmiş habercileri ve o silahlı ajan olduğunu tahmin ettiği kişileri türlü türlü yalanlar ile adadan uzaklaştırdı. Tam işi bittiğinde telefonu çaldı. Arayan Emirdi.
Emir : Betül, Doruk uyanmıyor ve vücudunda bir sorun var. Dileği gerçekleştirdikten sonra vücudu çatladı. Şimdide her saniye çatlaklar parlıyor ve her parladığında Doruk'un acı çektiğini hissediyorum. İç sesim diyor ki bir çözüm bulamazsak, Doruk fazla dayanamayacak.
Betül korku ile üzüntü karışımı bir duygu yaşamıştı, boğazında oluşan yumru ile zorla konuşarak.
Betül : Tamam, hayır bir çözüm buluruz. Geliyorum hemen.
Betül en hızlı yürüyüşüyle dağa doğru ilerlemeye başladı. İnsanlardan uzaklaştığında ateş ile uçarak dağın tepesine ulaştı. Arkadaşlarının yanına koşup, Doruk'un yanına çömeldi.
Betül : Emir, iyileştiremiyor musun.
Emir, etraftaki bitkilerden su çekti. Çektiği suyu Doruk'un vücuduna yaydı. Yayılan su kısım kısım şifa büyüsüyle parlıyordu ama çatlaklar iyileşmiyordu.
Emir : iyileştiremiyorum sadece etkisini yavaşlatabiliyorum.
Berkin : Sende iyileştiremiyorsan ne yapacağız şimdi?
Emir : Siz ikiniz saraya gidip kütüphanede bir çözüm yolu bulacaksınız. Bende burada kalıp Doruk'un ölmemesini sağlıyacağım. Ölüm bizi ayıramaz.
Betül ayağa kalkıp onaylarcasına bir kez kafasını eğip kaldırdı. Ardından Berkin'e baktı.
Betül : CEHENNEM BENİM ATEŞİMLE YANIYOR!!
Berkin : YERİ, GÖĞÜ SARSACAĞIMM!!
İkiside dönüşüp havalandılar, portala vardıklarında, portalın etrafındaki serap gülleri solmaya başlamıştı.
Berkin : Doruk'un gücü şimdiden zayıflıyor. Acele etmeliyiz.
Portala girdiklerinde yerde yatan Hiroaki ve onun başında ağlayan Lizi'yi görünce dona kaldılar. Berkin bir anlık afallamanın ardından tüm vücudu bir kıvılcıma dönüşüp, neredeyse ışık hızında Hiroaki'nin başına geldi.
Berkin : Lizi! NE OLDU?
Lizi ağlamaktan zor konuşuyordu.
Lizi : Bir adam geçti portaldan. Bana bir ışın gönderdi, Hiroaki'de beni kurtarmak için önüme geçti. Beni kurtardı ama kendisi şimdi gözlerini açmıyor.
Betül : O ingiliz orospu çocuğu büyüden etkilenmedi o zaman, hala buralarda bir yerde. Berkin gidip hem Hiroaki'yi hem Doruk'u kurtarmak için bir şey bulmalıyız. Hadi...
Betül ona sırtı dönüş şekilde, hareket etmeden Hiroaki'nin başında, dizleri üstüne çökmüş Berkin'i inceledi.
Betül : Berkin...
Berkin gözlerinden kıvılcımlar çıkarmaya başladı. Daha önce görülmemiş şekilde ve hızda gök yüzünde kara bulutlar toplanıyordu. Lizi dehşete düşmüş bir şekilde ağzını eliyle kapattı.
Lizi : Bu imkansız!
Betül : Ne imkansız? Ne oluyor ya?
Lizi : Ruhlar Aleminde fırtına olmaz, olamaz. Bu imkansız.
O an gök gürlemeye başladı. Berkin neredeyse tüm alemde duyulan bir sesle.
Berkin : Rose is red, lavender is blue.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Elemantals
FantasyBüyü evrenin var olduğu ilk andan itibaren etrafımızı sarmış durumda önemli olan tek soru şu; -Bu büyüyü nasıl kullanacaksın?