@Silvia Karataş. Silvişim bu bölümü sana armağan etmek istiyorum. Seni seviyorum güzellik hemde fazlasıyla bunu bildiğini biliyorum ama söylemek istiyorum. İsmin gibi eşsizsin. Sana söylemek istediğim bir kaç şey var... Aslında Bi çok şey ama kitaba başlamam gerekiyor... 🙃
Zemin kat mı desem? Tutanak mı? Bilemedim şimdi...
Senin en çok neyini seviyorum biliyor musun hani böyle konuşunca yüz ifadesini gizleyemeyenler var ya. Ben susabilirim ama yüz ifadem asla diyorlar ya sende tam olarak onlardansın. Böyle zamanlarda o kadar çok gülüyorum ki Allah da seni güldürsün diyorum Balkız. Gülüşüme sebep olduğun için Allaha seni hep güldürsün diyorum. Seni seviyorum bir numaram iyiki arkadaşımsın koşuda o kadar iyisin ki hatırlar mısın bilmem Bi kere bana yarışalım demiştin. Kazanacağını biliyordum ama bende hırslanıp koşmuştum 🏃 sonra tabi nefesim falan kesildi. O yüzden biraz farklı gelebilir ama kişiliğin, karakterin sana dair her şey nefes kesici. En azından benim için öyle.
Allahım ya çok uzattım, sana roman yazarım bu gidişle o yüzden Allaha emanet ol güzellik kalbin güzel insanlara denk gelsin. Cümlemizin inşAllah 💫💫Çok uzattığımı biliyorum, keyifli okumalar. 💙
Melodi’nin sesindeki öfke ve sabırsızlık, odadaki gergin havayı iyice yoğunlaştırmıştı. Ellerini beline koyarak Melek’e baktı. Yüzündeki ciddiyetin altında, derin bir hayal kırıklığı vardı. “Yeter artık saçmalamayın!” diye patladı. “Allah aşkına, ne yıldızı? Ne bedeli? Bunlar sadece farklı ırklar! Ve, evet, bazılarımız koruyucudur. Ama sen sürekli her şeyi mistik bir hikâyeye dönüştürüyorsun!”
Melek, Melodi’nin bu çıkışına şaşırsa da bunu belli etmedi. Gözlerini hafifçe kıstı, derin bir nefes aldı ve çenesini yukarı kaldırdı. “Bu, anlamayacağın bir şey Melodi. Koruyucuların kararları basit değildir,” dedi sert bir şekilde.
Melodi, bir an susup Melek’e baktı, sonra gözlerini devirdi. Şüpheyle bir kaşını kaldırarak Melek’in üzerine doğru bir adım attı. “O zaman neden ona bir uzaylı olduğunu söylemiyorsun, ha? Neden gerçekleri saklıyorsun, Melek? Koruyucular onu sana gönderdi! Çünkü o senin görevin! Bunu biliyorsun!” Sesi keskin ve meydan okur bir tondaydı. Adam, bir köşede olan biteni anlamaya çalışırken kaşlarını kaldırmış, tamamen afallamış bir ifadeyle duruyordu.
Melodi hız kesmeden devam etti. “Tıpkı beni eğittiğin gibi. Hatırlıyor musun, Melek? Beni de koruyucular getirdi. Sen, bir eğitmensin. Ve bu, her zaman böyleydi. Seni bu yüzden bu yaşa gettirdiler.”
Melek’in yüzü sertleşti. Elleri yumruk oldu, ama Melodi’nin söylediklerini inkâr edemiyordu. Tüm hayatı boyunca bildiği tek şey, koruyucuların seçtiği kişileri eğitmek ve onları hazırlamaktı. Ama bu görev, her zaman bir bedel taşıyordu. Tüm o acılar, kayıplar, pişmanlıklar… Bunların hiçbiri yok sayılacak kadar hafif değildi.
Adam, bir kahkaha atmamak için kendini zor tutmuş gibi başını yana eğdi ve alaycı bir ifadeyle konuştu. “Yani, bekle… Uzaylı mıyım ben şimdi? Ya da bu bir bilim kurgu mu? Koruyucular? Eğitmenler? Aman Allahım, biri bana bir ışın kılıcı mı verecek?” dedi, sesi iğneleyiciydi. Ama gözlerinde hâlâ şaşkınlığın izleri vardı.
Melek, adama nefret dolu bir bakış attı. “Dalga geçme,” dedi sert bir sesle. “Bu, düşündüğünden çok daha ciddi. Ayrıca uzaylı olan sen değilsin benim. ”
Melodi, adamın alaycı sözlerini umursamadan Melek’in önüne geçti. “O senin görevin, Melek. Ve sen bunu biliyorsun. Onu bir yere kadar eğiteceksin. Ona bilmesi gerekenleri öğreteceksin. Tıpkı bana yaptığın gibi. Bu, senin için yeni bir şey değil.”
Melek bir an durdu. Melodi’nin sözleri zihninde yankılanıyordu. Adam, başını iki yana sallayarak kahkahasını tutamadı. “Eğiteceksin, ha? Peki bana ne öğreteceksin? Uzaylı yemeği nasıl yapılır? Ya da yıldız kaydırmanın sırları mı?” dedi, sesi tamamen eğlence doluydu.
Melodi, adama döndü ve gözlerini devirdi. “Bu kadar şapşal olman, gerçekten bu görevde neden bu kadar yardıma ihtiyacın olduğunu açıklıyor,” dedi iğneleyici bir sesle.
Melek, dişlerini sıktı ve Melodi’nin elini sertçe kenara itti. “Kes şunu, Melodi!” dedi. Sonra adama dönerek bir adım yaklaştı. “Eğer bu işe alayla yaklaşırsan, bu görev asla başarıya ulaşmaz. Seni koruyucular buraya bir sebeple gönderdi. Ve her şakan, her alaycı sözün, bu sebebi baltalıyor.”
Adam biraz duraksadı, ama sonra omuz silkerek gülümsemeye devam etti. “Peki, tamam. Eğit beni, hoca hanım. Allah aşkına Bakalım bu yıldızlı koruyucular beni nasıl bir kahraman yapacak.” Ama bu kez, gülümsemesinin altında bir parça ciddiyet vardı. O da bu garip ve karmaşık gerçekliğin içinde kaybolmuş gibiydi.
^_^
👀Ah şu kimsesizler olayı..! 👀
Rica ederim bana kızmayın bölüm kısa tutulmalı.
(şahsi fikrim)Seni seviyorum okurum Allaha emanet ettim.
Sevgiyle kal. (Allah sevgisiyle.)
Yıldızı da varlığın gibi parlatır mısın?
💙💙
"Üstüne alınma felaketim sen değilsin.
EVRENLER FELAKETİM"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸]
Fantasy"Ağlamak istemiyorum!" diye mırıldandı kalan son mecaliyle. Kulaklarını çocukların ağlayışları, kadınların çığlıkları doldurdu.Bu bir felaketi! Melodi bir felaketin kurbanıydı...Başını iki yana salladı acıyla. "Bırak onları! İstediğin benim gözyaşla...