Günün ikinci bölümü, ilk bölümü atlamayın çiçeklerim. İyi okumalarr.
Dünkü boks dövüşünden hallice maceramızdan sonra bugün daha sakin bir biçimde kalkmış, tüm ahali ile kahvaltı yapmış ve Adar'ı işine yollamıştım.
Dediği şeyler sabah babasının benim sormama bile gerek kalmadan kesin bir dille, çalışmayacağımı söylemesi ile tescillenmiş, konuşma hakkı bile verilmemişti. Bunun üzerine şimdilik dişimi sıkmaya karar verip, sonra hal çaresine bakarız diyerek aklımın köşesine yazmıştım.
Bunun üzerine de şu an evde kalmak zorundaydım. Evde sadece Bahoz Ağa ve diğer kadınlar kalmıştı. Bahoz Ağa da bir süre sonra kahveye diyerek evden çıktığında bir ben kalmıştım ve ne yalan söyleyeyim bu kadar kadının içinde ne yapacağımı bilemediğim için odama çıkmış ve evden getirdiğim kitaplarımı kitaplığa dizmeye başlamıştım. Sonra da muhtemelen kitap okurdum.
Tabi ben bu hayallerle mutlu mutlu işime bakmak isterken hayat yine bana nahını göstermiş, yarrak sana huzur, mutluluk demişti. Şaşırdık mı? Hayır.
Odanın kapısının çalınması ile sessiz ve isteksiz bir gir sesiyle gelen insanlara bakmıştım. Evet insanlara. Bir değil üç kadına yani.
Ben daha tam olarak tanışmadan önce Adar'ın kardeşlerinin bizim gibi üç kişiden oluştuğunu zannetmiştim ki bu büyük bir yanılgıydı. Adar'ın kendisi hariç beş tane kardeşi daha vardı ve bunlardan üçü kızdı. Biri zaten abimin eşi olduğu için artık bizim evimizde kalıyordu. Diğer iki kız kardeşinden birisi başka ünlü aşiretin oğluyla evlenmişti ve yine dedikodular sayesinde öğrendiğim bilgilere göre orada pek mutlu bir hayat sürdüğü söylenemezdi. Son kalan kız kardeşi de nişanlıydı, o da başka bir aşiret ağasının oğlu ile evlenecekti. Onun dışında kalan iki erkek kardeş de evliydi.
Kısaca özetlemek gerekirse kalabalık bir ailelerdi ve şu an karşımda duran üç kadından ikisi Adar'ın yengeleri olurken biri kardeşiydi. Abimin eşi ne kadar tatlı bir insansa, bu küçük kız kardeş o kadar tatsızdı. Bana bakışları hep aşağılar gibiydi ve umursamak istemesem de bir yerden sonra sinirlerimi bozuyordu.
"Merhaba!" Diyerek sormadan içeri giren kızla gözlerimi devirmemek için kendimi tutup selamına karşılık verdim. Onun arkasından utangaç bir biçimde gelen Ayşe, küçük abinin karısı iken arkasından dik duruşu ve bileğindeki şıngırdayan altınları ile gelen ise en büyük abinin eşi Elif yengeydi. Ayşe, iki kurt arasında kalmış kuzu gibi duruyordu.
"Nasılsın Devran? Dün bayağı gürültülüydünüz, hiç aşağı da inmediniz maşallah, maşallah" diyen Elif yenge ile gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmak zorunda kalmıştım. Bizim gürültümüzün aşağılara kadar gittiği için dikkatli olmamız gerektiğini de bir kenara yazıp, açık vermemek adına kendimi toparlayarak cevap vermeye çalışmıştım ki araya Fatma girdi hemen.
"Ay cidden o neydi öyle, resmen yerimizden zıpladık. İlk günden de bu kadar haşır neşir olmanıza şaşırdık açıkçası" demesiyle hafiften sinirlerimin de Fatma gibi zıplamaya başladığını hissediyordum.
Özel hayata biraz saygılı olunması lazımdı değil mi canım?
"Siz yanlış anlamışsınızdır, ben düştüm de yanlışlıkla ondan geldi ses" diyerek becereksiz bir şekilde toparlamaya çalıştığımda hiçbiri umursamamıştı bile.
"Gerçekten abimi bu kadar hızlı etkilemiş olman çok şaşırtıcı. Yani abimin daha önce bir erkekten hoşlandığını hiç duymamıştım" duraksadı ve oturduğu yataktan kalkıp, kitaplığın önünde duran bana doğru gelmeye başladı. "Hele ki senin gibi inşaatta çalışan basit bir erkekten bu kadar hızlı etkileneceğini hiç düşünmemiştim. Demek ki sende para için neler yapacak yeteneler varsa" demesiyle sinirlerimi yatıştırmak için gözlerimi kapattım ve içime derin bir nefes çektim.
Sakin olmalıydım. Daha buradaki ikinci günümde katil olup, ortalığı karıştırmama gerek yoktu. Ya da katil mi olsaydım ya, ne güzel hapiste yan gelip yatar bu türlü insanlarla da hiç uğraşmazdım.
"Bizim özel hayatımız bizi ilgilendirir. Abinin hoşuna gitti ve bana güvendiyse vardır bir hayır. Ona güven en iyisi" söylediklerimden sonra yüzünde tiksinti dolu bir ifade oluşmuştu. "Neyse bence de beni ilgilendirmez, zaten iki gün sonra sana da tekmeyi basar" derken cümle içerisinde kullandığı 'da' çok dikkatimi çekmişti ama umursamıyor gibi yaparak kafamı salladım. Üzerinde dursaydım eğer beni buradan vurmaya çalışırdı.
"Aman canım boşver bu çocuğu, hadi gidelim biz o da oynasın kitaplarıyla" diyen Elif yenge ile küçük bir gülümseme sunup kafa salladım. "Bence de gitseniz iyi olur, biraz işim var daha yeni yerleşiyorum malum" dediğimde sinirleri bozulmuş olarak odadan çıkmışlardı, Ayşe hariç.
"Şey kusuruna bakma sen onların, yeni birisi gelince ne yapacaklarını bilemediler galiba" derken elini ensesine atıp kaşıdı. "Ben de senin gibiyim, yani fakir bir aileden geldim. Yanlış anlama kötü bir şey olduğu için de söylemiyorum ama hani ben de benzer şeyler yaşadığım için haberin olsun istedim" gözlerini sonunda yerden kaldırıp bana baktı ve devam etti. "Bir ihtiyacın olursa yanında olurum"
Duyduklarım beni bir nebze olsun rahatlatırken ona bir gülümseme sunup, kafamı salladım.
"Sağ ol yenge, bir şekilde baş edebilirim diye düşünüyorum. Sonuçta umursayacak bir durum da yok aslında ama fazla özel hayata girmeleri rahatsız edici" dediğimde hemen kafasını sallamıştı. "Sorma sorma, ilk geldiğimde utanmasalar gece odamın kapısında bekleyeceklerdi" dediğinde ikimiz de gülmüştük.
"Neyse ben kaçayım, şimdi ona da bir laf bulurlar aman aman hiç çekemem" elini sallayarak kapıyı açtı ve geldiği gibi sessizce "Görüşürüz" diyerek odadan çıktı.
Evde biraz da olsa konuşup dertleşebileceğim birinin olması içime su serperken, ikinci günden gördüğüm bu muamele de canımı sıkıyordu bir yandan. Daha şimdiden böyle davranan kadınlar kim bilir iki gün sonra bana neler neler yaparlardı. Acilen iş bulup akşama kadar bu evden uzaklaşmam gerekiyordu. Yoksa iki güne ya ben bunları boğardım ya da onlar beni, bilemiyorum.
İki günde düştüğüm bu ilginç eve gözlerimi devirip içime devam ettim. Anlaşılan o ki bol maceralı günler bekliyordu beni.
Sıkıldım artık sevişin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞA / BERDEL / [BXB]
RomanceBerdel konulu bir GAY hikayesidir. Eşcinsel evliliğin yasal ve normal olduğu bir evrende geçmektedir. •Şiddet, cinsellik ve olumsuz öğeler içermektedir. +18 yani.