14

11.3K 760 89
                                    

Gülüp eğlenmeli, acı tatlı, biraz da dövüşmeli tatilimizden sonra eve gelmiştik.

Adar işlerinin aksadığını söylediği için sabah erkenden evden çıkmıştı. Güzel tatilimizin sonunda, sürekli onunla birlikte olmaya alışmışken, bir anda tekrar yalnız kalmak canımı sıkmıştı açıkçası.

Sıkılıyordum.

Ev çok sakindi. Belli ki biz gidince dedikoduları bitmişti herkesin. Heyecanla yeni kan arıyorlardı, farkındaydım ama kaçıyordum. Kimseyle uğraşacak halim yoktu, zaten kendi derdimde boğuluyordum yeterince.

Bu dert yoğunluğunun içinde kafamı dağıtmak için kitap okumak istemiştim. Seçtiğim kitabı balkona koyduktan sonra odadan dışarı doğru adımladım. Hava beklediğimden de geç olmuştu ve soğuktu. Bu havada kahve içmek çok iyi gelecekti.

Tabi mutfağa girerken amacım sadece kendime bir kahve alıp çıkmaktı ama tahmin edin ne olmuştu?

Evet mutfakta beni bekleyen kurt sürüsü, girdiğim anda dişlerini çıkarıp, üzerime atlamak için hazırlanmışlardı.

"Naber Devran?" Fatma'nın sorusuyla gülümseyip cevapladım hemen. "İyiyim, siz nasılsınız?" Dediğimde yüzünü buruşturmuştu.

Ulan sanki anasına sövmüştük. Neydi bu tavırları?

"İyiyiz biz de. Merak ettik ya sizi, aniden balayı kararı almışsınız, apar topar gittiniz hayırdır? Bir sorun falan mı oldu da düzeltmeye çıktınız?" Diye lafa atlayan Elif yenge ile anında sinirlerim başımdan parmak uçlarıma kadar, her bir hücremde gezinmeye başlamıştı. "Yok yenge bir sorun, rahat olun siz. Maşallah çok da güzel ilişkimiz var. Malum evlendiğimiz zaman işlerinden dolayı yoğundu Adar, biraz daha sakinleşince gidelim demiştik, işte şimdiye nasipmiş" yan bir gülüşle güzelce kıvırmıştım.

Adar burada olsaydı bana götüyle gülerdi.

"Ay canım, güzel yaptınız güzel de işte siz ne yaparsanız yapın çocuk olmayacak! Yazık, boşuna balayı falan para vermeseydiniz keşke" diyen kadınla artık alnımdaki bir damarın patlayacağını düşünmeye başlamıştım. Benim bu durumda, bile bu kadar sakin olmamı arkadaşlarım görse saatlerce gülerdi.

Eskiden bana ters düşen, laf atan, uğraşan kim varsa bir şekilde öcümü alırdım. Ya döverdim hiç acımadan -ki genellikle bu yolu seçiyordum- ya da bir şekilde acısını çıkartırdım ama iş evli olduğum adamın ailesine geldiğinde elim kolum bağlanıyor, ne yapacağımı bir türlü bilemiyordum.

"Ne alaka? Anlayamadım da pek" dediğimde Fatma kahkaha atmıştı.

"Ay ne alakası mı var canım? Hani balayına çocuk yapmak için gidilir ya. Eh sizin de çocuğunuz olamayacağına göre boşuna gittiniz diyorum"

"Balayına birbirini seven iki insan gidemez mi? Kafa dinlemek, küçük bir tatil yapmak için?" Diye sorarken alttan alta göndermemi de yapmıştım.

"Ha doğru siz ancak onun için gidersiniz zaten. Bak Elif yenge balayında hamile kaldı Ayça'ya. Ayşe de Aycan'a balayında kaldı" durdu ve elini dudaklarına götürüp düşünüyor gibi yaptı. "Ay canım, iki gün sonra Adar sana kuma getirmesin?"

Kurduğu cümle ile bende artık kayışlar kopmuştu.

"Haddini aşma!" sinirle oturduğu sandalyenin önüne gelip elimi masaya sertçe vurarak yüzüne baktım. Bu hareketimle irkilen kadın sandalyeye yapışmıştı. "Özel hayatımız bizi ilgilendirir, çocuk isteyip istemediğimiz de. Kuma işini falan da unutun, öyle bir şeyin olmasının imkanı yok" diye dişlerimin arasından tısladığım zaman arkamdan gelen sesle duraksamıştım.

"Fatma!" Diyen Adar'ın sesiyle eğildiğim yerden doğruldum ve arkamı dönerek sesin geldiği yöne baktım.

Adar ceketini çıkarmış, sağ koluna asmış ve sadece siyah gömleği ile kalmıştı. Kollarını göğsünde birleştirirken, çenesini sıkıyor ve uzun süredir görmediğim o korkunç ifadesi ile bakıyordu. Son zamanlarda ne kadar kavga edersek edelim eskisi kadar sinirlenmeyip, şakayla ya da birbirimizden uzaklaşarak geçirdiğimiz için ne kadar korkutucu olabildiğini unutmuştum.

"Bir daha saçma sapan konuşup, benim ya da eşimin sinirlerini bozma! Bozuşmayalım" dediğinde Fatma sinirle ayağa kalkmıştı.

"Abi ne demişim ki ben? Senin kocan bana bağırıp duruyor işte görüyorsun! Gelmesen dövecekti neredeyse beni! İki günlük kocan yüzünden kız kardeşine mi bağıracaksın!?"

Fatma'nın bağırmasıyla Adar'ın öfkesi daha da harlanırken, yavaş adımlarla tam karşısına geçip, uzun boyunun verdiği avantajla Fatma'ya üstten bakmaya başladı.

"Bak kardeşim, seni sever sayarım ama artık farkındaysan ben evli bir adamım ve eşime yapılan her saygısızlığı bana yapılmış sayarım. Ayrıca dediğin şeyleri başka birine söylesen yine aynı tepkiyi verirdim" dediğinde içim gururla kaplanmıştı.

Resmen benim arkamda duruyordu. Aslan kocam be!

"O yüzden çeneni kapat ve odana geç beni daha da sinirlenmeden önce" demesiyle artık daha fazla üstüne gidemeyeceğini anlayan kız sinirli bir ifadeyle önce abisine sonra da bana bakıp mutfaktan çıktı. Arkasından da Elif yenge bir hışımla bana omuz atarak kapıdan çıkmıştı. Şimdi sadece ben ve Adar duruyorduk koca mutfakta.

Sinirinin geçmesi için burun kemerini sıkan adamın sakinleşmesini beklerken, ben şimdiden rahatlamıştım bile. Birinin benim arkamda olduğunu görmeyeli uzun zaman oluyordu.

"Bunların laflarını ciddiye alma! Ne dertleri varsa her yeni gelen gelinle bir ugraşaları geliyor"

"Ben gelin değilim yalnız" dediğimde tüm ciddiyeti gitmişti. Yüzünde bir gülümseme oluşurken bana doğru adımlayıp, hiç beklemediğim bir anda belimden tuttu ve kendine çekti. Refleksle koluna tutunduğumda, burnuma dolan tatlı kokuyla nefesimi tuttum hemen. O kadar yakındık ki göğüslerimiz birbirine değerken, burunlarımızın ucu da neredeyse birbirine dokunacaktı.

"Ee sen benim karım değil misin? Teknik oalrak gelinleri oluyorsun bu ailenin"

Dolgun et parçaları hareket ettiğinde otomatik olarak gözlerim o tarafa doğru kaymıştı. Refleksle ben de dudaklarımı yalayınca, bal rengi gözlerin de aynı benim yaptığım gibi dudaklarıma kaydığını fark etmiştim.

Ağırlaşan havayla birlikte ne zaman tuttuğumu unuttuğum nefesimi salıp, yüzüne doğru üfledikten sonra konuşmaya çalıştım.

"Karın siksin seni" dediğimde kahkaha atarak, belindeki elini fark edilemeyecek -ama benim asla kaçırmayacağım- kadar kısa bir sürede okşayıp geri çekildi. Bu yaptığı hareketle kalbim teklerken, yutkunup, kollarını serbest bıraktım.

"Bakarız" diyerek göz kırptıktan sonra benim sövmeme bile izin vermeden mutfaktan kaçtığında gözlerimi devirmiştim.

Evet ben bir soytarıyla evlenmiştim ve malesef ki bunu bir tek ben biliyordum.

AĞA / BERDEL / [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin