10

12.3K 713 70
                                    

Burnumun altındaki sertlik, yumuşak yastığıma hiç benzemediği için kaşlarımı çatarak, şişmiş gözlerimi aralamaya çalıştım ama çok zor bir hareket olduğu için yapamadım ve vazgeçtim.

"Günaydın güzellik" diyen sesle hala tam olarak gerçeklik algımı sağlayamamış olduğumdan dolayı ağzımı açıp da cevap verememiştim. Zaten ağzım da kupkuruydu. Tatsızdım.

"Su vereyim mi?" Diyen insana kafamı sallamaya çalışarak onay vermiştim. Ne kadar becerebilmiştim onu bilmiyordum.

Altımdaki sert yastık bir anda çekilince boşluğa düşeceğimi sanarken büyük bir el ensemi tutmuş ve kafamı hafifçe kaldırarak "Aç bakalım ağzını" demişti. Ona ayak uydurup hafifçe kurumuş dudaklarımı araladım ve zor da olsa bir iki yudumun kupkuru olmuş boğazımdan geçmesine izin verdim.

Hemen sonra ensemdeki el bu sefer beni yumuşak bir yere koyduğunda canım sıkılmıştı. Sert olan yastık daha güzeldi, rahattı ve güvende hissettiriyordu. Ayrıca kokusu da çok güzeldi, bahar gibiydi.

"Sen nasıl böyle hasta oldun acaba?" Diye söylenen sesin gelmesinden hemen sonra alnıma değen buz gibi bezle irkilip sonunda gözlerimi araladım.

Bulanık bir görüntünün arkasından yorgun bal rengi gözleri gördüğüm anda karşımda kim olduğunu anlamıştım. Adar gelmişti. Ben hastayken yanıma gelmişti ve galiba bana bakıyordu. Dolgun dudaklarını ısıra ısıra işine odaklanmış bir biçimde alnıma bezi koyuyor, yeterince beklettikten sonra ise kaldırıp leğeninin içinde tekrar ıslatıp aynı işleme devam ediyordu. Bazen hedefi boynum, bazen alnım olsa da bakışları netti ve işine odaklanmıştı tamamen. Ben de fırsattan istifade biraz daha bakmıştım yüzüne. Siyah saçları dağılmıştı, üzerinde sabah çıkarken giyindiği takım elbise yoktu, siyah bir tişört giymişti sadece. Yüzünden uykusuz olduğu anlaşılıyordu, gece geç saatlerde olmalıydık çünkü ışık yakmıştı.

Son bir kere daha alnıma bezi koyduktan sonra çekti ve bal gözlerini gözlerime çevirdi.

"Uyanmışız bu sefer" derken az önceki yorgunluğundan eser kalmamıştı. Kesin benimle dalga geçecekti puşt, her bir halinden belliydi. "Hıhım" diyerek cevap vermeye çalışınca yüzünde içten bir gülümseme oluşmuştu. Eli saçlarıma giderken, yumuşak bir şekilde bir iki kere okşayıp geri çekildi.

İşte şimdi başlıyorduk.

"Bakıyordum da bensiz yapamamışsın. Ah Adar aşkım nerde!? Ben onsuz yapmam demişsin herkese" dediğinde gözlerimi devirmiştim. Ben yanımda olsun diyen aklımı sikerdim.

"Demek sen mi işim mi ha? Bu günleri de mi görecektim? Bebeğim ama şüphelenmene gerek yok, tabiki seni seviyorum. İşimi bırakıp senin yanına geldim bak" derken aynı zamanda leğeni alıp banyoya götürmüştü. Bense o arada acaba nasıl sövsem daha rahat ederim diye düşünüyordum. "Hemen dedim ki aşkımın bana ihtiyacı var, koşmalıyım. Geldim sana baktım, bir duş aldırdım, ateşini düşürdüm, ilaçlarını içirdim üstüne bir de uyuttum"

Her söylediği kelimede şaşkınlığım bir kademe daha artarken gözlerim kocaman olmuştu. Yerimden kalkmaya çalışınca belime giren ağrıyla inlesem de yine de kalkabilmiştim. Bu hareketimle hemen yanıma gelen adam bana yardımcı olup arkama yastık koymuş, beni yatak başlığına yaslamış ve önüme yüz yüze geleceğimiz bir biçimde oturmuştu.

"Sen ciddi misin?" Dediğimde gülümseyerek başını yana yatırdı ve kafasını salladı.

O kadar şaşırmıştım ki dilim tutulmuştu. Ben sadece yanımda olmasını beklerken adam resmen bana bebek gibi bakmıştı.

"Borcum oldu sana" kahkaha atmıştı söylediğim cümleye. "Sen ciddi misin? Takıldığın tek yer burası mı?" Dediğinde kafamı sallamıştım.

"Yavrum evliyiz biz, ne demişler? Hastalıkta sağlıkta, ömür boyu değil mi? O yüzden hastayken karıcığımın yanında olmalıydım. Ha tabi biraz da nazlandığı için işleri zorlaştırdı ama olsun"

"O ne demek lan?"

"Aşkım, bakma orama! Su çok soğuk!" Diye devam edecekken belimin ağrısını umursamadan kendimi yatağa atıp yorganı yüzüme çektim. "Devam etme lütfen" dediğimde gülme seslerini duymaya başlamıştım.

"Tamam tamam şaka yaptım, çok sakin birisiydin ne yapsam tamam diyip yaptın. Sadece uyuyacağın zaman beni yanına çekmesen iyiydi" demesiyle kafamı çıkarıp gözlerimi kısarak yüzünü izlemeye başladım.

"Götünden uydurma" dediğimde kahkahası dinmeden devam etmişti. "Ne uydurması be, çektin beni kucağına aşkım dedin sensiz uyuyamam"

"Ulan bir ciddiyetini koru ya! Ciddi misin götünden mi sallıyorsun anlayamıyorum. Hayır gerçekse biraz utanacağım, ona bile izin vermedin. Anlat bir doğru düzgün" dediğimde kendisini toparlayıp dudaklarını birbirine bastırmıştı.

"Şaka lan şaka, inanma her şeye sen de. Geldiğimde bayağı kötü olmuştun, biraz daha geç kalsam havale falan geçirecektin. Telaşla ben de seni duşa soktum, üzerini değiştirdim, ilaç almıştım gelirken, onları içirdim sonra ben de yorgunluktan uyuyakalmışım yanında" duraksadı ve etrafı toplamaya başladı.

Sessizleşmişti.

"Teşekkür ederim"

Fısıltım sessiz odada yankı yaparken işini bitirmiş olan adam ışığa yönelip, kapattıktan sonra yanıma doğru adımlamaya başladığında kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Öyle böyle değil, çok hızlıydı. Ne oluyordu lan!?

Yorganın kenarından tutup üzerimi açtığında refleksle biraz geriye gidip yanımda yatması için yer açmıştım. Bu hareketimle birlikte yatağın boş tarafına yatmış ve yorganı ikimizin de üzerine çekmişti. Sol kolunun üzerinde yükselip, açıldığını bile fark etmediğim belimi sıkıca örterken saçlarının değdiği yanağım alev alıyordu. Galiba yine ateşim çıkıyordu.

"Çok yorgunum, sen de çok hastasın. İkimizin de koltukta yatacak gücü yok" duraksadı ve belimi tamamen kapattığına emin olup, yastığa yan bir şekilde kafasını koydu. Şimdi ikimiz de sadece pencereden vuran küçük bir ay ışığı altında birbirimize bakıyorduk. "Bugünlük en azından birlikte yatsak sorun olmaz. Değil mi?" Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı salladım. O da gülümseyerek kafasını sallayıp, sol elini yanağının altına koydu ve gözlerini kapatmadan beni izlemeye başladı.

Bu yaptığı yine kalbimi deli gibi artırırken şu an halüsinasyon gördüğüme emin olmaya başlamıştım. Yoksa benim Adar ile böyle bir konumda olma ihtimalim yoktu.

"Rüyadayım değil mi?" Dediğimde o kadar tatlı bir gülüş sunmuştu ki bana zaman dursun istemiştim. Yaklaşık bir ay olmuştu biz tanışalı, birbirimizin hayatına gireli ama ilk defa bana böyle güzel bir gülüş sunuyordu. Kalbim duracaktı galiba.

"Hayır" demesiyle gülüp gözlerimi kapatmıştım. Huzurlu anı daha fazla bozmak istemiyordum, konuşursak bozulurdu. Gerek yoktu, bu kadarı da bana yeterdi.

Kendimi uykunun kollarına bırakırken uzun bir süre sonra ilk defa huzurlu bir uykuya dalabilmiştim.

AĞA / BERDEL / [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin