17

11.9K 793 89
                                    

~Adar'ın Ağzından~

Gömleğimin kollarını katlarkan bir haftanın sonunda eve girmiş olmanın rahatlığını yaşayamıyordum bile.

Gerginlikten ellerim titrerken saatin geç olmasını fırsat bilerek sessiz adımlarla odanın kapısının tam önüne gelip, elimi kulpuna attıktan sonra duraksadım. Girecek cesaretim yoktu, utanıyordum. Devran'ı benim salak kaprislerim yüzünden kırmıştım. Şimdi nasıl onu toparlayacaktım, nasıl yüzleşecektim onunla? Ne diyecektim?

Hiçbir şey bilmiyordum!

En sonunda bir hışımla ne olursa olsun diyerek kapıyı aralayıp tamamen sessiz olan odaya girdim. Beklediğimin aksine ışıkları kapalı olan odada Devran'ın uyuduğunu anlamıştım. Gözlerim hala onu bulmaya çekinirken, yavaş da olsa yatağa çevirdim ve boş olduğunu görünce telaşlanarak ışığı yaktım. Etrafa bakarken kanepede iki büklüm bir şekilde uyuyakalmış adamı görmüştüm.

İçim parçalanmıştı bu görüntüyle.

Cenin pozisyonu almış adamın kollarının arasında kitap tarzı bir şey dururken, yüzünü iyiyce kitaba doğru gömmüştü. Yanına doğru gidip, elimi yüzüne dokundurduğumda buz gibi olduğunu fark etmiştim. Üzerine bir şey almadan yattığı için üşümüş olmalıydı.

Tekrar yatağa baktığımda tamamen düzenli olduğunu görünce ben gittiğimden beri yatağa girmediğini anlayıp içimdeki acıyı görmezden gelmeye çalıştım ama olmamıştı. O kadar pişmandım ki kendimi dövebilsem eğer döverdim.

Hızla yorganı açıp yatağı düzelttikten sonra, Devran'a dönüp sıkıca sarıldığı kitabı elinden almış ve gördüğüm şeyle şaşkınlıkla kalakalmıştım.

Devran'ın sıkıca sarılmış olduğu şey bizim düğün albümümüzdü. Üzerinde zorla çekilmiş olduğumuz damatlıklarla fotoğraf varken gülmeden edememiştim çünkü ikimizin de yüzünde memnun olmayan ifadelerle birbirimize bakıyor oluşumuz çok tatlıydı. Gözlerim dolmaya başlarken, başka zaman daha ayrıntılı incelemek adına komodinin üzerine koymuştum.

Daha fazla üşümemesi adına Devran'ı kucağıma alıp zor da olsa yatağa yatırdım. Maşallah iyi bakmışlardı çocuğa eşek ölüsü gibiydi. Gerçi benim kadar boyu vardı, iri yarı bir şeydi benim biricik karıcığım.

Yatağa yatırdığım adamın üzerine yorganı hızlıca örtüp, kısa saçlarına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra ışığı kapatıp, bir haftadır görmediğim banyoya yöneldim. Hazır zamanım varken bunu halledebilirdim.

Tabi banyoya girdiğim anda aklıma dolan anılarla yüzümde, elimde olmadan küçük bir gülümseme oluşmuştu bile.

~Geçmiş~

Ayten ablanın aramasından sonra endişeyle eve gelmiştim. Sabah çıkarken çok kötü gözükmeyen Devran, Ayten ablanın dediğine göre bayağı kötüleşmiş, neredeyse havale geçirecek kadar ateşi çıkmıştı.

Devran güçlü birisiydi, öyle kolay kolay hasta olacak, yataklara düşecek birisi değildi. Biliyordum. Şimdi ise beklediğimin aksine çok hasta oluşu içimi büyük bir endişe ile kaplıyordu. Damarlarımda gezinen korkunun nedenini bir türlü bulamasam da sorumluluk duygusuna bağlıyordum.

Odaya girdiğim anda yatağa dönmüş ve uyuyakalmış bedene bakmıştım. Hızla yanına adımlarken içimden sürekli dualar ediyordum iyi olması adına.

Yatağın başına gelip, dizlerimi kırarak yere oturdum ve Devran'ın alnına elimi bastırdım. Dışardan geldiğim için soğuk olan elim, sıcacık alnı yüzünden alev alacaktı neredeyse. Korkuyla yorganı kaldırıp, Devran'ı oturur bir hale getirdim. Başı omzuma düşerken endişe doluydum.

AĞA / BERDEL / [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin