25

9.1K 658 121
                                    

Sinirden başım çatlayacak kadar ağrırken, yerimde doğrularak kendime bir kahve yapıp, bir de Adar'a su getirmek adına mutfağa adımlamadan önce yanımda uyuyan adamın saçılarını okşamış ve yanağına küçük bir öpücük bırakmıştım.

Adar ile odadan çıktıktan sonra duyduğumuz kadarıyla aşağıda kıyamet kopmuştu ama ikimizin de uğraşacak gücü kalmadığı için pek de umursamadan odamızda yatıp, birbirimizi bırakmayacak kadar sıkı sarılarak uykuya dalmıştık. Çok yorgunduk, ikimizin de yaşamı, yaşadıkları kolay değildi üzerine bir de tam mutlu olduk derken bir anda götümüzde olaylar patlıyordu ve ne ben ne de Adar artık nasıl baş edeceğimizi bilemiyorduk.

Bu düşüncelerle birlikte kendimi sakinleştirmeye çalışarak odadan çıkarken, neredeyse gece olmasından kaynaklı, kimsenin olmadığını düşünsem de yine de sessiz olmaya çalışarak mutfağa adımladım. Evin içinde dolaşırken içim o kadar daralmıştı ki kahve içmekten vazgeçip, iki bardak ve su alıp siktir olup odama gidecektim. Sonra da bu olaylar durulana kadar, o odadan çıkmayacaktım.

Mutfağa doğru ilerlerken duyduğum fısıltı şeklindeki konuşma sesleri ile içerde birilerinin olduğunu anlayıp küfürler ederek geri dönecektim ki duyduğum ses ile ne kadar yanlış olsa da dinlemeye karar verdim.

Belliydi çünkü bir boklar dönüyordu ortada.

"Şimdi bak beni iyi dinliyorsun, bir daha bu fırsatı bulamayız çünkü" konuşan Fatma iken daha fazlasını duymak adına biraz daha yaklaşıp duvarın arkasına sinmiştim. "Yarın ben ne yapıp edip, Devran denen çocuğu evden çıkaracağım. Bu sinirle abim muhtemelen evden de gitmez, giderse de şirkete gidersin zaten sorun değil o kısım" duraksadı ve bir süre biri dinliyor mu diye bekledi ama ses gelmeyince devam etmeye başladı. Bense o sırada nefesimi tutmaktan patlayacak hale gelmiştim.

"Neyse işte sen de o sırada süzülüyorsun abimin yatağına, ya da şirkette odasına bilemiyorum ve artık ne yaparsanız yapın işte ama çocuk olsun. Hamile olunca da hem sen rahat edersin hem de ben. Sonra ben istediğin parayı veririm. Gerçi ona da ihtiyacın olmayacak çünkü artık bu eve gelin geleceksin" diyerek sinsi sinsi güldüğünde gözlerim şokla açılırken küfür etmemek için ağzımı elimle kapatmak zorunda kalmıştım.

"Tamam anladım da bir şey merak ediyordum. Hadi benim derdim belli ama senin bu çocukla alıp veremediğin ne?" Dediğinde bir 'peh' sesi çıkarmıştı ağzından Fatma. "Ne derdim olacak be? Abimin yanına onun gibisi yakışmıyor, fakirin teki, bir de erkek yani olacak iş mi? Onun yanına yakışan senin gibi güzel, küçük de olsa adı olan bir ailenin kızı lazım" Dediğinde artık sinirden damarlarımın patlayacağını düşünüyor olsam da konunun daha fazla uzamasına izin vermeden sakinmiş rolü yaparak mutfağa girdim.

Beni gören iki kadının da beti benzi anında atarken, benim sinir katsayım daha da artmaya başlamıştı.

"Aa Devran, sen de mi uyuyamadın? Gerçi normal üstüne kuma gelecek öyle kolay mı bunu kaldırmak? Uyuyamazsın tabi" Diyerek hemen toparlanıp sinsice gülümseyen kızın yanına adımlayıp tam önünde durdum. Yukarıdan bakarken ne kadar küçük kaldığını anlamış olacak ki bir iki kere yutkunup, gözlerini gözlerimden çekti.

"Senin derdin ne lan benimle?" Derken masaya elimi koyup, iyice eğilerek yüzümü onun hizasına getirdim ve sertçe gözlerinin içine baktım. Muhtemelen sinirden kızarmış yüzüm ve çıkan damarlarımla çok korkunç görünüyordum ki bu karşımdaki kadının yüzünden gayet de belli oluyordu. "Bak kızım, ben senin o sessizce susturduğun gelinlere benzemem. Senin de rahatsız olduğun gibi erkeğim, gelin değil damadım ve yemin ediyorum yerin dibine sokarım seni. O yüzden yol yakınken vazgeç bu işlerden, canı yanan ben değil sen olursun" derken karşımdaki kadın neredeyse korkudan titreyecek hale gelmişti.

Sözlerimi bitirdikten sonra doğrulup, yan tarafımda duran ve yüzü bembeyaz olmuş diğer kadına döndüm ve yüzümü buruşturdum.

"Hele sen. Senin hiç mi yüzün yok be kadın? Biraz utan, hadi utanmıyorsun birazcık saygın olsun kendine, iki kuruş para için yaptıklarına bak! Kaç tane kadın bu hayattan kurtulmak için uğraşıyor, neler çekiyor! Sense gelmiş kuma olmak istiyorsun hele ki açık açık seni istemeyen bir adama!" Susup dişlerimi sıktım, sinirden kırılacak kadar sert sıkınca kendimi durdurup devam ettim.

"Bir tane, bakın ikinize de söylüyorum, bundan sonra bir tane hatanızı göreyim doğduğunuza pişman ederim! Seni de yarın bu evde görürsem kimseyi dinlemem kolundan tuttuğum gibi kapıdan atarım" Dediğimde Fatma ayaklanmış ve tam karşımda durmuştu. "Sen kimsin de bizi tehdit ediyorsun!? Kimsin ha!? Seni çöplük faresi, gelmişsin köyünden bize ağalık mı taslıyorsun!? Kimin evinden kimi atıyorsun ha sen!?" Dediğinde tam ağzımı açıp cevap verecektim ki arkadan yükselen gür sesle şiddetli bir biçimde bıraktım nefesimi.

"Fatma!" Diye bağıran kadınla biraz daha rahatlayıp susmak adına yanağımın içini ısırdım. "Düzgün konuş Devran ile. Bu aralar yaptıkların boyunu aştı zaten, kızım falan demem alırım ayağımın altına!" Derken yanıma doğru gelip, elini omzuma atmıştı.

"Devran da bizim evimizin bir üyesi, bu evde onun da sözü geçer artık. Hele ki kocasına dadanmaya çalışan akbabalar varsa!" Diyerek yüzünü çevirince Çağla denen kız kafasını yana doğru çevirmişti. İlk defa utanma belirtisi göstermişti hayret! "Bir de yüzsüzce oturuyor! Biraz utan be kızım! Anan babana saygın olsun diyeceğim de onların da senden kalır bir yanı yok ki!" Dediğinde kaşlarım havaya kalkmıştı. Genetikti demek ki bu yüzsüzlük.

"Ben kötü bir şey yapmıyorum, sevdiğimin iyiliğini istiyorum sadece" dediği anda kimseyi umursamadan sinirle masaya elimi vurup bağırmıştım. Artık son noktaydı benim için bu cümlesi.

"Ulan ne çocukmuş anasını satayım ya! Hem çocuğu geç ne iyiliği? Mutluluğunu bozarak mı sevdiğine iyilik yapıyorsun!? Görmedin mi sabahki halini!? Bu mu senin sevme anlayışın!?"

"Onun da bir çocuğa ihtiyacı var, hem Adar çocukları çok sever. Onu düşünüyorum ben sadece" diyerek hala gözlerime bakmaya devam edince ne yapacağımı şaşırmıştım resmen. Karşımda o kadar arsız bir insan vardı ki ne dersem diyeyim yine de yüzünü kaldırıp bana bakacaktı. Kelimeler yetmezdi ki böyle insanlar için.

Yüzüne öylece bakarken o kaşlarını kaldırıp, yerinde dikleşti. İkimiz de ses çıkarmadan birbirimize bakarken yüzümü buruşturup, geri çekildim sakince. Bağırmanın, dövüp, sövmenin bir anlamı yoktu, sadece kendime ve Adar'a zarar verirdim. O yüzden sustum ve arkamı döndüm. Döndüğümde bana uykulu gözlerle bakan yüz içimi ferahlatırken, o ise kaşlarını çatmış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onun da bu saçma olaylara dahil olmasını istemediğimden yanına gidip elini tuttum ve çekiştirerek peşimden sürüklemeye başladım.

Şu an herkesten uzak biz bize kalmamız gerekiyordu. Bir de yarın uyandığımda, bu iki salağın planlarını anlatmam lazımdı ama şimdilik sadece dinlenip, sakinleşmek istiyordum.

Adar da beni anlamış gibi sessizce peşimden gelirken ister istemez gülümsedim. Bu adam yanımdayken yaşadığım olaylar daha kolay atlatılır gibi geliyordu sanki.

Demek sevmek böyle bir şeydi ha!?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AĞA / BERDEL / [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin