Gözlerimi Sıkıca Kapat

233 59 194
                                    

Gözler kapandığında her şey daha karanlık görünür, sonsuz uykuyla aranda ince bir köprü kurulur. Rüyalar aleminde dolaşmaya başladığında ışıkları sönmüş evrenin kapısının ardında bulunan daha az tehlikelidir artık. Melekler hurin olur etrafında dört döner, şeytanların efendisi olursun, önünde diz çöker.

  Gözler kapandığında başlar yalanın gerçekliği. Uyumadan önce anlatılan uyduruk, varmış, yokmuş masalları son bulur, krallığın kurulur, hükmün sürülür. Dünyayla bağlantını ancak cılız aydınlığını karanlığa çevirdiğinde kesersin. Sonra koyunları saymaya başlarsın.

  Bir koyun, iki koyun, üç koyun... Bir kurt koyuna pusu kurdu, iki kurt koyuna pusu kurdu, üç kurt koyuna pusu kurdu, tilkilerle dost oldu, zavallı koyun sonunda vahşilerin sofrasına meze oldu. Beyaz postu yere serildi, kurtla tilki üzerinde sevişti, çocuklarının adını 'koyun' koydu.

  Gözler kapandığında körelmiş duyularını bilersin, saklanırsın, yakalarsın, hülyalara dalarsın sonra? Sonra bir bakmışsın gri ruhun tanrının huzurunda af dileniyor, koyun seni arkadaşı biliyor, geyikleri avlayıp postları üzerinde sevişip çocuklar yapıyorsunuz, adlarına da 'melek' deyip şarap şelalesinde kutsuyor, etlerini tanrıya hediye ediyorsunuz. Işıklar söndüğünde içinizdeki dişleri bilenmiş, kana susamış hayvanlığınız uyanıyor tüm vahşiliğiyle.

  Şimdi kapat gözlerini ve saymaya başla. Bir koyun... iki koyun... üç koyun... Bir okuyucu koyuna pusu kurdu... iki okuyucu koyuna pusu kurdu... üç okuyucu koyuna pusu kurdu... Peki, sonra koyuna ne oldu?

  "Uyan..." genç kız uzaktan bir ses duydu. Bir şey bedenini hiddetle sarsıyordu. Sesin kaynağı kızın kulağına yaklaştı. Nefes almadan "Uyan, uyan, uyan..." diye sıraladıkça tırmalanıyordu sanki beyni. "Uyan hadi..." güneş ışıkları gözlerini, ses ise kulaklarını acıtıyordu. "UYAN!" diye bağırdı ısrarcı ses.

Gece irkilerek yerinden kalkmak isterken sert bir şeye çarptı, alnı acımıştı kızın. Çarptığı şeyin de canı yanmış olacak ki inleme sesi geldi "Ah, Ne yapıyorsun be kızım!" diye çıkıştı. Genç kızın bulanık gözleri netleştiğinde çarptığı nesnenin burnunu tutan Ege olduğunu fark etti. Gece gülerek "İntikam alıyorum." dedi acıdan kıvranan adama.

Genç adam acısı azaldığında elinin tersiyle  burnundaki kanı silip "Kalk hadi, işimiz var seninle bugün." dedi. Genç kız anlamamış bir şekilde tek kaşını kaldırdı. "Ne işimiz var?" diye sordu adama. "Fazla merak etme sürprizi kaçar yoksa." dedi Ege gülümseyerek. Yavaşça genç kızın üzerinde emekleyip "Bileklerini çözme zamanımız gelmiş." dedi elinin tersiyle kızın bacağını okşayarak. Genç kızın gözlerine vahşi bir hayvan gibi bakarak, ellerini bir arada tutan kemere doğru ilerledi.

  "Kendine Gel!" diye bağırdı genç kız adamın altında çırpınırken. Hareketleri kısıtlıydı. Genç adam sırıtarak "Ne o, korktun mu yoksa?" diye sordu kıza. Gece, üzerine baskı yapan bedene rağmen yerinden doğrulmaya çalışıp "Senden mi?" dedi alayla adamın dudaklarına doğru. Ege, kızı ensesinden tutup geri çekilerek ikisini de uzandıkları yerden doğrulttu.

Genç kızın omzuna çenesini yasladı. Kız, adamı uzaklaştırmak için hareket ediyordu. Adam gülümsedi. Kafes kuşu aç bir sokak kedisinin pençesinden kaçabilir miydi?

Genç adam, kızın kürek kemiklerinin arasına parmağını yerleştirerek omurgasından aşağıya uzunca bir yol izledi. Huylanan kız sırtını dikleştirdiğinde bedenleri birbirine değdi. Genç kız bulunduğu durumdan oldukça rahatsızdı. Bu işkencenin ne zaman son bulacağını düşündü. Bilekleri özgürlüğüne kavuştuğunda def olup gidecekti. Gidebilir miydi?

REQUIEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin