69

120 21 44
                                    

Güzel haftalar güzel ruhlu güzel okurlar!

Bölümü güzel açtım, ama güzel bir bölüm vadetmiyorum :D Mars ve Olive'i bir banyo tezgahının üzerinde bırakmıştık. Kaldığımız yerden devam ediyoruz...

Keyifli okumalar,

E.Ç.

***

Break it to me gently...

***

BÖLÜM 69:

İTİRAF

Mars şüphesiz ki tanıdığım en vurdum duymaz insandı. Bencil davranışlarıyla defalarca kez beni delirtmişti. Bu geceyse, ilk kez o düşüncesiz oğlan olmasını ben istiyordum. Ne olurdu yine umursamasa? Ne olurdu hep yaptığı gibi boş verse? İkimiz de boş versek... Önemsemeyi bıraksak... Sorgulamasak... Korkmasak...

Olmamıştı.

Lanet olsun ki ilk kez aklı başında davranan oydu. Yavaşça duran, dudaklarını çeken, benden uzaklaşan... oydu. Alnı alnımda, gözleri kapalı bir süre bekledi. Onun göğsü de benim gibi inip kalkıyordu. Bir eli hala yanağımdaydı. Sonunda gözlerini açıp başını kaldırsa da parmakları yüzümde kaldı.

"Bu her şeyi daha da zorlaştırır," dedi. "İnan bana."

İnanıyordum. Şimdi bile kalbim yeniden ona ulaşmak için göğüs kafesimde çırpınıyordu. Ellerim ona uzanmasın diye yumruk yapmıştım. Dişlerim uslu durması için alt dudağımı parçalıyordu. Devam etseydik ne olurdu? Muhtemelen kendi zihnimin hapishanesinde sonsuza dek bu ana sıkışır, karanlıkta bir başıma yok olurdum. Biliyordum, Mars beni koruyordu. Kendini koruyordu. Bizi koruyordu. Ama...

Sonunda geri çekildiğinde yaşadığım sarsıntıyı hafifletecek hiçbir mantıklı açıklama yoktu. Ya da titreyen bedenimi onun gibi ısıtacak. Korkarım bundan böyle ebedi bir kışın içinde kalacaktım. Mars'ın köşedeki tişörtü alıp başından geçirmesini izledim. Sonra beni banyoda bırakıp odaya döndü. Kendimi toparlayıp peşinden gidecek gücü bulmam hemen olmamıştı elbette. Odaya girdiğimde Mars sırt üstü yatağa uzanmıştı. Belki uyuyordu bile. Elinin tersini gözlerine bastırmıştı. Ama sesimi duyunca kolunu indirdi, başı bana döndü.

Ağır ağır yanına gidip yatağa uzandım, yorganı üstüme çektim. Özellikle aramıza mesafe koymuş, ama ona doğru yan yatmıştım. Bir süre sessizce birbirimizi izledik. Sanki birlikte o kadar çok şey görüp yaşamıştık ki edecek sözcük kalmamıştı. Ben de sustum ve bu geçici anın tadını çıkardım. Yastığı onun gibi kokuyordu. Hala uzansam dokunabileceğim kadar yakınımdaydı. İçimi parçalayan hüzne rağmen, bir şekilde onun yanında güvende hissediyordum.

"Teşekkür ederim," dedim.

Şaşırdı. "Ne için?"

"Bu gece beni yalnız bırakmadığın için. Bir de... birden fazla kez beni kurtardığın için."

Belli belirsiz gülümsedi. "Sen de beni kurtardın. Merdiveni akıl etmesen sonumuz gelmişti."

O anı hatırlamak bakışlarımı kaçırmama neden oldu. "Sonumuz gelmişti," diye tekrarladım. Kurtlar, dişleri, kan... İçim ürperdi. Korkunun böyle hızlı bedenimi ele geçirmesi ne dehşet vericiydi.

"Hey..." dedi Mars. "Düşünme artık. İkimiz de iyiyiz. Olanlar da geride kaldı."

"Öyle..." diye mırıldandım. Tebessüm etmeyi denesem de tenimi saran soğuğu üzerimden silkeleyememiştim. Yorganı biraz daha yukarı çektim.

Yatılı RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin