64

122 22 71
                                    

Canlarım... 

Bölüme şöyle bir iç çekerek başlıyorum.  Çünkü... çok acıklı bölüm oldu çok. OF OF OF. Neden böyle oldu ben de bilmiyorum. Önceden hazırladığınız mendiller vardı ya, onları bırakıp bir tuvalet kağıdı rulosu alın. Sonra da hikayeye dalın.

Tatil, seyahat, uykusuzluk demedim size bölümü de çizimi de yetiştirdim, bol yorumunuzu bekliyorum.

Hadi keyifli okumalar,

E.Ç.

***

Break it to me gently...

***

BÖLÜM 64:

YOLUN SONU

Tarben'in bana sorular sormasını bekledim. Bu insanların arasında ne yaptığım ilk soru olmalıydı. Nasıl bu korkunç oyuna dahil olmuştum? Neden olmuştum? Ne yaşanmıştı? Sonra beni azarlamalıydı. Aptallığım için, kendimi bir kez daha küçük düşürdüğüm için, en çok da... aldığım tüm kararlara rağmen yine gardımı düşürdüğüm için...

Ama tüm bunlar yerine beni kendine çekip sıkıca sarıldı Tarben ve iyi olup olmadığımı sordu. Çünkü o Tarben'di. Çünkü o, nasıllardan ve nedenlerden çok benimle ilgileniyordu. Diğerlerinin ne yapıp ne dediği değil, ben önemliydim. Belki biraz da... alacağı cevaptan korkmuştu. Sorsa da açıklayamazdım ya, neden Mars'ın önünde gözlerimin kapandığını, neden dudaklarımın hasretle aralandığını, neden ona uzandığımı merak ediyor olmalıydı.

Ona yalan söylemedim. İyi değildim, o da bunu zaten biliyordu. Üstelemedi. Yan yana, sessizce Yurt'a yürüdük. Beni odama bıraktığında hala bir damla gözyaşı dökmemiştim. Hala yaşadıklarımın şokundaydım belki. Yada belki, zaten dibi görmüştüm, artık hiçbir şey derimi aşıp canımı daha çok yakamıyordu.

Bu gecenin kirini hiçbir şey silip atamazdı. Yine de uzun süre küvete doldurduğum suyun içinde uzandım. Derim kırış kırış olana dek... Sonra kolumdaki yanığa krem sürdüm ve yattım. Yarın kolay olmayacaktı. Ruhların konuşacağını biliyordum. Hep konuşmuyorlar mıydı zaten? Belki şimdiden hikayem kulaktan kulağa dolaşmaya başlamıştı.

Onlara bir şekilde katlanabilirdim, ama bu geceden sonra Mars'ı görmek... İşte zor olan buydu. Ondan nefret ettiğimi düşünmesini istemiştim. Kendime olan saygımı korumak için buna ihtiyacım vardı. Sergilediğim aciz performanstan sonra böyle bir seçeneğim kalmamıştı korkarım. Sorulara verdiğim cevaplar... karşısında kendimi kaybedişim... Aptal değildi Mars, elbette gerçeği çözmüştü.

Gözlerimi yummadan önce yarın derse gitmemeye karar verdim. Muhtemelen Mars gelmezdi, ama o ufacık ihtimal bile katlanabileceğimden fazlaydı. Birkaç güne buna da alışır, planıma geri dönerdim nasılsa. Şimdiyse... yan döndüm, tutunacağım tek dalmışçasına yastığıma sarıldım ve mağlubiyeti kabullendim.

Ertesi gün garip bir sürprizle geldi. Ne kadar beklediysem de ders programı posta kutuma düşmemişti. O düzensiz hafta sonlarından birindeydik demek. Tatil iki değil, üç gündü. Derin bir nefes aldım. Tanrı katından -ya da Müdire katından- beklenmedik bir hediyeydi bu. Boşa harcayacak değildim. Çalışma masama gittim, arkadaşlarıma kısa bir not yazıp hepsine gönderdim.

Bugün yalnız kalmak istiyorum. Bahçemdeyim. Merak etmeyin.

Olive.

Gerisini Lark'ın halledeceğini umuyordum. Ne yaşadığımı en iyi o biliyordu. Ursa'nın göz yaşlarını, Diego'nun ısrarlarını ve sevgilisinin mantıklı önerilerini ekarte edecek yegane güç oydu. Tarben'e gelince... o sınırını asla aşmazdı zaten.

Yatılı RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin