24

137 19 21
                                    

Selam güzel okurlar,

Yazar berbaaat bir haftanın ortasında bile bölümü de çizimi de yetiştirmeyi başardı. Kan, göz yaşı ve bolca inat sonucunda sizi yine içinizin yağlarını eritmeli bir bölüm bekliyor. Kitabın eeeen kritik bölümlerinden biri. Artık bi alkışınızı alırım. Bolca yorum bekliyorum, biraz morale ihtiyacım var...

Keyifli okumalar,

E.Ç.

***

Another one bites the dust

***

BÖLÜM 24:

BÜYÜK ANLAŞMA

Attığım adımı ikincisi takip etmedi. Durmuş, basıp odama gitmek yerine yüzümü yeniden stüdyoya dönmüştüm. Çünkü bir geri zekalıydım. Çünkü kafamın içinde Mars'ın düştüğü duruma göbek atan egomun sesi kadar baskın başka bir ses daha vardı. Ona vicdan deniyordu sanırım. Sırtımın tam ortasında, ulaşamadığım, durduramadığım, kurtulamadığım bir kaşıntı gibiydi.

Mars'ın bana doğru gelmeyen bir sürü davranışı olabilirdi, ama dibinde geçirdiğim onca gün boyunca kimseye zorla bir şey yaptırdığını görmemiştim. Kızlar başlarına gelecekleri bilerek onu seçiyorlardı. Vaat yoktu, yalan yoktu, zorlama yoktu. Oysa Pam'in yaptığı... Mars'ın zaafını ona karşı kullanmak ve onu köşeye sıkıştırmaktan başka bir şey değildi. Yanlıştı.

Dünyadaki tüm yanlışları ben düzeltecek değildim. Özellikle bu yanlışa hiç karışmasam acayip kendi hayrıma olurdu. Buna rağmen elimdeki iki koca tabakla stüdyoya şaşalı bir giriş yaptım.

"Mola zamanı! Harika şeyler getirdim!"

Pam sıçrayıp koltuğa devrildi. Tek bacağı garip bir açıda Mars'ın dizlerinin üstünde kalmıştı.

"Ay misafirin mi vardı Mars?" dedim gözlerimi şaşkınlıkla kocaman açıp. "Tüh ya, bilsem daha çok şey alırdım. Neyse bir şekilde idare ederiz."

Tabakları piyanonun üstüne çarparak bıraktım. Normalde olsa tam şu an Mars ayakkabısını çıkartıp kafama fırlatırdı. Yiyecek içecekleri enstrümanlardan uzak tutmam konusunda defalarca azar yemiştim. Şimdiyse tepki veremeyecek kadar şaşkın olmalıydı. Kıpırdayamamış, koltuktan beni izliyordu. Hem şüphe hem de umut vardı gözlerinde.

Pam ise ondan çok daha hızlı toparlanmıştı. Ayağa kalkıp elini beline koydu. Hoşnutsuzluğunu saklamaya çalışmıyordu. "Sen devamlı Mars'ın peşinde dolanan kızsın," dedi.

Tanrım, bu kızın öyle doğal bir özgüveni vardı ki... Durduğu yerden aurasının gücüyle beni dışarı itiyordu sanki. Önümde iki seçenek duruyordu. Ya sele kapılıp sürüklenecek ya da bulduğum ilk sabit şeye tutunacaktım. Ben ikincisini seçtim ve kendimi piyanonun koltuğuna bıraktım.

"Ben Olive," demeyi başarmıştım bu arada. "Mars'ın ruh eşiyim. O yüzden birlikte takılıyoruz. Müziğine de epey yardımım oluyor. "

Yalanımı saklamak istercesine gülüşüm kontrolsüzce yüzüme yayıldı. Elim tamamen panikten nota kağıtlarını karıştırıyordu. Hiçbir şey ifade etmeyen sayfalar arasından birini seçip en öne koydum. Parmaklarım muhtemelen tamamen yanlış bir şekilde tuşların üzerindeydi. Pam'in bana doğru ilerlediğini göz ucuyla görünce panikle çalmaya başladım. Uyumsuz sesler stüdyoda çınlayıp içimi kaldırmıştı.

Yatılı RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin