Yan koltuk prensesi, Micheal Kaiser; sürücü koltuğunda oturan Isagi Yoichi'yi sinir etmeye çalışarak aracın radyosunu kurcalıyordu. Isagi'nin çalma listelerinden birine tıkladı ve ne dediğini anlamadığı ama ritmi güzel bir İngilizce şarkıyla karşılaştı.
Ekrandaki diğer şeyleri de bir yandan kurcalarken diğer yandan da Isagi'nin ne kadar para kazandığını ve bu kadar lüks bir arabaya sahip olduğunu sorguluyordu. Kendisinde bile yoktu ya bu araba. Acaba Isagi'ye sevgilisi mi almıştı? Sormaktan zarar gelmezdi, değil mi?
"Arabaya çok para harcıyorsun herhalde."
"N'oldu ki? Hayretler içindeyim. Yüce Micheal Kaiser'e beğendirebildiysem benim için bir şereftir."
Isagi'nin dalga geçmesi ile göz deviren sarışın, çalma listesindeki şarkıları atlamaya devam eder. İtalyanca şarkı bile vardı ama Almanca yoktu!
"Sevgilin falan mı aldı diyece-"
"Aylık Rin'den daha fazla kazanıyorum, Kaiser."
Sarışın genç, sözünün sertçe kesilmesine karşın yanındaki mavi gözlüye göz ucuyla bakar. Demek sevgili parası deyince kolayca sinirleniyordu. Gerçi haksız da sayılmazdı, Rin'den çok kazanıyorsa onun parasına neden ihtiyacı olsundu ki? Ama Kaiser nereden bilsin Isagi'nin para bastığını?
Kaiser, ortamdaki havanın bir anda gerildiğinin farkındaydı. Patavatsızlığını konuşturmuştu yine işte. Isagi aptalıyla arasının gergin olmasını sevmiyordu. O, sinirli oldukça diken üstünde hissediyordu kendisini. Antrenmanda olsun, maçlarda olsun; Isagi bir şeye sinirliyse tüm tadı kaçıyordu.
"Hangi şarkıyı açayım?"
Isagi, yola odaklanmıştı. Kaiser onun sinirinden dolayı cevap gelmeyeceğini sanmıştı ama Isagi onu yanıtladı.
"Frank Sinatra'nın parçalarından birini açabilirsin."
Monoton ve duygusuz tonda söylediği şey ile Kaiser'in kaşları havalandı. Müzik zevki dış görünüşüne hiç de uymuyordu. Bir süredir de karıştırdığı çalma listelerinden buna kanaat getirmişti.
İlk gördüğü Frank Sinatra parçasına bastı. Kendisi bu sanatçıyı dinlemediği için bilgi sahibi değildi. Fakat daha ilk saniyeden Isagi'nin gergin omuzları gevşemişti. Kaiser, onun sevdiği bir parçaya denk getirmişti herhalde.
Şarkı ilerledikçe Kaiser bundan emin oldu, Isagi mırıldanarak şarkıya eşlik ediyor, direksiyona parmaklarıyla vurarak ritim tutuyordu. Kaiser de rahat bir nefes almıştı. Telefonundan şarkıyı favorilerine ekledi. Isagi'nin sinirli bir anına denk gelirse kullanabilirdi.
Ayrıca, hiç de fena bir şarkı değildi.
Şarkı bittiğinde otomatik olarak yeni bir şarkı çaldı. Isagi tereddüt etmeden konuştu.
"Parçayı geçsene."
Kaiser kafa salladı ve sonrakini açtı. Isagi yine huzura ermiş görünüyordu. Sarışın, onun zayıf noktasını keşfettiği için memnundu. Aslında kendisi keşfetmemiş, Isagi ona söylemiş olsa da keyif vericiydi.
Kaiser'in kulağına da tanıdık gelmişti bu parça. Mırıldanarak Isagi'ye eşlik ederken bir yandan da nerede bunu duyduğunu hatırlamaya çalışıyordu.
Isagi, Kaiser'in yola dalmış ve kendini kaptırmış bu halini videoya almak isterdi cidden. Az önceki aptalca olan sorusunu unutmuştu bile. Kapalı spor salonun önüne geldiklerinde dahi, hiç de arabadan inesi gelmemişti Isagi'nin.
Aynı durum Kaiser için de geçerliydi. Şarkıyı ise hatırlamıştı sonunda. Bunu, dün fazla alkolden sızmış olan Isagi uyanıp kendi kendine söylemişti. O kadar çok tekrarlamıştı ki Kaiser'in aklına kazınmıştı. Isagi'yi dün evine o bırakmıştı sonuçta, başka kim Isagi'nin huzur verici sesini bu kadar duyabilirdi ki? Kaiser'i bile mayıştırıyordu onun sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emperor! kaisagi,
FanfictionIsagi Yoichi, bir aydır dünyadaki en iyi forvetlerden biri olan Micheal Kaiser'in menajerliğini yapıyordu. Birbirleri ile asla uyuşmayan kişilikleri, iletişim kurmalarını iyice zorlaştırıyordu. Futbolun zirvesine uzanan bu yolculuklarında aralarında...