Beraber uyuma mevzusu, pek de Isagi'nin istediği gibi gitmedi ne yazık ki. Kaiser onu azarlayıp kanepeye gönderdi. Eline tutuşturduğu bir tane yastık ve yorgan ile kanepeye kıvrıldı Isagi.
Nasıl Kaiser gibi bir milyonerin evinde misafir odası olmazdı ki? Hiç mi kimse gelmiyordu evine?
"Her gelen misafiri kendi odana atıyorsun herhalde. Yoksa bi' misafir odası olurdu."
Kaiser, yanındaki kanepeye uzanmış olan Isagi'ye güldü. Leverkusen'in Avrupa Ligi'nde çeyrek final maçı vardı bugün. İlk 10 dakikayı kaçırmıştı ama devamını mutlaka izlemeliydi.
"Evime misafir almam ben."
"Ayrıcalığınım o zaman?"
"Menajerimi almakta sorun görmüyorum."
Isagi hayretle sarışına baktı. Bu kadar basit miydi yani?
"Diğer menajerlerini de aldın yani?"
Kaiser, Isagi'nin onu içine çektiği bir nevi sorgudan keyif almaya başlamıştı. Sırıtarak cevap verdi.
"Yoo. Sana özel."
"Ayrıcalıklı mıyım?"
"Evet."
"Niye?"
"Sikeceğim belanı şimdi. Golü kaçırdık."
Isagi, yüksek sesli kahkahalarından birini atar. Tam da yaptıkları konuşma ilgisini çekmeye başlamıştı ki Kaiser, her zamanki odunluklarından birini yapmıştı. Eğlencesine ona takılmayı seviyordu, Isagi. Çünkü bu geri dönüşleri bir başkasından alamıyordu. Tam Isagi'nin kafa dengiydi, Kaiser.
"Ofsayt oldu. Belliydi. Santraforları bok gibi. Değiştirmezlerse bu sezon kendi elleriyle bize birinciliği verirler."
Isagi'nin rakibi tereddütsüz yargılaması, Kaiser'i şaşırtmıştı. Ona göre Isagi, sadece mantıklı yorumlar yapan, akılcı biriydi. Pek de onluk bi' yorum değildi Kaiser'e göre.
"Hadi ya? Santraforlarına ihtiyaçları yok. Geçen maçta attıkları 3 golün 3'ünü de defans oyuncuları attı. Alman liginde böyle takım mı var başka?"
"Forvetleri yetersiz olduğu için defanslara çok yük biniyor. Geçen maçta da forvetler kaleyi korudu, defanslar hücum yaptı. Tam bir delilikti. Ama izlemesi çok keyifliydi."
"Stratejiyi nereden biliyorsun?"
Isagi, gözlerini kaçırır.
"Takımım menajeri eski bir arkadaşım. Beraber çok muhabbet ediyorduk. O günün akşamına tebrik için aramıştım, keyfi yerindeydi o zaman. Anlattı stratejiyi."
Kaiser, kafasını yana eğer.
"Maç daha 2 hafta önce olmadı mı? Çok zaman geçmiş gibi konuşuyorsun."
"Konuşmayı kestim."
"Ha... Anladım. Rin'e yürüyen bu muydu?"
"Ne?"
"Ne, ne?"
Isagi'nin ağzı açık kalırken Kaiser pot kırıp kırmadığını sorguluyordu. Ne yani, Noa'nın ağzını arayıp Isagi'nin bu depresif hallerinin nedenini öğrenmek istemesi suç muydu? Birazcık pot kırmış olarbilirdi. Sadece birazcık.
"Dedikodumun bu kadar hızlı yayıldığından haberim yoktu."
"Noa'dan laf arasında duydum ben de."
"Müller ve Rin'in dedikodusu? Laf arası? Kaiser. Taşşak geçmeyi bırakır mısın?"
Kaiser, suçlu olduğunu kabul etmek istemiyordu. Egosu, kendisinin Isagi'yi araştırdığını, Isagi'nin öğrenmesini istemiyordu. Ama fazla itiraz ederse çamura batardı. İki ucu boklu değnek yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emperor! kaisagi,
FanfictionIsagi Yoichi, bir aydır dünyadaki en iyi forvetlerden biri olan Micheal Kaiser'in menajerliğini yapıyordu. Birbirleri ile asla uyuşmayan kişilikleri, iletişim kurmalarını iyice zorlaştırıyordu. Futbolun zirvesine uzanan bu yolculuklarında aralarında...