XXIV. Bölüm

3 0 0
                                    

"Benim para çekmem lazım biraz bekler misin?" diye ona sordum. Akira başını sallayarak beni beklemeye başladı.

Ailemin bana küçük yaştan itibaren tembihlediği bir şey vardı. Aile kasamız. Eğer onlara bir şey olursa kendi paramı kazanana kadar harcayabileceğimi söyledikleri bir banka hesabıydı.

Ailem sektörlerinde başarılıydılar. İşlerini sevgiyle büyütüyorlardı. Bu yüzden az çalışsalar bile çok kazanıyorlardı.

Birkaç müzik akademisinden burs alıyordum. Bu sayede bu kasaya pek dokunmuyordum ama bu sefer burslarımın gelmesine daha iki gün olduğu için kasadan ödünç alacaktım.

İhtiyacım kadar parayı çektikten sonra bu sefer Akira'yı ben sürüklemeye başladım. Buraya gelirken tam zamanlı kalacağım için tüm eşyalarımı toplamıştım. Eşyalarım arasında şehirde giymeye uyacak kıyafetler olduğu için yaz veya denizle alakalı hiçbir kıyafetim yoktu.

Beraberce mayo satılan bir dükkâna girdik. Akira hemen raflara saldırırken ben ise uzaktan inceliyordum. En sonunda o renkli kumaşlarda bende sadece tek renk kumaşlarda karar kıldım.

Seçtiklerimizin bize uygun olup olmadığına karar verdikten sonra birkaç tanesini eleyerek kalanları aldık.

Bir sonraki durağımız butikti. Burada envai çeşit kıyafet olmasıyla Akira'nın favorisiydi. Askılarla bana yürüyerek "Pia sana kırmızı çok güzel yakışır bu bluzu ve şu beyaz uzun eteği denemelisin" dedi. Onu kırmayarak elime aldım ve denedim. Kırmızı bluzun kolları balon gibi şişiyordu. Etekte gittikçe genişliyor ve içinde rahat etmemi sağlıyordu. Aynada kendime baktım. Gerçekten de üstüme oturmuştu.

Dışarı çıkarak ona gösterdim ve Akira'nın da onayını aldım. Tekrar üstümü değiştirerek denemek için yanıma aldığım birkaç parça kıyafeti de denedim. Onlardan da alacaklarıma karar verip üstümü değiştirdim.

Elimde ki parçalara bakarak borda pufa oturdum ve Akira'nın üstünü değiştirmesini bekledim.

"Kira kesinlikle sana mor yakışıyor. Aslında morunda açık tonu çok iyi gidiyor."dedim onun çıkmasıyla. Gerçekten ona Kira dediğime inanamıyordum. Aralarında olan bu hoş lakaplara bende yavaşça dahil olmuştum ve açıkçası hoşuma gitmişti.

Akira fikrimi değerlendirerek aynı kıyafetin diğer tonlarını denedi. En sonunda ikimizin de elleri dolu bir şekilde dükkândan çıktık.

İtalya'nın meşhur suyunun yanında bir kafede oturarak limonata içerek dinlenmeye karar vermemiz ile soluğu güzel ve tatlı öğrenci dostu bir kafede almamız bir olmuştu.

"Buranın tatlıları aşırı iyidir ama şu an yiyemeyecek kadar yorgunum"

"Bir ara tekrar deneriz"

"Söz mü?"

"Söz"

O sahne yeniden zihnimde canlandı.

"Beraber deneriz"

"Söz mü?"

"Söz"

"Bu okuldan mezun olunca ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Belki İtalya'ya giderim. Orada mutlu olurum"

"Şuan değil misin?"

"İstediğim yerde değilim."

"Peki beraber gitmek ister misin?"

"Tabi ki hatta belki sokak sanatçısı bile oluruz"

"Söz verecek kadar emin misin?"

"Evet, söz veriyorum Beyaz kuğu"

"Sende her şeye söz veriyorsun nasıl olacak böyle?"

"Tutamayacağım sözler vermem"

Kafamı salladım ve bir yudum daha buz gibi soğuk limonatadan içtim. Kafamda onlarla ilgili onca soru vardı.

"Senin ve Darwin'in ailesini biliyorum ama ya diğerleri onların aileleri ne yapıyor da bu okuldalar"

"Amor ve Castor'dan bahsettiğini düşünerek açıklamaya başlayayım. Amor'un babası yurtdışında çalışıyordu. Eski evlerinde kalıyor. Zaten kendi başının çaresine bakabilir. Castor'unda çok şükür iki ebeveyni de hayatta"

"Anladım..." diye konuşmamızı bitirdim.

"Sen nerelisin Opia ve annenle baban nerede?"

"Hadi ya melez olduğumu o kadar çok mu belli ediyorum. Babam İtalyan annemde İspanyol."

"Peki daha önce nerede yaşıyordunuz İspanya mı İtalya mı?"

"Ailem vefat etmeden önce İspanya'da yaşıyorduk. Sonrasında buraya getirildim. Oradaki komşularımız babamın memleketinde yaşamamı ve ailemin vefat yerinden uzak durmam gerektiğini kararlaştırmışlardı. Gönüllü ve yaşlı bir teyze ile yaklaşık altı yaşıma kadar kaldım. Sonra işte Claier ile tanıştım..."

"Bir dakika Amor'un annesi mi?"

"Evet kendisi o yaşlarda benimde öğretmenimdi"

"Seni nereden tanıdığımı şimdi anlamaya başladım"

"Beni tanıyor muydun?"

Akira başını salladı ve anlatmaya başladı.

14 Temmuz 2015

Küçük çocuklar evin içinde koştururken Bayan Claier küçük öğrencisine yeni bir parça gösteriyordu.

Küçük kız çalarken çocuklar öylesine ses yapıyordu ki Bayan Claier dayanamayarak dışarı çıktı ve "Çocuklar!" diye kükredi.

Çocuklar bir ip gibi sıralanırken içlerinde olan tek kız geri kaçtı ve onları ispiyonlamaya başladı. Daha sonrasında arkasını dönüp kıkırdadı ve küçük Opia'ya baktı.

Bayan Claier diğerlerini azarlayarak Opia'ya döndü ve "Şimdi devam edebiliriz. Baştan al" dedi. Amor kapının üstlerine kapanması ile arkadaşlarına dönüp "Gerçekten çok yetenekli bir kız" dedi. Sonrasında Darwin ekledi "Çok yazık olacak ki annenin öğrencisi"

"Hadi gidelim ve Akira'yı kovalayalım öyle yaparak çok büyük bir yanlış yaptı" diyen Castor'a karşılık üçü birden bahçeye çıkarak kızı aramaya koyuldular.

Opia onları hep mutlu bir şekilde hatırlayacaktı. Belki gelecekte karşılarına çıkacak hatta onunla arkadaş olacaklardı ama şu anlık ortada bir şey yoktu. Bu yüzden sessiz kalmayı sürdürdü.

"İşte böyle. Sanırım seninle sadece bir kere tanışmadık. Zihnimi zorlamamam gerekirse daha birçok anı vardır. Neyse işimiz bittiğine göre gidelim mi?"

"İyi olur. Yarın kaçta çıkacağız biliyor musun?"

"Bilmiyorum ama sorabiliriz"

"Tamamdır odaya dönünce sorarız"

Son dediğimin ardından beraber kalkarak okula doğru yürümeye başladık. 

Kuğu GölüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin