XXIII. Bölüm

3 0 0
                                    

"Başardım" diye fısıldadım kendi kendime. Bana bakarak gülümsedi ve "Başardın" dedi. Kemanımı elimden bıraktım ve yanıma gelmesiyle selam verip alkışları kabul ettik. "Başardık" diye devam ettirdim onu.

Yavaş adımlarla sahneden çıktık. Diğerleri bizi orada bekliyordu. Akira beni görünce dönmeyi bırakarak boynuma atladı. Castor ve Darwin'de Amor'un çevresini sardı.

Üstümüze övgüler yağarken gözüm tek bir tanıdık seyirciyi gördü. Bay Cade bize doğru yürüyordu. Onların yanından ayrılarak emektar öğretmenimin yanına yürüdüm. "Bay Cade nasılsınız?" diyerek söze başladım.

"Bu performanstan sonra oldukça memnunum. Rakibinle parlaman büyük bir erdem Allen. Ama unutma o senin rakibin. Geçmişi unutma. Claier'ı unutma"

Sadece başımı salladım. Bay Cade tüm diyeceklerini bitirmiş olacak ki arkasını dönüp gitti. Claier ile ne alıp veremediği vardı düşünmeden edemiyordum. Bir gün bunu da öğreneceğimden şüphem yoktu.

Beni hala onlar ile rakip zannediyordu. Belki arkadaşlarıydım ama rakipleri değildim. Hepsi ile garip ilişkilerimiz vardı.

Bazen onları anlamakta öylesine güçlük çekiyordum ki. Mesela ilk hastanede uyandığımda Amor başımda konuşuyordu. Onun ne dediğini hiçbir zaman öğrenemeyecektim ve deli gibi merak edecektim.

Ayrıca onun bana beslediği duyguları merak ediyordum. Sonuçta en fazla arkadaş olabilirdik ve ben onu en fazla arkadaş olarak görecektim. Luther'dan sonra kalbimde ki açık yarayı onla doldurmayı denemiştim. Bu yüzden onu olduğundan fazlasıymış gibi görmüştüm.

Hayır Amor benim düşmanım değildi. Ben Amor'a duygu besleyebilirdim ama o bana besleyemezdi. Bu yüzden onu unutacak kadar ileri gitmeliydim.

Onlara döndüm ve beni bekledikleri için teşekkür edip dışarı çıktık. Kapının önünde bizi bekleyen kimse yoktu bu yüzden rahatça bahçeye çıktık. Üstümde ki elbise ne kadar bu ana uygunsuz olsa da onların yanındayken kendimi oldukça rahat hissediyordum.

Yine o banka gelmiştik. Her şeyin başlangıcı olan bu banka. Elbisemin toz olmasını önemsemeden oturdum. Hepsinin gözlerinin içine baktım. Evet gerçekten Amor benden bir zerre olsun hoşlanmıyordu. Benimde yeni kişileri tanıma vaktim gelmişti.

Kahkahalarımız tüm bahçeyi sarsarken Darwin aniden "Babama bizi alması için mesaj attım. Yarın gelebileceğini söyledi" dedi. Bu habere en hızlı sevinen Akira olmuştu. Gerçekten üç hafta hem çok sakin hem de çok hızlı geçmişti.

Akira beni kolumdan tutup "Hadi çantalarımızı hazırlamaya gidelim" diye çekti. Eteğimi toplayarak peşinden gittim. Konser öncesindeki o havalı halimizden şimdi eser yoktu. Bu olayda ayrı bir ironiydi. Onun hızlı koşmasına yetişemeyince bana bakarak "Hadi Pia çok yavaşsın" dedi. "Topuklular ile dolaşmak ne kadar zor haberin var mı?" diye ona sordum. Tabi ayağında ki babetler ile bu kadar hızlı koşmasına şaşırmamalıydım.

 Sonunda klavyeli ve basmalı çalgılar bloğuna geldiğimizde Akira kartını çıkartıp okuttu. Bu odaya ilk defa geldiğimi yeni fark etmiştim. Bizden bir farkı yoktu. Sadece köşede küçük bir org bulunuyordu. Bununda Amor'un olduğu kesindi.

Akira odayı kendi tarzında çiçekler ile süslemişti. Bir kısım renkli diğer kısımda notaların siyah ve beyaz renginden oluşuyordu. Bu kısmın Amor'un olduğunu tahmin etmek öyle pekte zor değildi.

Beni kendi odasına çekerek kıyafetlerini ortaya döktü. Dolabı çok renkliydi. Aynı karakteri gibi deli dolu karakterleri vardı. Onun yanına kalın kıyafetleri de aldığını fark edince sordum "Yazlık için gitmiyor muyuz neden bunları alıyorsun?".

"Groix'in tadı yazın çıkar ama biz bu sene biraz erken gitmek istiyoruz. Şu an hava on beş ila yirmi derece arasıdır. Bu yüzden öğlen vakti sıcaktan bunalıp tekneye bineriz akşamları üşüyüp evde ısınırız. Sende buna dikkat et yoksa hasta olabilirsin" diye beni yanıtladı.

Başımı sallayarak onu anladığımı ifade ettim. Onun unutkan bakışları arasında "Denizde yüzmek için eşyalarını aldın mı?" diye sordum. Akira bu söylediğimi az önce fark etmiş gibi "Sanırım hayır. Tatilde eve dönüp oradan alırım diye düşünmüştüm. "dedi.

"Ailende orada yaşamıyor mu? Eşyalarını oradan alabilirsin"

"Ailem sadece yazları gidiyor ve en sevdiğim aktivite olan alışverişi atlayamam. Büyük ihtimalle senin de ihtiyacın var. Bence hemen üstünü değiştirip gitmeliyiz. Hatta bak benim elbiselerimden birini giy zaman kaybetmemiş oluruz"

Öncesinde biraz çekinsem de Akira'nın kararlı bakışlarının ardından elime tutuşturduğu yeşil elbiseye bakarak banyoya doğru ilerledim. Yurt odalarının yerleşim planı aynı olduğunu için bulmak zor olmamıştı. Üstümü değiştirdikten sonra Akira bana bir çift beyaz babet uzattı ve "Bu kadar yavaş yürürsen yetişemeyeceğimiz için bunları da giy" dedi.

Hızlıca ayakkabılarımı değiştirerek telefonumu kontrol ettim. Bildirim yoktu. Bu yüzden telefonumu sessize alarak kapattım.

Akira'da bu süre boyunca üstünü değiştirip yanıma gelmişti.Koluma girerek beraber odadan çıktık. 


Luther'la buluşmaya giderken yürüdüğüm yolları yürümek biraz olsun canımıacıtmıştı. Kalbime gömdüğüm bir gerçekle daha karşılaşmak istemiyordum.

Uzun yürüyüşün ardından geniş meydana geldiğimizde Akira yorulmuş birhalde sevinerek "İşte bu manzaraya bu kadar yol değer" dedi ve her zamanki gibibeni çekerek dolaşmaya başladı. 

Kuğu GölüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin