15

195 36 41
                                    

Müneccim kadın ile konuşmamın üstünden yaklaşık üç saat geçmişti
Hava yavaştan kararmaya başladığında yıkanıp temizlenmek için hamama gittim

Sıcak suyun içinde biraz rahatlardım yaktığım tütsü sayesinde de sakinleşmek huzura erişmiştim

Yaklaşık bir saat banyoda kendim ile keyif yaptım
Bence bu ödülü hak etmiştim
Bu kadar kaygılı geçen günlerin ardından rahatlamak benim hakkımdı

Hamamdan çıktığımda havanın iyice karardığını ve akşam olduğunu gördüm

Prens bu gün beraber içmek istediğini söylemişti

Dün buluştuğumuz yerde beni bekleyeceğini söylemişti
Odama geçip prensin yanına gitmek için hazırlanmaya başladım

Çok abartı bir şeyler gitmemiştim ve makyaj da yapmamıştım

Ne de olsa içeceğiz değil mi günün sonunda sarhoş olup kafayı dağıtacağız zaten

Daha sonra hoş kokulu suyumu boynuma ve bileklerime sürüp hazır olduğuma kanaat getirdim
En son kendime aynamdan baktım ve saçlarımı düzeltmeye çalıştım

Kıvırcık saçlı olduğumdan ne kadar düzeltmeye çalışsam da bir ise yaramıyordu
Bende ufak bir incili toka taktım ve dışarıya çıktım
Kapının önünde bekleyen dahyuna odasına gidip uyuması gerektiğini söyledim ve prensin her zaman talim yaptığı yere doğru ilerledim

Beklediğim gibi yine talim yapıyordu
Bir süre benim geldiğimi fark etmedi
Hırsla kılıçlarını savunmaya devam etti

Beni fark etmesi için biraz daha ilerledim en sonunda beni görünce kılıçlarını kılına koydu ve bana gülümseyerek yaklaştı

"Gelmişsin gidelim mi?"

"Olur gidelim"

Dediğimde elimden tuttu ve beni bir yere doğru sürüklemeye başladı

"Prensim! Bir gören olur"

Yine benim hakkımda iğrenç iftiralar atarlar

"Korkma artık senin hakkında hiç bir sey diyemezler buna cesaret bile edemezler Prens Jeongin"

Beni koruyacağını söylemişti
Sanırım sözünü tutacak

Beraber yürümeye devam ederken yolda durdu ve bana döndü

"Gözlerini kapat, geldik sayılır"

Gözlerimi kapattım ve beni peşinden sürüklemesine izin verdim

Galiba sonunda geleceğimiz yere ulaşmıştık
Belimden tutması ile irkildim fakat gözlerimi açmadan beni yönlendirmesine izin verdim

Omuzlarımdan bastırarak beni bir yere oturtturtu

"Gözlerini açabilirsin"

Önümde diz çökmüştü

Elinde bir deste çiçeği bana uzatırken gözlerime bakıyordu

"Böyle şeyleri pek beceremiyorum ama bu çiçekler senin için"

Dedi ve bana uzattı

Mutlu olmuştum
İlk kez bir alfadan çiçek almıyordum tabii ama Veliaht prensin çiçek vermesi güzel hissetirmişti

Gülümseyip çiçekleri aldım ve ona baktım

"Teşekkür ederim,ne çiçeği bunlar?"

"Dahlia çiçeği,en az senin kadar güzel görünüyorlardı bende almak istedim "

Dedi ve elimden tutup ayağı kaldırdı beni

Yine mi dahlia çiçeği

"Nereye gidiyoruz?"

"Odama"

Odasına mı?

"Ne?"

"Yanlış anlama odamın balkonunda bizim için bir masa hazırlattım orda içersek daha rahat oluruz diye düşünmüştüm "

"Ah...tamam o halde "

Demem ile ilerlemeye devam etmiştik
Odasında ulaştığımızda kapısını açtı ve önden geçmem için müsaade etti

Odasına girdim ve etrafı inceledim

Daha önce de odasına gelmiştim fakat o zamanlar odayı inceleyecek halde değildim

"Odanız çok büyük ve güzel,benim saraydaki odama benziyor ama benim odam daha süslüydü tavanlara arkadaşlarım ile yaptığımız yapay lotus çiçeklerini asmıştım duvarlarım da yeşil di ben yeşil rengini çok severim bu yüzden annemler odamı yeşil yaptırmıştı daha sonraaa-"

Sözüm yarım kalmıştı çünkü anlattıklarımı gülümseyerek dinleyen prens ile göz göze gelmiştim

Güzel bakıyordu
İlk kez bu tür hisler hissediyordum
İçim içime sığmıyor sanki

"Dahlia çiçeklerinin güzelliği senin yanında soluk kaldı ona bakıyordum sen anlatmaya devam et"

Ne ara bu kadar romantikleşti bu herif?

Yanaklarım yanıyor
Utandım

Lanet olası alışkanlığım yüzünden utandığımda yüzümü kapatıp yere bakıyorum

Yine yaptım,yüzümü kapatıp yere baktım

"Ve şuan ne kadar tatlı göründüğünü görsen..."

Daha fazla utandım
Ya neden böyle oluyor her seferinde
Ne olucak bu utangaçlığım?

"Tamam tamam hadi balkona geçelim"

Dedi prens kıkırdayarak

Önden ilerledi ve bende peşinden gittim

Balkona geçtiğimizde ortada minik bir masa vardı
Masanın üstünde atıştırmalık birşeyler ve 4 tane alkol şişesi vardı

4 tane mi?

Sağdaki sandalyenin arkasına geçti ve sandalyeyi çekti

Çektiği sandalyeye oturdum ve karşıma oturmasını bekledim

Karşıma oturdu ve bana gülümsedi

Ahlak kuralları gereği içeceği ben doldurmalıydım

Elimi alkollere doğru uzattım fakat hangisini alacağımı bilemedim

"Hangisini seversin bilemediğim için hepsinden getirttim ben hepsini severim kendi sevdiğinden doldur bana da"

Sürekli birbirimize bakıyor gülümeyip duruyorduk

Sevdiğim alkolü önce onun bardağına sonra kendi bardağıma doldurdum

"Bu biraz ağır bir içki,bunu sevmene şaşırdım daha hafif bir şeyler seversin sanmıştım "

"Neden öyle olsun? O kadar hassas birimiyim ben? "

"Hayır güçlü birisin sen ve de nazende"

Hızlı hızlı içiyordum
Sanki önümden kaçıran varmış gibi

Alkol etkisini göstermeye başlamıştı bile

"Hep de nazende diyorsunuz sözlerinizden bir şey anlamıyorum"

Prens sürekli gülüp duruyordu

Neye gülüyor bu yahu?

"Yaşın kaç prens Jeongin?"

"Benn 20 yaşındayım sanırım yani ama kışta 21 yaşıma girdim sanırım o zamanlar çok ağlıyordum o yüzden doğum günüm geçti siz kaç yaşındasınız kesin çok yaşlısın"

Yine güldü
Sinirlerim bozuluyor be ne gülüyorsun?

"Bende 25 yaşındayım "

"Yaşlı değilmişsin be ama zaten yaşlı görünüyorsun, neyse ben uyuyacağım iyi geceler "

Sonrası yok
Uyumuşum

Jeongin'in sarhoş olmasını Hyunjin'in ağzından anlatcam sonraki bölüm

Alone in winter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin