2

431 65 60
                                    

Jeongin

Yunseo'da üçüncü günüm, veliaht prensin de dediği gibi sadece yaşıyorum.

Üç öğün yemeğimi veriyorlar minik bir odam var içinde yatak ve lavabo var.

Bu kadar
Üç gündür aynı kıyafeti giyiyorum tüm kıyafetlerim sarayımızda kaldı.

Kokuşmuş biri gibi hissediyorum çünkü yunseo'ya geldiğimden belli hiç banyo yapamadım.

Bu gibi sıkıntılar kafamı kurcalamaya başlamıştı bu yüzden bende her zaman kapımın önünde duran Dahyun'u çağırdım

Dahyun ilk gün beni alan saray çalışanı
Geldiğim ilk günden belli çokça yardımcı oluyor bana ve kişiliği de çok tatlı onunla iyi anlaşabiliyorum.

"Dahyun!gelir misin?"

Kısa bir süre sonra dahyun odama girmiş ne istediğimi sormuştu

"Benim kral ile konuşmam lazım kaç gündür temel ihtiyaçlarımı gideremiyorum majesteleri ile konuşmam şart oldu artık"

Dahyun bana gülümsedi ve konuştu

"Kralımız iki aylığına istirahat etmek için saraydan ayrıldı şuan da saray meseleleri ile veliaht prens ilgileniyor majestelerine sorarım uygun bir zamanında yanına gideriz"

Veliaht prens mi?
O adam yine kaba bir şekilde konuşacak sinirlerimi bozacaktı.
Ama yapacak birşey yok temel ihtiyaçlarımı gidermem gerek

"Tamam,ben odamdayım her zamanki gibi"

Dahyun önümde egilip odamdan çıktı
Bende o sırada kıvırcık saçlarımı ellerim ile düzeltmeye çalıştım ve kıyafetlerimi düzelttim.

Burda çok sıkılıyordum saatlerce boş boş duvara bakmaktan kim sıkılmaz ki

Kendi ülkemizdeyken her zaman kendime bir uğraş bulurdum
Dans eder şarkı söylerdim
Abim ile uğraşırdım
Shuhua annem ile makyaj yapardık
Soojin annemin abim ile yaptığı talimleri izlerdim
Çocuklar ile oynardım

Her zaman bir işim olurdu asla boş durmazdım

O günlere bir daha dönebilecek miydim?
Açıkçası ben umudumu yitirdim

Çok geçmeden Dahyun geri dönmüştü

"Prens sizi odasında bekliyor isterseniz gidelim"

Odasında mı bekliyor?

"Tamam gidelim "

Başka şansım yoktu
Gitmek zorundaydım

Prensin odasına vardığımda asker prense seslenmişti prensin onayı ile odaya girdim

Masasının önünde oturmuş bir şeyler yazıyordu

Veliaht prensi öyle görünce saray işleri ile uğraşan abim gelmişti aklıma

O annemin ona teslim ettiği işleri yaparken ben odasında onun işlerinin bitmesini beklerdim
Daha sonra da işleri bitince beraber sarayın bahçesinde gezerdik.

Abimi gerçekten çok özledim

Başta prense karşı ne diyeceğimi bilemediğimden öylece dikildim,benim bir şey demediğimi fark edince bana bakmıştı
Sanırım neden geldin diyordu
Gözleri ile...
Sanırım konuşma yetisi yok

"Ben sizden bir şey rica edecektim de"

Dedim,elindeki kalemi bıraktı ve vücudunu bana taraf döndürdü

"Dinliyorum"

Tamam şuanlık kaba birşeyler söylememedi
Sanırım böyle devam edersem bu gün sinirlenmeden bu odadan çıkabilirim

"Sarayımızda kalan eşyalarımı almak istiyorum ve uzun süredir temizlenemedim yıkanmam gerek fakat temiz kıyafetlerim yok
İzin verirseniz gidip eşyalarımı almak istiyorum "

Kaşlarını çattı ve bana baktı
Geliyor
Yine nezaketten yoksun bir şekilde konuşacak

"Sen kendini tatilde falan mı sanıyorsun? Öyle elini kolunu sallaya sallaya bir yerlere gidemezsin her ne ihtiyacın varsa sana verdiğimiz görevliye söyle o getirir "

Bu nasıl bir tavırdı böyle?

Sürekli ona minnet etmem mi gerekiyordu
Yok canım olmaz öyle şey

Ona beni sarayına al demedim? Kendi isteğiyle aldı ve şimdi de ona minnet etmemi istiyor

"Majesteleri,bazen gerçekten ne dediğinizi anlamakta zorluk çekiyorum size karşı nezaketimi bozmak istemedim fakat siz insanın sabrını sınıyorsunuz.
Ne istiyorsunuz anlamıyorum iyi bir yaşam sürmem için beni sarayınıza aldınız çok teşekkür ederim fakat iyiliğinizi gerçekten çöp ediyorsunuz madem burada yaşamama izin verdiniz lütfen zehir etmeyin.
Zaten bana karşı anlamlandıramadığım bir nefretiniz var ben size ne yaptım tanrı aşkına?"

Sinirle söylediğim şeylerlerin farkında bile değildim.Bir anda karşıma baktığımda prensin ifadesiz bir şekilde bana baktığını gördüm

Ketum adam

Demeye kalmadan
Hafifçe gülümsedi

Veliaht prens gülümsedi?
Onu ilk kez gülümserken görüyorum
Gerçi onu pek gördüğüm söylenemez
Ama onu gördüğüm her anda acımasızca karşısındakinin nasıl hissettiğini düşünmeden konuşuyor

"Baya sinirlenmişsin sanırım.Genel olarak sert mizaçlı biriyim seni kırdıysam kusura bakma"

Bu adamın kafasına taş falan mı düştü?

Ne cevap vereceğim?
Adama çıkıştım o kadar

"Tamam sıkıntı yok önemli olan özür dilemeniz,peki eşyalarımı alabilir miyim?"

"Hayır."

Ahh çıldıracağım gerçek anlamda

Zevk mi alıyor insanlara böylesine kötü davranmaktan?

"Majesteleri bakın onlar benim kişisel eşyalarım onlar lazım bana onlar olmadan yaşayamam anlıyor musunuz?"

Yine kaşlarını çattı ve bana baktı

Zaten sinirlenecek yer arıyor

"Anlıyorum fakat senin anladığından şüpheliyim sana dedim ki saray çalışanına söyle o sana istediğin her şeyi alıp getirir"

Yok ya biz iletişim sorunu yaşıyorduk bariz bir şekilde aramızda en ufak bir iletişim bile gerçekleşmiyordu

"Prensim... ben yeni bir şeyler istemiyorum ben kendi eşyalarımı istiyorum biraz empati kurun lütfen yıllardır alıştığınız eşyalarınızı  öyle hemencecik yeni eşyalara değiştiremezsiniz değil mi?"

Prens durdu düşünüyordu sanırım
Bir kez daha reddederse beni öldürmesini isteyeceğim sanırım
Sabrım kalmamıştı

"Aslında bir bakıma haklısın, eşref saatime denk geldin prens Jeongin yarın için hazır ol beraber eski sarayına gideceğiz.
Ve seni bir konuda uyarmak istiyorum sakın ola kaçmaya çalışma eğer öyle bir şeye kalkışırsan olacaklardan sorumlu değilim."

Bu adam gerçekten gereksiz fazla düşünüyor
Genç yaşta saçlarına aklar düşecek çok düşünmekten

HİC GUZEL OLMADI AMA SOZ VERDİĞİM İCİN ATIYORUM YARİN DAHA GUZEL YAZCAM SÖZ

Alone in winter Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin